Dünyanın en kıvrak işi hayal satmak olsa gerek.

 
Hele de siyasiler için bu iş çok çok kolay.
Aslı yok yaylasında bin koynum var misali salla gitsin.
Türk Milleti nasıl olsa çabuk unutan bir millettir kolayca kandırılır.
Yapanın yaptığı yanına kar kalır diye sakı düşünmeyin.
Başınızı Türklerle belaya sokmayın derim.
 Az önce unutmak dedik ya.
Unutan deyince aklıma geldi.
Türklerin asırlardır tarih sahnesinden silinmemesinin en büyük nedeni, her halde unutkanlığı olabilir.
Unutkanlık deyince, kimse Türk Milleti “safın önde giden milletidir” diye düşünmesin.
Türk milletinin çok enteresan karakteristik özellikleri vardır.
Yarım asrı geçkin ömrümün bana söyletecekleri de işin cabası.
Türk Milleti eylemci bir millettir.
Daima günü yaşar.
Dün dünde kalmıştır yarınına ve geleceğine bakar.
Bu karakterde olan kişiler ve milletler, daha en baştan yaşayacakları tehlike ve belayı hesaplar, neyi göğüslemesi gerektiğinin hesabını yapar ve alacağı riski belirledikten sonra basar yoluna gider.
Bu nedenledir ki Türk Milleti acılarını, öfkelerini ve gördüğü ihanetleri kaya resimlerinde olduğu aklının ve hafızasının bir yerine nakşeder. 
Bir yerine yazıp gider.
Görüntüde çabuk unutur.
Bu unutkanlığı onu kindarlıktan korur.
Dolayısıyla da kindar olmayışı Türk Milletini daima asker gibi genç ve diri tutmaktadır.
Her şart ve koşulda hayatta kalmayı, bulunduğu ortama çabuk uyum sağlamayı başarır.
Bu özellikleri Türk Milletine ve her ferdine büyü bir öz güven verir ve bu özgüvenle de Türk Milleti ve evlatları kendilerini çok güçlü görür.
Almaktan çok vermeyi yeğlediğinde olsa gerek, çok çabuk da affeder.
Düşmanı da olsa azıcık yüzüne güleni, azıcık sırtını sıvazlayanı çok çabuk kendinden biri gibi görür, içine alır ve kabul eder.
Hele de devlet makamlarını paylaşırken kıskanç ve ırkçı değildir.
Türk Milleti tarihin en büyük yetenek avcısıdır.
Çok iyi adam kullanır.
Yapacağı, yapmayı planladığı işin ehlini bulursak ırkına, dinine, mezhebine bakmadan devletin en yetkili makamlarını dahi o şahsa teslim edebilir.
Türk Milleti asimile etmez, ama çok çabuk asimile olacak kadar ileri derecede uyum sağlar. Hatta kendinden kabul ettiği milletleri asla asimilasyona uğratmaz, onların haklarını da koruya çalışır.
Türk Milleti kendi vatanında gettolaşmaz, üstün ırk anlayışı ve aşırı sosyal tabakalaşmaya müsaade etmez.
Kimseye biat edip de aidiyet duymaz.
Türk Milletinin aidiyet duyacağı ve biat edeceği yegâne güç devletidir.
Türk Milleti kısa vadede unutkan ve kindar olmadığı için düşünceleri ve sanıları tamamen felsefidir.
Olayların iyi yanından bakar.
Yaşadığı her olaya çocuksu bir anlayışla estetik açıdan çıkarsız bakar ve değerlendirir.
Onun içindir ki Türk Milleti, barış ve dostluk içinde huzurlu ortamda yaşamayı sevdiğinden ve karakterini bu yönde oluşturduğundan, kardeş bellediği ve ortakçısı kıldığı  milletleri bağrına basmış ve yürekten sevip sahiplenmiştir.  
Bu sevgi son kerteye kadar devam eder.
Bu nedenledir ki Anadolu’da her milletten insan Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ne Mutlu Türküm Diyene” düsturu etrafında ulus millet olmak için kenetlenmiştir.
Türk Milletinin bu birlik ve berberlik anlayışı, bu hal ve davranışı, düşünce yapısı,  devleti ve vatanı tehlikeye girene kadar devam eder.
Türk Milleti vatanını, devletini ve ordusunu teslim ettiği insanlar ne zamanki yoldan çıkar, ne zaman ki vatanında devletine, milletine ihanete başlarsa, işte o zaman bıçak kemiğe dayanmış, Türk Milleti için artık ayağa kalkma vakti gelmiş demektir.
Türk Milletinin ayranı kabarıyorsa Türk Milletinden uzak durun.
İhaneti ve kahpeliği kabul etmeyen Türk Milleti, başına sarılan belaları yok etmek için ayağa kalktığında herkes ayağını denk almalıdır.
Çünkü Türk Milleti herkesin yapıp ettiğini ihaneti, vakti zamanı geldiğinde bir bir yapıp edenin önüne koyar ve hesabını sorar.
Devletin varlığı, vatanın ve milletin bütünlüğü tehlikeye düşüyorsa, burumun hesabını soracak olan  makamlar siyasi makamlardır.
Türk Milleti şunu çok iyi bilir ve algılar.
Devletin ve vatanın esas tapu memurları Türk ordusudur, Türk yargısıdır, kolluk kuvvetleridir ve bunları idare eden siyasilerdir.
Siyasiler, devletin tapusunu ve milletin huzurunu korumakla mükelleftir.
Siyaset sahnesinde devleti yönetenler ve yönetmeye talip olan siyasiler şunu unutmasın;
Türk Milleti önce alkışlar, sonra da niye bunu yaptın diye hesap sorar.
Son bir dua;
Allah Türk devletine ve vatanına kötülük edenleri, yoldan çıkmışları Türk Milletinin gazabından korusun.