Yanıyoruz günlerdir. Güneş her zamankinden de sıcaklığını katıyor üzerimize. Muhtemelen de vardır bir sebebi.

Bu konuda çeşitli söylemler de yok değil hani. Ozon tabakasını kullandığımız bir takım ürünlerle delmişiz ya, Güneşin intikamıymış b sıcaklığın sebebi. Yok artak demeyin. Ben denilenleri dile getiriyorum. Hat ta, başka şeyler daha var ki; o konuda dinelenleri de dile getirmeden edemeyeceğim.
Bu sıcak günlerin tek sorumlusu ABD’ymiş. Çok büyük bir komplo teorisinden bahsedilen bir sohbette dinledim edilen sözleri.
Güya; ABD, gökyüzünde bir takım deneyler yapıp, istediği ülkenin üzerinde sıcaklığı arttırıyormuş.
Sahi, ‘Olur mu?’ böyle bir şey.  Olmazın ne kadar iddiası büyük ise, sanırım olurun da bir o kadar görünüyor. Biz insanoğlu, her türlü soruna bir neden arayıp bulduğumuz sürece, üstelik bu konuda da fikir beyan ettiğimiz sürece, daha ne büyük sözler duyacağız belli değil.
Duymak değil de mesele. Mesele; edilen sözlere inanmak. İnanan çok vesselam.
Konuşulan her sözü bir şekilde duyan, sanki gerçekmiş gibi belleyen ağabeyler, ablalar. Kardeşler. Yapmayın Allah aşkına. Bilimsel çalışmaların dediklerine bir göz atın ne olur. Bir tık yanınızda teknoloji. Akıllı telefonu olmayan yok. Hele hele 4.5 G’ siz tercih etmeyen kalmadı. Bir bakı verin bilim ne diyor.
Hazır bilim ne diyor derken, Çanakkale’nin sağlık neferlerinden güzel bir anlatımı okudum. Biraz bahsedeyim mi?
Bilimsel verilerle kesin hükümleşen yapılması gerekenler bunlar. Okursanız, kendi ve sevdiklerinizin sağlı için. Yok çok uzun yazdıkların derseniz, benden günah gitti.
Devam o halde, dedikodu etmeye. O bunu demiş, bu bunu demişi dinleyip, işitileni bir başkasına satarken de gerçekmiş gibi anlatmaya.
Bence, dedikoduyu sonraya bırakıp, uzmanlardan gelen şu sözlere kulak verelim. Kendiniz ve de sevdikleriniz için.
Öncelikle uyarı beslenme üzerine olmuş. Yaz beslenmesi…
Şimdi diyeceksiniz ki, yaz-kış, ayrı beslenme takvimi uygulayacak hal mi kaldı? Bende de yok da, yinede kulak verelim.
Yaz ayları için beslenmeye ‘dikkat’ çekilen sözler;
“Yaşamın her döneminde olduğu gibi sağlıklı beslenme (yeterli ve dengeli) yaz döneminde de  oldukça önem taşımaktadır” diye başlıyordu.
Sağlıklı bir yaz geçirmek için, Sağlıklı beslenmenin önemini dikkat çeken isim ise, Çanakkale Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Uzm.Dr.Kerim Yeşildağ’ dı.
 Ne mi demiş sayın doktor;Sıcak havalarda nasıl beslenilmesi gerektiğini özetlemiş.
Bu gelen ilk öneri için, kimsenin mırın kırın yapma olasılığı yok. Çünkü beslenmenin temelinde protein falan denmeden başlıyor uyarı.
 
Yani çeşmelerden akan Su için geliyor ilk sözler. "YETERLİ SIVI ALINIMI ÖNEMLİ " diye.
 
