Hem dünyanın hem toplumsal hastalıklarına bakalım mı !?

Hem dünyanın hem toplumsal hastalıklarına bakalım mı !?
“Gözün kör olsun FELEK, kimine kavun yedirdin kimine kelek, bize de verdin acı bir ŞALAK !?.. “ söylemini  şanssız dünyaya ve toplumlara bunu uyarlarken, fakir de şalakla uğraşırken, salaklaşarak aklına gelenlere baksanıza…
Uyumak, uyutmak;  negativist olup yerli-yersiz SÖVMEK, arada bir pozitivist olup yerli-yersiz ÖVMEK, durumdan vazife çıkartmak, her konuya burun sokmak-yorum yapmak, hastanelere gidip boş zaman geçirip, poliklinik kapılarında bekleyen hastalarla sohbet edip, hastalık sormak, teşhis koymak, tahlil neticelerini kontrol edip, doktordan önce reçete yazıp, ilâç tedavisine başlatmak… Dinlemeyen olursa, tavır koyup, terbiyesizlikle suçlamak…
Buradan, kendine statü sağlayamazsa, hastaneye gelip- gidenlerin kim ve kimler olduğunu tespit edip kendine, çevresine dedi-kodu malzemesi yapmak veya yaptırmak.. .
Bu toplumsal hastalığa yakalananların kadınlarımız-erkeklerimiz olduğunu söylerken, sizler KİMLERİN ağırlıkta olduğunu iyi bilirsiniz… Bu kişilere cinsiyet ayırımı yapmadan, kendini kimliğini-kişiliğini, toplum içindeki yerini bilen, davranışıyla örnek olan ideal tiplerini ilk paragrafta tanımlamaya çalıştığımız kişilerden ayrı olduğunu söyleyerek, onları TENZİH ETMEK (kusurlu ve kabahatli olmadığını) gerekir…
Kan akıtmak tansiyonu düşür mü?  Günlük hayatımızda vatandaşın alternatif tıp anlayışında bu var…  Savaş, bunun kolektif (ortaklaşa) yapılarak,  toplumsal hale getirilmiş, bir şekli midir?...
Günlük hayatta tansiyon düşürmenin şekli içinde ,  Anadolu insanının  “vurdum mu ateşini dökerim” anlayışı bununla örtüşüyor mu? dersiniz. !.. Bu ateş dökmede cinsellik dahil her türlü hazımsızlığın, şımarıklığın, giderildiği gibi olumsuzlukları kendi lehine çevirme mi vardır…!?
Uyuyan Avrupa, uyutulan Ukrayna, uyutan Bay DIN DIN, uyumayan Bozayı mı !..
Ruslardan ayrılarak, 1991’de bağımsızlığına kavuşan ülkelerin genç nesli artık Stalin’in-Putin’in PİSLİĞİNİ istemiyor, KENDİ OLMAK istiyor; kimliğini-kişiliğini birilerinin emrine vermek istemiyor…!?
Resmen Avrupa bu konuda uyuyor veya  -mış gibi yapıyor… Ne dini anlayışları ne insani anlayışları, uyumalarını engelleyemiyor ?!..
Dünya içinde Uluslararası ilişkililer, bu konuda yetersiz ve çözüm üretmede beceriksiz...
Aynen, ekonomideki laf üreten aka-demi-s-yiyen-ler gibi...
Uzmanların yetersizliği,  hastanelerde STATÜ arayan insanlarla EŞDEĞER oluyor…
Teorik söylemler, yol gösteriyor gibi ama çözüm üretme yerine aynı sözlerle;
“ bizim oğlan bî-nâ (olumsuzlukları) okur, döner döner yine okur...” !? Galat-ı meşhur söylemi ETKİN kılarak,  vakit mi geçiriyorlar, dersiniz ?!..
Akademisyenler, laf üreterek etkinlik yaptığı zannından ve kendilerine unvan kriteri için puan peşinde koşmanın yanlışlığından kurtulmalı... Ülkeler bitiyor, siviller ölüyor…
Dün yazıştığımız bir Odessalı öğrencim MARİNA’nın aşağıdaki sözlerine kulak veriniz:
Dün Odessa'da, Ukrayna ulusunun soykırım politikasını yöneten bir Nazi roketi, bir konut binasına isabet etti. 3 aylık melek de dahil olmak üzere, silahsız ölü ve  siviller ne Rusya'nın toprak bütünlüğüne tehdit oluşturabilir ne de Rus halkına tehdit oluşturabilir…
Büyük Asil Cesur Barışsever Nazik Çalışkan insanlarız . Biz katil değiliz (hapishane kasapları. kasaplar) biz soyguncu değiliz  Biz onurumuz için, kendi kaderimizde seçim yapma fırsatımız için, özgürce, yolsuz, yalansız yaşama fırsatı için, özgürlüklerimiz için savaşıyoruz…”  derken;
Ben de diyorum ki:
Resmen Avrupa uyuyor... Ne dini anlayışları ne insani anlayışları, uyumalarını engelleyemiyor ?!..
Avrupa arada bir öksürerek, SES çıkarırken, saçtıkları çıkarcı-yalancı tükürükleriyle Covid-19’un Pandemisinin tehlikesi gibi Ukrayna’ya mesafeli ve maskeli tavır alıyor...!?
Zelenski’nin konuşmasına da ayakta alkışlarla, GAZ vererek, karın GAZLARINI boşaltıyorlar...!?!
Düne kadar NATOCU olanlar, arada-bir, VARŞOVA paktına girerek, PAKLANMAYA mı çalışıyorlar... ?
UYUTULMAYA çalışılan Ukrayna’ya;  bu, özgürlüğü olan-olması gereken ASİL bir ülke için yardım değil, yardımsızlıktır…
Sözlerimizi, Ukrayna-Odessalı, kendilerine sevgi-saygı duyduğum dünya çapında etkin, ülkemizi çok iyi bilen, tahlil eden Uluslararası Akademisyen Doçent, başarılı öğrencimiz YEVGENİYA’nın dileklerine katılarak, bitirmek istiyorum…
“ Bugün ve her zaman, düşüncelerim ve dualarım Ukrayna ile. ..
 
