Hayata dair  tüm ayrıntılar, online  bağlantı ile erişilir oldu.

Eskiden yoktu cep telefonu, haliylehiç aranmazdı. Şimdi öyle mi ya, hele bi evden, işyerinden çıkar iken unutun cebinizi.. Bakın o vakit, ne tarfsiz  bir stres yaşar olduk hepimiz.
En akıllısından cep teleofonları, yaşamın bir parçasına dönüştü ister istemezs. Hele hele o tabletler.  Diz üstü, masa üstü bilgisayarların pabucunu hop diye atırıverdi dama..
Peki ya, hiç düşündünüz mü, her şey nasıl başladı acaba?!..
Aralıksız şekilde takibinde olduğum bir sosyal medya hesabında okudum şu kaleme alınanları. Heyret ettim önce bu süper ötesi bilgilere, sonra da hak verdim tüm o denilenlere.
Tablet demiş iken başlarda, işte size tablet üzerine bir tartışmasız anlatım..
İlk cümle gayet bilgi içerikli.. Tam da şöyle; "Sümer tabletleri keşfedilmeden önce tarihte ne kadar geri gidebiliyorduk?"
Bu cümle soru eki içeriyor ve haylice merak uyandırıyor.Misal ben, çatladım meraktan...
Ve soruya yanıt olacak şu alatım:"Elindeki yakın tarihe ait yazılı belgeler ile ve kutsal kitaplarda yazılan kıssadan hisselerle yol alabiliyordu insanlık."
Ne de muhteşem bir ifade ,öyle değil mi?  Üstelik bitmedi, dahası da vradı.
Şöyle deniliyordu bir sonrakı cümlede; "Yani pili bitince karanlıkta kalmaya mahkum bir el feneri ile dünyayı dolaşan arkeologlar, bilim adamları ve meraklılar el yordamı ile yürüdükleri antik dünyada, Sümer tabletleri ile uzun, upuzun bir tünelin sonundaki aydınlığa ulaşmışlardı..."
Aydınlık başlangıcı, Sümer tabletleri keşifi ile yaşanmış olmalı.. Ne güzel değil mi? O keşif olmasa, zifir karanlıkta kalacaktı koskoca tarih.
Bağımlısı oldum adeta, bahsettiğim sosyal medya hesabının. Çılgınca anlatımlar, çılgınca ifadeler ve şapka çıkarılacak sözler var hep..
Misal şu ifade; "İnsanlığın başlangıcına daha da yaklaşan, dünyaya, insanlığa,doğaya bile bakış açımızı değiştiren bu keşif sonrası her şey çorap söküğü gibi geldi." vurgusu.
Keşifler böyle bir şey işte azizim.. Keşfeden olacak ki, bilgiye doyalım...Yoksa, bizden önceki yüz yıllar, bin yıllarda yaşanılyanlar,  karanlık, zifir karanlıkda kalacaktı.
Teknoloji harikası tüm ürünler vasıtası ile şimdi rakamlar ile dile getirmesi mümkün olamayacak kadar bilgiye ulaşmak mümkün.
Bu bilgileri depolamaya kalksak zihnimize, sanırım isanoğlunun kompitürü o mucizevci beyinler çat diye çatlar orta yerinden.
Hani karpuzu, aşırı soğukta tutarız da çatlar ya, fazla bilgi yüklemesi de böyle bir şey yaratıyor ise şayek, az bilmek ve öğrenmek iyi bir şey mi acaba?!..
Çıok bilen,konulaa çok hakim olan insanlar, karşısındaki ile tutuştuğu herhani bir tartışmada, öyşle sorunlar yaşıyorlar ki.. Buna birebir gözlemlerim sonucunda belki de binlerce kez tanık oldum.
Teknoloji ile birlikte, bilgi hızla yayılıyor. Yanlış bilgi de öylesine hızlı yayılımda ki bu arada. Sıkıntı sanırım tam da bu aslında.
Birin yanına, bin ekleyip, milleti galyana getirenler,  belki değil, tam da bü yüzden bence çok başarılılar..
Bildiklerinden değil,   bilmediklerinden yana olanlar da var ayrıca.. O da ayrı büyük bir mesele..
Bahsettiğim soyal medya hesabındaki , bahsetteiğim bu anlatımda;
"Kutsal kitaplarda yazan pek çok şeyin Sümer tabletlerinde benzeri anlatımları, insanlarda her şeye, inanç dünyasına bile farklı bir bakış açısı getirmişti. Nasıl yani, Büyük Tufanı tabletlere mi yazmışlardı?" diye blir soru çıktı karşıma..
Dinden evvcel, belkide tufun sonrası o bahsedilen bilgiler, nasıl olur da tabletlerde geçmiştir=? diye sorasım geldi benimde..
Yoksa o tabletler,şimdikilerin ataları mıdır? Aslında bir tarifsiz Teknoloji içeriyorlar da bizmi anlamadık konuyu?
Önce 4000 yıl geriye, sonra 7000 yıl ve sonra da 14000 yıl geriye dönebileceğimiz bir tünelin ucunu görmüş isek bu tabletler sayesinde, o tabletler bir tür zaman maknası olmasın sakın?!..
Herkes bilir ki, değişmeyen tek şey zamandır.. Heleki son yıllarda, zaman su misali akıyor olsa da, buna bin anlam yükleyemeyen bizler, türlü senaryolar ile bğlantı kurmaktan öteye gdemiyor isek, değiymeyen zamandır felsefesi, hakikaketn öyle midir?!..
Yeryüzünde, gizemli görünen ne varsa çözüldükçe insanoğlunun geçmişle arasındaki mesafenın kapandığı şeklindeki görüşten de söz edelim azıcık.
Nasıl bir görüş ise bu görüş... Geçmiş ile günümüz arasındaki mesafe, nasıl olur da kapanabilir ayırca..?
Sözünü ettiğimipaylaşımda; " insan hala Gılgamesh gibi uzun yaşamın sırrına ulaşmaya çalışan aynı insandı.
Önce keşfediyor, sonra kendi için uygun pozisyona getirip tüketiyor, sonra da yenisini aramaya başlıyordu.
Yani üreten güç, tüketenin hızına yetişemiyordu, buna doğanın talanı da dahil..." deniliyordu ki, bu ifade de beni, deli deli düşüncelere sevk etmeye yetti.
BİR GARİP SORGU HALİ YAŞATAN BİR PÜF NOKTA DA ŞU ASLINDA.
Senaryosunu Amerikalı aktör John Malkovich' in yazdığı ve 2015 yılında "Asla Görmeyeceğiniz Film" sloganıyla reklamı yapılan “100 Yıl” adlı film..
Başrolünde John Malkovich'in olduğu filmin, 18 Kasım 2115'te vizyona girmesi planlanmakta..
Yok artık yahu, yok artık. 2115 nedir yahu?!...