Yaşamın her döneminde yeterli sıvı alımının, vücutta oluşan toksinlerin atılması, vücut fonksiyonlarının düzenli çalışmasında, metabolizma dengesinin sağlanmasında ve vücutta pek çok biyokimyasal reaksiyonun gerçekleşmesinde büyük önem taşıdığını dikkat çekilidği gibi, bu sayede kilolardan da kurtulmanın mümkün olduğunu bende bilmekteyim.
Neyse ben devam edeyim, uzmanından önerilerle.
Diyor ki sayın Doktor;”Sıcak havalarda vücudun terleme ile artan sıvı ve mineral kaybının önlenmesi için her gün en az 2-2,5 litre su içilmeli, sıvı alımının karşılanmasında kahve, çay ve gazlı içecekler yerine süt, ayran ve meyve suyu gibi içecekler tercih edilmelidir”
Bu noktada, parasal olanakların devreye sokulması gerekiyor ise de, bulup buluşturacağız. Çaresi yok.
Yorum yapmadan edemediğim için özür dileyerek, devam edeyim sayın doktorun sözleri ile;
 “Yaz aylarında serinlemek için içilen çok soğuk ve buzlu içecekler, önemli bir sağlık sorunu olan mide kramplarına yol açabileceği için uzak durulmalıdır”
Anlaşılan o ki, sıcak hava da soğuk pek de anlamsız mış… 
Şimdi gelen uyarı, mırıldanmaya yetecek düzeyde bence. Yorum yapmadan duramadığım için, ayrıca yeniden özür diyorum.
Fakat yorum etmeden olmaz bir konu.
Konu ve öneri şu; “PROTEİN ALIMINA ÖNEM VERİN”
İyi de nasıl? Gelir gider hesabında, bir de protein eklenirse;
“Aman Allah sen, gitsin sağlık elden’ diyesi gelmiyor mu insanın?
Yok yok susamıyorum yine. Yorumsuz edemiyorum kardeşim.
Tekrar döneyim o halde denilene;
 Sayın doktor diyor ki; “Yaz sıcaklarında halsizlik ve yorgunluğu gidermek için protein açısından zengin beslenmek de en az sıvı alımı kadar önemlidir.
Et ve tavuk yerine süt ve süt ürünleri; ayran, yoğurt bol bol tüketilebilir. Kahvaltıda ve ara öğünlerde tüketebileceğiniz meyveli yoğurtlar, ana öğünlerde de hamur işi tatlıların yerini alabilir.
Süt ürünlerine karşı tahammülsüzlük durumunda soda ya da maden suyu ile hazırlanacak ayran, sindirimi kolaylaştıracağı, şişkinlik ve hazımsızlık hissini azaltacağı için iyi bir alternatif oluşturabilir. tatlı tercihinde doğal dondurmalar, kan şekerini ani yükseltmedikleri, iyi bir protein ve kalsiyum kaynağı oldukları için özellikle çocukların tüketmelerinde yarar vardır”
En azından, diyetisyen için ödeme yapıp, nasıl beslenirimin bilgisini, sayelerinde bedava elde ettik.
Bir Güzel yan buldum. Protein için tavuk tamam da, et muhabbetine hiç girmeyelim doktor. Et’ in kilosunun fiyatını dahi akla getirmemek de fayda var bu aralar.
Yok yok. Susamıyorum ben ya….
 Bir ara başlıkla verilen şu konuyu da aktarayım. "YAZ AYLARINDA VÜCUT DİRENCİNİ ARTIRMAK İÇİN BOL BOL SEBZE VE MEYVE TÜKETİN”
Bak bu olabilir. Sonuçta Alem dayının tarlalarından geçerken, dallardan koparıyoruz bazı meyveleri. Hatta köy gezmelerinde, kolay gelsin dediğin köylü analar, ‘Hele gel çocuk. Topla şuradan birkaç dal’ demeden edemiyor.
Haliyle, bedava sirke, baldan tatlı…
Yine; “denmişlerin üzerine, bir sus be oğul” Diyorum kendi kedime.
Ve de devam ediyorum, müsadenizle denilenlerle;
Sayın doktordan kelamlarla; “Vücut direncimizi arttırmak için mevsiminde taze meyve sebze tüketmeyi de ihmal etmemeliyiz.
Günde 2-3 porsiyon sebze ve 4-5 porsiyon meyve tüketimi bağışıklık sistemimiz için gerekli olan vitamin ve minerelleri karşılamaya yetecektir”
Duydunuz mu? Bizim gazeteden de bahsetti hoca. ‘Vitamin’ dedi.
 Şaka şaka. En azından güzel espri oldu değil mi?
 Söz veriyorum. Susacağım artık. Sözlerle baş başa kalın. Yorum suz…
“Özellikle yeşil renkli sebzeler folik asit potasyum ve özellikle c vitamininden zengin olduğu için bol bol tercih edilmelidir.
Bununla birlikte meyve ve sebzeleri mevsiminde tüketmek de gerekmektedir.
Tatlı tüketiminde hamur işi tatlılar yerine sütlü tatlılar veya dondurma tüketmek daha doğru bir tercih olacaktır”
 Bir ara baylık daha:
"YAZ AYLARINDA YAĞLI BESİNLERDEN KAÇINILMALI"
 