Cephelerden, bombalamalar altındaki şehirlerden, askerlerimiz ve sivillerimiz arasında kayıplar ve kayıplar için gece gündüz durmadan 1632 saat telefon kontrol ediyoruz.
 
Bu kabus bitince mümkün olduğunca çok güzel insana sıcak sarılmayı ve plajlar mayınlardan temizlendiğinde deniz kenarında Trafifional Odessan “manzaralı kahve” içmeyi planlıyoruz….
Sevgi ve nefret, umut ve çaresizlik aynı anda beni bunaltıyor.
Savaşın ALT TONLARI yoktur. Oldukça siyah ve beyaz.  Artık maske yok.
 
 
Bugün de her zaman olduğu gibi dualarım Ukrayna ve Ukraynalılar için.
Ukrayna için zafer ve barış için.
Sevdiklerinin sağlığı için. Vefat edenlere Allah rahmet eylesin ..Bugün Ukrayna için dua edin.
 
Anneni ya da babanı aramak için zor zamanlar geçiriyorsan, Mariupol'ü hatırla. Binlerce insan aile fertlerinin sesini en azından bir kez daha duymak için tüm hazinelerini takas eder...
BİZ de Marina ve Yevgeniya’ya hem duyarlılıklarından hem TÜRKÇE ile duygularını dile getirişlerinden dolayı TEŞEKKÜR ediyor; DÜNYAMIZA dirlik-düzenlik, işgal altında olan tüm ülkelere ZAFER diliyoruz.
Kan akıtılarak, TANSİYON düzeltilmez.. .?!
Ramazan Bayramındaki DUALARIMIZ  hem bizler, hem Ukraynalılar hem zulüm gören ülkeler için OLSUN…
Girne’den nice  RAMAZAN Bayramlarına, SAĞLIKLA !...
 
                                                                01.05.2022
                                                        Dr.Hayrettin Parlakyıldız
                                                        Kıbrıs İLİM Üniversitesi
                                                        E-posta: hparlakyildiz@mynet.com