Biri bize yalan söylüyor. Ama kim diye sormayacağım.

Aslında yalancının kim olduğunu tahmin ediyoruz ve hatta biliyoruz da.
Mesela Türkiye’de enflasyon konusunu ele alalım.
Türkiye İstatistik Kurumu(TÜİK) Türkiye’de 2022 yılı enflasyonunu yüzde 64,27,  Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG)  ise yüzde 137,55 olarak açıkladı.
Buyurun hangisi doğru kararı siz verin?
Rakamlar ortada. Bu ikiliden biri bize çok büyük yalan söylüyor.
Ama hangisi yalan, hangisi doğruyu söylüyor?
İkisinin ortalamasını alıp doğruya ulaşmak da mümkün mü?
Mümkün gibi görünse de esasında bize en doğru enflasyonu söyleyen de var.
Çarşı pazarın enflasyonu gerçek hayatın enflasyonudur. 
Bu enflasyon oranı AKP’nin TÜİK’inin açıkladığı pembe enflasyonla yakından uzaktan benzerliği ve alakası da yoktur.
TÜİK yine yanlış hesap yaptırılıyor.
Acı olansa, AKP hükumeti TÜİK vasıtasıyla enflasyonu bile isteye düşük göstererek halka yapılacak ücret artışlarını düşük tutmaya devam ediyor.
Halkın enflasyonla ezildiği günlerde hükumetin 2022 yılı ikinci altı aylık zam artışını yüzde 25 ilan etmesi, halkın ölmeden ölüm ilanıdır.
Biz daha ne kadar TÜİK yalanlarına katlanmak zorunda kalacağız?
Ya da katlanmak zorunda mıyız?
Bizi bu yanlış hesaplardan kim kurtaracak.
 
Millet ittifakının kırık ayakları
 
Evet, AKP ve MHP Türkiye’yi çekilmez ve yaşanmaz hale getiriyor.
Evet AKP Türkiye’sinde, dini suiistimal eden kimi cemaat ve tarikatların zıvanadan çıktığı da bir gerçektir.
Evet AKP’nin kolladığı, kayırdığı, abat ettiği kişiler, şirketler aileler vardır.
Evet AKP’nin Türksüz ve Atatürksüz, Türkiyeli Milleti sevdası da vardır.
Evet AKP, devletin her kurumunu AKP şubesi haline getirmiştir.
Evet AKP, Kürtçülük açılım süreci ile çok büyük hatalar yapmıştır.
Evet AKP döneminde halk karpuz gibi ikiye ayrılmış, kutuplaşmıştır.
Evet AKP devrini tamamlamıştır. İktidarı bırakmalıdır.
Hepsi kabulümüzdür.
Ama sırf AKP’yi alaşağı etmek için bir araya gelen altılı masanın bazı sakinleri de, işin şirazesini kaçırmaması gerekir.
Biz yıllardır HDP/PKK ikilisine kol kanat gerdiğini düşündüğümüz Kılıçdaroğlu CHP’sini eleştirirken, bir anda AKP ve HDP’nin altılı masa şubesi gibi davranmaya başlayan DEVA Partisi, adeta HDP gibi davranmaya başlamıştır. FETÖ sevdalısı profili çizmeye başlamıştır. 
DEVA Partisinin beyanatları altılı masanın kuruluş amaçlarına hizmet etmemektedir.
Deva Parti Başkanının açıklamaları ülkenin bütünlüğüne, milletin birlik ve beraberliğine yönelik negatif açıklamalardır.   Hatta DEVA Parti Başkan Babacan, anayasanın temel değerlerine hücumla anayasanın 66. Maddesini tahrif etmeye kalkışmaktadır.
Bakın anayasanın 66 maddesi ne diyor ve DEVA partisi neyin peşinde?
Anayasa Madde 66;
Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür.
Türk babanın veya Türk ananın çocuğu Türk’tür.
Vatandaşlık, kanunun gösterdiği şartlarla kazanılır ve ancak kanunda belirtilen hallerde kaybedilir.
Hiçbir Türk, vatana bağlılıkla bağdaşmayan bir eylemde bulunmadıkça vatandaşlıktan çıkarılamaz.
 Vatandaşlıktan çıkarma ile ilgili karar ve işlemlere karşı yargı yolu kapatılamaz.
 
Bu maddelerden hangisi DEVA Parti Başkanına rahatsız etmektedir?
Elbette ki Türklük tanımı.
Kafanıza Türklük kadar taş düşsün.
DEVA Partisi sırf yüzde üçlük barajı geçip devletten maddi destek sağlamak için bölücü Kürtçülüğe şirin gözükmeye çalışmakta ve hatta FETÖ’cülere üstü örtülü sahip çıkmaya çalışmaktadır.
Sırf AKP iktidardan uzaklaşsın diye DEVA Partisinin etnik Kürtçülük sevdasına, HDP ile yarışa kalkışmasına alkış mı tutacağız?
Kişisel olarak buradan İYİ Parti yöneticilerine seslenmek istiyorum.
Esasında altılı masada çok kırık ayak vardır. İYİ Parti; Türklüğü, Türk Milletini ve Atatürk’ün hedef alan veya en azından sırtını dönen kimi partilerle ittifak içine girmemelidir.
“Ne Arap’ın yüzü ne de Şam’ın şekeri” deyip kendi yolunda gerekirse tek başına yürümelidir.
İnsanlarımız AKP karşıtlığında müttefiklik uğruna DEVA Parti ve benzerlerine katlanmak zorunda mıyız?
 
Geçenlerde yazdım ve sordum ama yine sorayım;
Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Doçent Doktor Sinan Ateş’i Ankara'da kim öldürdü, kimler öldürülmesine karar verdi?