Kim neden mi? Ayrıca; Neden olmasın ki?

Vay anasını yine bilmece gibi cümleye imza attım. İdare edin artık. Malum Ramazan, alışkanlıklarımızın büyük bir kısmını askıya aldık. Ondan ötürü.,..

Yani, dedikodu etmiyor, kimsenin gıyabında konuşmuyoruz. Muhtemelen bu nedenle, beynimi bilmece ağırlıklı kullanmaya başladım.
  
Neyse, daha fazla kafa karıştırmayayım.

Geçtiğimiz günlerde, Zeytinlikler üzerine yüksek perdeden çıkan sesler halen kulaklarımızda iken, tam da bu konuda konuşarak söylenen bir söz üzerine endişelerini dile getiren sayın CHP’ li Milletvekili Bülent Öz’ ün dediklerine göz attım da, ‘Sanırım endişesinde haklı’ demeden de kendimi alamadım.

Kanun tasarısının geri çekildiği detayını hepimiz öyle ya da böyle duyduk. Fakat, sayın vekilin altını çizdiği o cümleyi şahsen ben de yeni duydum.

Hangi cümle mi? Biraz sabırlı olun. Konuya henüz görmeye çalışıyorum.
Öyle tak diye anlatılmıyor ki. Konu mühim ve yanlış cümleler vermeden detayları anlatmak zor. O nedenle, önce biraz başa dönmek gerek. 

TBMM’ de Genel kurulda söz alıp, “Geçtiğimiz gün zeytinle ilgili yasa maddesi Bakanın ve iktidar milletvekillerinin de mücadelemize ve toplumun sesine kulak vermesiyle tasarıdan geri çekilmiştir. Bu sonucu bizler ve zeytin üreticileri sevinçle karşıladık” diyen CHP Kurmayı vekil Öz, ardından da, hem mutlu hem de endişe ve tedirgin olduğu hali aktarıyordu.

Nasıl mı? Aynen şöyle;

“Mutluyum. Çünkü altında büyüdüğüm asırlık zeytin ağaçları kurtuldu; tedirginim.  Çünkü Komisyon görüşmesinde Sayın Bakan;
 "Yasa bundan sonra da 7 defa, 17 defa, 27 defa gelebilir." dediği için” diyordu.

Bizler, yani kamuoyu çok tartışılan kanun tasarısının geri çekildiğini bilirken, detaylardan çok da haberdar değildik ya, sanırım o nedenle sayın vekil detayları taşımış gündeme. Hem de,  tedirgin olduğunu söyleyerek, merak uyandırmış bu önemli konuya. 

Sözlerinin devamında; “Zeytinliklerimiz gelecekte tekrar yok olma tehlikesine atılabilir endişesini yaşıyorum. 

Zeytin sahalarıyla derdiniz nedir, anlamıyorum” da demiş sayın vekil Öz.
 
 Hakikaten, insanın Zeytin ve zeytinlikle ne derdi olabilir? Ben de bunu merak ediyorum.

Gelelim CHP’ li Çanakkale milletvekili, hemşehrimiz sayın vekilin sözlerinin diğer kısınma.

“Sayın milletvekilleri” diye hitap ettiği TBMM Genel kurulu üyelerine;

“Bir endişem de, sosyal devletin ve hukuk üstünlüğü anlayışının bugün ülkemizde yok olduğudur” demesiydi.

Bu konu, CHP’ nin tam kadro yürüyüş başlattığı o tutuklamaya ilişkindi.
Yani Berberoğlu’nun  tutuklanması olayı ile alakalıydı dedikleri.

Hayli iddialı sözlerle geliyordu denilenler. Tam olarak da şöyle;

“Delili olmayan, iftira niteliğindeki suçlamada milletin vekilini hapsetmeleri elbette sadece yargının kararı değildir.
 
Hatırlayalım "Vallahi billahi o silahlar Türkmenlere gitmiyordu, bilerek söylüyorum." diyen Başbakan Yardımcısına sormak istiyorum. Asıl vatana ihanet terör örgütlerine silah yollamak değil midir? Bu adaletsizliğin siz de farkındasınız. 

Unutmayınız ki milletimizin nezdinde yargılanıyorsunuz ve milletin kararı siyasi değil vicdani olacak ve bugünkü adalet yürüyüşümüzün sesi milletimizin vicdanının sesi olacaktır.

Bugün sanayinin gelişimini konuşuyoruz ama bir ülkede yargı bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü ve demokrasi ayaklar altına alınmışsa o ülkenin kalkınması beklenemez,

Böyle bir ülkeye yatırımcı güven duymaz. Özellikle OHAL kapsamında kanun hükmünde kararnamelerle yönetilen bir ülkede sanayinin ve ekonominin gelişmesi beklenemez”

Oldukça iddialı ve hayli ilgimi çeken tespitlerle ettiği bu sözleri,  sayın Vekil Öz’ ün, uzunca süre mesai yapıp hazırlıklı kürsüye çıktığını da, gösteriyordu ki, (Bu benim yorumum), kendisini tebrik etmek isterim.

