Kimine göre, gösterilmeyen bazı durumlarda İstanbul’da bir semt diye isminden söz edilen Vefa, insan oğlu için önemlidir vesselam.

 O kadar önemlidir ki, gösterildiği anda bir daha asla unutulamayacak şekilde hafızasına kayıt olur. Önemli meseledir vefa…
Diyeceksiniz k; “Nereden çıktı şimdi bu vefa…?”
En mutlu gününde, oğlunun bu unutulmaz mutluluğuna ortak olan bir baba.
Aynı zamanda mesai arkadaşının yaşadığı büyük bir acıya, baba acısına ortak olabiliyor.
Bahsettiğim isim, belki bana kızacak lakin, ben yine de bahsedeceğim. Çanakkale Valisi Orhan Tavlı.
Sayın Vali Tavlı, biricik oğlunun mezuniyet törenine katılmak için gittiği Başkent Ankara’da, Özel İdare Genel Sekreteri Vali yardımcısı Abdullah Köklü’ nün yaşadığı acıya da ortak olup, destek oluyor.
 İşte bu bir vefa örneği. Bence bahsetmek, takdirle söz etmek gerek. Sayın Vali’nin bir dizi Başkent ziyaretleri de olmuştur. Bürokraside görevli tanıdık çok olunca, onlara vefasızlık olur mu hiç…? Merhaba demeden, Başkent’ten dönülür mü hiç..?
İnsanın en dara düştüğü, tarifsiz bir acıyı yaşadığı anda ve yahut benzeri durumlarda, tanıdık bir isimden gelen desteğin değeri öyle büyüktür ki, bir ömür boyu asla unutulmaz. Muhakkak ki, birçoğumuzun böylesine Vefalı dostları olmuştur hayatta. Hayat bu arada öyle kısa ki ey dostlar, vefa bir bayana, gerisi öte tarafa.
DEMOKRASİ İÇİN MEDYA,
MEDYA İÇİN DEMOKRASİ…
Avrupa Birliği tarafından finansal edilen bir programa katıldım dün. Konu başlığı, büyük harflerle kaleme aldığım gibiydi. Basın hayatını bilen ve hatta dersini veren isimlerden gelen sözlerle, mesleğe ilişkin konuştuk kısacası.  Sonunda da, sertifika.
Bir konu başlığı içinde, mesleki büyüklerimden ve de bahsettiğim program; ‘Demokrasi İçin Medya,  Medya İçin Demokrasi’  Programının Ulusal komite Üyesi Prof. Dr. Korkmaz Alemdar, adı gibi korkusuzca örnekler veriyordu, geçmişten günümüze, konu başlığı için.
Yad ettik eskileri. Yani, meslekte emeği tartışılmaz,  efsane onlarca ismi.  Kimleri andık kısa fakat hayli verimli sohbet esnasında.
Diyorum ya, adı gibi korkusuz olan Korkmaz hoca, geçmişten örneklerle, meslekteki efsane ustalardan söz edip, ‘araştırın, öğrenin, tanıyın’ diyor tanıdıkça seveceğimizi, tanıdıkça bazen de, belki de nefret edeceğimizi söylüyordu.
Böye bir şey işte gerçeklik. Bir tarafı kendine aşık edebiliyor, bir tarafı da, nefret dahi uyandırabiliyor.
Gerçeği pek de öğrenmemek mi acaba en iyisi…?
Şaka bir yana, gazetecilik zor iş Zor zanat Peki ya bir meslek midir gazetecilik? Bunu da sorguladık Korkmaz hocanın dilinden örneklerle. Pek iyi geldi velasın denilenleri işitmek. Bir anlığına 60’ lara döndük önce. Öncesinde de 30’ lara. Şunu yeni öğrendim mesela. İlk olarak ABD’ da başlamış Gazetecilik okulları açılmaya. Üniversite türünden hem de.
Hemen sonrası, yani bir yıl aradan sonra Türkiye’de açılmış ilk mektep. Üniversite anlamında.
ABD’ de ilki açılıp, sonrası Türkiye’de ve de bir yıl aradan sonra açılmış olan gazetecilik yüksek okulundan söz ediyorum eyyyy. Meslek olmaz mı hiç gazetecilik…?
Kimilerine göre meslek olduğu bir dönem deli gibi savunulan ve de Basın Meslek İlkeleri diyerek sıralanan onlarca maddeyi de hatırlayınca bendeniz, sonrasında Gazeteciliğin meslek olmadığını da aynı isimlerin savunduğunu duyunca etkin ve de yetkin isimlerden, afallamadım değil.
Bu bahsettiğim, katıldığım programın sadece bir bölümünde bahsi geçen gerçeklikti.  Sonrası da vardı, adeta ağzı açık dinlediğim.
Mesleki büyükleri tanıyın, öğrenin, seveceksiniz, aşık bile olacaksınız demeye gelen ifadeler ardından,   ben dahil katımcı arkadaşlar sertifikalandık. Hadi gel de mesleki büyükleri tanıyıp anladıkça, sevme hat ta aşık olma kardeşim…
Demokrasi İçin Medya, Medya İçin Demokrasi Programında, Medyada algı operasyonları başlığını da açtık. Hem de ne açma…
Hatta bu aralar, algı sözünü öylesine ezber ettiğimizi konuştuk ki, neredeyse yaşanan trafik kazasını dahi, algıya bağlayan sürücülerden gülümseyerek söz ettik. Neden olduğu kazayı, kendine yönelik yapıldığını öne sürdüğü Algı operasyonuna bağlayan sürücüden tutunda,  daha ne örnekler sıraladık.
Bu konuda, yani Medyada Algı Operasyonları konusunda, ÇOMÜ’ den tanıdık bir isim konuştu bizlere. Dr. Engin Çağlak. Kendisi öyle örnekler verdi ki, 1915’ lere ve öncesine gittik ve adeta yaşadık.
Öyle sözler edildi ki algıya ilişkin, meğer algı tarihte hep varmış ve yerel basın aracılığıyla çoğu kez tekrarlanmış. Alidesidero reklamları gibi; Biz neymişiz be abi…?
Vefa dedim, algı dedim. Ben bu gün bir güzel kafayı yedim. Sıcaklardan olacak herhal. Bugünde beni böyle idare ediverin.
Haydin hoşça kalın…