Sayın doktor Yeşildağ; “ Yaz aylarında yağdan zengin besinlerin sindirimini daha zordur.Yağ ve karbonhidrat içeriği yüksek gıdalar, metabolizmanızın daha yavaş çalışmasına neden olacak, kendinizi daha halsiz, yorgun hissettirecek ve sizi daha çok susatacaktır” diyerek şöyle devam ettirmiş uyarılarını;
“ Üstelik bu durumda daha az hareket edeceğiniz için fazla kalorileri harcama şansı da bulamayacaksınız. İşte bu nedenlerle yaz aylarında yağlı besinlerin ve yağda kızartmaların tüketiminden kaçınılmalı; yemeklerde bitkisel sıvı yağlar kullanılmalı, yemekleri pişirirken ise kızartma ve kavurma yerine haşlama, ızgara, kendi suyunda veya az suda pişirme gibi sağlıklı pişirme yöntemleri uygulanmalıdır”
BAKINIZ, BU KONUDA KONUŞMLADAN EDEMEYECEĞİM.
DEDEN Mİ? Çünkü; KONU HASSAS….
 Zehirlenmeler MEVZU’ su. Hani geçenlerde Mehmetçiklerimizden gelen kötü haberle de alakası var bu denilenlerin. Tabi bence..
“GIDA ZEHİRLENMELERİNDEN KORUNMAK İÇİN HİJYENE  DİKKAT EDİN”
Çağrısını, bence Askeri birliklerimize yemek temini eden yemek fabrikalarının yetkililerine de bir okutabilsek.
 
Haya yaşa doktor bey. Onlar da okusun bu denilenleri. Şimdiden Ağzına sağlık.
 
Bakınız, bu uyarıları, para kazanma adına yemek pişirenler muhakkak okumalı;
Doktor bey diyor ki; “Özellikle yaz aylarında artan hastalıkların başında besin zehirlenmesi gelir. Çoğunlukla hafif seyirli ve kısa süreli hastalıklar olmalarına karşın, zehirlenmeye yol açan besinler ve kişiyle ilgili bazı faktörler hastalığın zaman zaman daha ağır seyretmesine hatta ölümcül olmasına yol açıyor”
Bu uyarı da, doktor beyden biz tüketicilere; “ Özellikle yaz aylarında dışarıda ve açıkta satılan yiyeceklerin, tüketiminden kaçının.
Çabuk bozulma potansiyeli yüksek olan et, yumurta, süt ve balık gibi gıdaları açıkta bekletmemeye dikkat edin.
Yaz aylarında özellikle rota virüslerden kaynaklanan bebek ve çocuklarda yaygın olarak görülen ishallerin önlenmesinde el hijyeni ile sebze ve meyveleri yemeden önce iyice yıkamak çok önemli olup, ishali olanlar hekime başvurmalıdır"
Anladıysak tüm bunları, haydin şimdilik hoşça kalın…