.


Burnumuzun dibindeymiş…!
Haylidir öfkelenerek, umut tacirlerine ilişkin içimden geçenleri yazıya döküyorum. Lanet okumaktan tutun da, daha neler neler. 
Meğer, bir zanlı şehrimizde yaşıyormuş. Onca acı olayın belki de mimarlarından. Burnumuzun dibindeymiş. Düşünüldüğü gibi biriyse şayet, nasıl olmuş da bunca zamandır, geceleri rahat rahat uyumuş, vallahi merak etmemek elde değil. Nasıl bir vicdan ise..?
Öyle dellen dim ki, edindiğim bilgilerden kaynaklı, neye dellendiğimi anlatmadan girdim konuya. Af edersiniz…
Hani şu sahillerimizden, yeni bir hayat umuduyla ölüm yolculuğuna çıkarılan Düzensiz göçmenler meselesi var ya, yaşanılan her felaket ardından yüreğimizi yakan acı. Bindirildikleri şişmet botların alabora olması ardından can veren, minik bedenler ve ana babaları. İşte o felaketlerin mimarı olabileceği şüphesiyle bir isim yakalanmış. Hem de burnumuzun dibinde. Çanakkale’de…
Detayları aktarır bir yazılan haber metnini okudum. Öfkeden deliye dönmeme nedendi okuduklarım.
Özetle bahsedecek olursam, “Çanakkale'de düzenlenen operasyonda, yasa dışı yollarla Yunanistan'ın Midilli Adası'na kaçmak isteyen düzensiz göçmenlerin işlemlerini düzenleyen bölge organizatörü yakalandı.” Cümlesi diyeyim önce.
Sonra da, habere konu olaya ilişkin kaleme alınanlar.
Yani şu cümle; “Alınan bilgiye göre, İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi (KOM) ekipleri, yaptıkları çalışma kapsamında, kentte bir süredir market işletmeciliği yapan M.K'yı işyerinde gözaltına aldı.” anlatımı geçen cümle.
Adam başı biçilen bedel ve ölüm yolculuğuna çıkarılanlar. Ne uğruna?  Göçmenlerin hayalini kurduğu sözde ‘yeni hayat…’ uğruna.
Umuda neden düşünce, yeni hayat olsa da, hayat bitiren bir umudu varmış gibi gösterenlere ne demeli? Yani insan tacirlerine…
 Deniz taşımacılığı için hiç elverişli olmasa da, şişme botlara bindirilip, bile bile ölüm yolculuğuna çıkarılanların hikayesini duymayanımız yok. Dünya basınında yer alan fotoğraf karesindeki  o bek.
Yani, cansız bedini sahile vurmuş SURİYE’ Lİ ‘AYLAN’ BEBEK…
Nasıl unutulabilir ki o kare..? Benzer kareler, burnumuzun dibinde, Ayvacık sahillerinde de kaç kez oluştu.  Kaç tane can gitti, sözde yeni hayatın aslında mutlak ölüme uzanan yolunda.
Minicik cansız bedeni unutmak ne mümkün… Öyle değil mi…?
Gelelim, benzeri durumların yaşandığı bizim kıyılarımıza, Ayvacık sahillerine.
Onlarca kez facia kazalar yaşandı Ayvacık sahillerinde. Her seferinde de, ağız dolusu nefreti dile getirmiştim, insan tacirlerine. Bitmedikleri gibi, inatla ölüm yolculuklarının startını verdiler.
Gelelim bu güne. Bahsettiğim market işletmecisi M.K'nin,  İstanbul bağlantılı çalışmalarında çeşitli ülkelere ait düzensiz göçmenleri araçlarla, mesela;  50'li gruplar halinde Çanakkale'ye getirdiği, buradan da Ayvacık sahilleri üzerinden lastik botlara bindirttiği vesaire.
Deniz taşımacılığına kesinlikle yetersiz, yani ecel teknesi denilebilecek şişme botlara insanları balık istifi bindirenlere ne nedir, bilemiyorum.
Dönüyorum şu M.K.’ ya. Bu şahısın işyerinde yapılan aramalarda düzensiz göçmenlerin beslenme ihtiyaçlarında kullandığı tespit edilen insan sağlığına zararlı çok sayıda gıda maddesi ile içecek ele geçirilmesine. Pes vallahi. Hem tarihleri geçmiş, hem de ölümcül bir başka katkı.
Tüm bunlara sebep ise, hesapları şişiren rakamlar. Yani zanlının bu çabasının nedeni, daha da para kazanmak olmalı ki, emniyet güçlerinin yaptığı araştırma neticesinde, zanlının banka hesaplarındaki şişkinlik bunu gayet açık ortaya serivermiş.
Kısacası,  anlaşılan o ki, zanlı M.K. için süren lüks yaşamın kaynağı, bile bile ölüm yolculuğuna çıkarılan, umut yolcuları.
Bir deyişle de, zanlı M.K. bu ölümcül zinciri önemli parçası. Düşünülen tam da bu.
Çünkü, ulaşılan veriler bunu dercesine bas bas bağırıyormuş.
İnsan Kaçakçılığı’nda, Çanakkale bölge organizatörü görevinde bulunduğu var sayılan bu kişi, şimdi adaletin elinde.
M.K'nın bugüne kadar Çanakkale sahillerinde batan çok sayıda bot ve teknede hayatını kaybeden kişinin faili olduğu da düşünülmekteymiş ki, bu daha da vahim olan.
Para uğruna, insan yaşamını hiçe sayanların alayı enselense de, kıyılarımızda bu yürek dağlayan dram artık son bulsa.