Siyaset zor iş. Hele Türkiye gibi ülkelerde daha da zor sanıyorum. Çünkü her geçen günün, yeni gündemi, bir eskisine taş çıkartan bir başka ülke olamadığını da düşünüyorum.

Bu da benim şahsi düşüncem…

Gündem takibinde en çok zorlanan meslek gurubunda olduğumdan, bu denli gündem değişkenliği üzerine yorum yapma hakkımın olduğunu düşünerek yazıyorum. Yoksa amacım ukalalık etmek değil.

Döneyim ben tekrar sayın vekilin dediklerine.

İktidarı hedef alıp; “Siz sanayinin gelişmesi için istediğiniz kadar proje üretin, o ülkede hukukun üstünlüğü yoksa, yargı bağımsız değilse, demokrasi, özgürlükler bitmek üzereyse o ülkenin kalkınması beklenemez” şeklindeki sözü ne de acayip dikkat kesildim.
 
Sayın vekil, hakikaten iyi bir mesai yapıp, okkalı sözlerle çıkıştığı bu metni hazırlamış. Buraya kadar okuduklarımdan çıkardığım netice kesinlikle bu.
Dönüyorum, neden böyle düşündüğüme… Buyurun birlikte okuyup, birlikte değerlendirelim denilenleri.

Diyor ki sayın vekil; “Olmaması gereken bir davayla siyasi karar alan yargı kendisini Anayasa'dan üstün görmüştür”

Yok artık. Büyük söz, büyük iddia…

Bitmedi devam ediyor;  “Hukuku katlederek muhalefeti susturma çabalarıyla, muhalif yazı yazan gazetecileri ve milletin vekilini tutuklayarak gerçekleri örtmeleri imkânsızdır. 

Eskiden yargısız infaz vardı bugün ise yargı eliyle infaz yapılmaktadır”

Bu sözlerle ettiği iddialı laı, beni 90’ lara götürdü. Yeminle, o yıllar geldi aklıma. Çok meşhur bir sözdü o söz;‘Yargısız infaz’

Hat ta hatırlıyorum da, güya polisin gözaltında katlettiği öğrenciler vardı. Birileri o örencilerin aileleri ile, açlık grevine başlamışlardı. Kayıp öğrenciler bulunsun diye.

Bendeniz bir haber yapmıştım. O tarihte, Hürriyet gazetesinin3. Sayfasına manşet olmuştu haberim. Öğrenciler kayıp değil, hepsi canlı bomba eğitimi almaya Yunanistan’a, PKK’ nin Lavrion kampına gitmişlerdi. Haberim, o’nu anlatıyordu. Yargısız infaz yok muş meğer. 

Neyse, ben yine ukalalık yapmış olmadan, devam edeyim CHP Kurmayı sayın vekil Öz’ün dediklerinin kalın kısmı ile;
 
“Bugün yargı kararları siyasidir. Yargı kararları direktifler doğrultusunda verilmektedir. Enis Berberoğlu'nun davası da alınan karar da siyasidir. 

Bir kez daha adalet, hukuk, bağımsız yargı yok edilmiştir. Biliyoruz ki siyasi baskıların karşısında güçlenen demokrasi, kaybeden ise yargı eliyle infaz yapanlar olacaktır. 

Bizim tek derdimiz demokrasinin tesis edilmesidir. Bugün de baskı rejimine karşı halkımızla birlikte olduk ve adalet için, demokrasi için yürüdük.
 
Gerçeği ortaya çıkan bir haberden mağduriyet yaratıp asılsız ve delilsiz iftiralarla mahkûm ettikleri milletin Vekilidir. 

Milleti temsil hakkını tutuklamak milleti tutuklamak demektir. 
Ergenekon savcısı olup kandırılanlar şimdi de bu sürecin savcısı olmuştur. 
Bu kararı verenleri tarih affetmeyecek ve milletin huzurunda mahkûm olacaklardır” şekliyle gelen ve şu kesin; oldukça da ağır ithamlarla dolu sözlerle konuşmuş sayın vekil.

Sözleri bu kadar değil di elbet. Devamı da var. Ne var ki, benimde Halim kalmadı. Malum ramazan.

Bir çok alışkanlıktan mağduruz günlerdir. Dedikodu başta olmak üzere. Az kaldı. Gün sayıyoruz. Son haftaya girdik. 
Alışkanlıklar başlasın, devam ederiz sıkı yorumlara. 
Şimdilik bu kadar. Hoşça kalınız…