Çanakkale kamuoyu bir kısır döngünün girdabında, ‘evet’ mi?, ‘hayır’ mı? dan çok,kim dedi, kim yazdı, kim dedirtti, kim yazdırdı’ nın yanıtına odaklandırıldı.

‘Bu da mı Algı?’ diyesim de yok değil…..
Biraz daha ileriye gidecek olursam, ‘Sistematik servis’ diyesim de geliyor hani…
Neden mi böyle düşünüyorum? Nedenler o kadar çok ki…
Sabah akşam, ‘bu gün ne den di?’ sorusuna yanıt aramak için çok da uğraşmaya gerek kalmayan günler yaşıyoruz malum.
Akıllı telefonlar aracılığıyla gelen veryansınlar bir yana, gazetelerin manşetlerinde yer bulan haberler ise diğer yanda.
Tüm bunların yanında, Muhtemel bir ilişki ağını gösterir ‘Whatsapp yazışmaları’ da cabası…
-------------------------------------
Nedenler o kadar çok ki; ‘Sandığa sabotaj’ fikrini yoğunlaştıran, ilgili ve tam yetkililer de muhtemeldir 16 Nisan sonrasını bekliyor, son hareketi yapmak için.
Harakiriye, ‘öyle olmaz, böyle olur’ diyerek hamle geleceği de inancım o ki, Şüphesiz…
Ne mi saçmalıyorum? Saçmaladığımı şu ‘an’ itibariyle kabullenmesem de, gelişmeler ortada iken gelen çıkışlardan yola çıkıp,  son sözde kurulan o cümleye de dikkat kesiliyorum;
“Evet diyenin de, hayır diyenin de….’ Şekliyle başlayıp sonlanan o cümleye…
Türkçe lastik misali. Çekersen uzar. Hele bir de  Cımbız yaptırmayı olanak sağlarsan; yandın be kardeşim….
“İlgilendirmez” kesin hükmünü verir  ve hecelendiğinde 5 heceden oluşan bir cümlenin hecelerle oynanıp, türlü anlam çıkaracağı, Dünya yüzeyindeki tek dil, şerefli Türk milletinin kullandığı Türkçedir…
Nasıl mı? “İlgilendirmez” den örnekle; Birinci heceleme, “İlgi”, ikinci bir başka heceleme, ‘İlgilen”, bir diğer heceleme, ‘İlgilendir”, bir yenisi da ha, “ilgilenmez’ ve sonuncusu ‘ilgilendir mez’ diyeceğim de, bu denli sözler karşılığında, bir noktada insanın ilgilenesi geliyor vesselam….
Roman kültürü diye övündüğümüz, hatta Roman havasına bayılırım diyerek ‘göbek’ attığımız anlar hepimizin muhtemel müşterek katılımı değil midir?
Bir sözün ardına kapılıp, bir aşağılayıcı anlatım katıp, ‘Çingene’ yakıştırması ile yapılmak istenen karşı tavır için diyecek sözüm; bir Çanakkale yaşayanı olarak var elbet de. Lakin, bu noktada Partili ve yetkilisi de değilim. O’ndan ötürü beni şimdilik ‘ilgilendirmez…!’
İnsan olarak soracak olursanız ben denize;  ‘Ayıp etmiş kim demiş ise…” Üstelik de, dönemin Başbakanı iken, sayın Cumhurbaşkanının direk kucaklayan sözü üzerine, ‘laf koymak da ne haddine?’ Diye de bir soruyu aklıma getiririm kardeşim…
Çok uzattık, Türkçe gibi sözü. Malum, çektikçe uzuyor, çünkü Türkçe konuşuyorum.    
Önce ‘varan’ bir; Sosyal paylaşımda başlayan, muhtemeldir ki, sosyal patlamanın da ateşlenen fitilini sayfaya taşımak.
Bu noktada da, ‘Kim dediğinden’ çok, ‘Kim yazdırdı yı?’ anlatır bir yazışmanın örneği ile gelen saptama.
Bitmedi. ‘varan’ iki.  Ve bu kez yine manşetten görülen sözler. Tabi o’nun için de bir kapalı devre soruşturma…
Suçlanan isimler. Hem de etkili ve de oldukça yetkili.
Sonrasında da, savunma. Savunma için kurulan cümleler. Bir konuş, bin işit durumu.
Peki ya ‘Sandık’ nerede?  Partililer arasında, bir birini yeme…  İlaveten; Sandık da neymiş durumu…
Öyle ise, Suçlu kim? Kim mi?; ‘Suçlu: Sandığa sabotajcı…!’
Çanakkale siyaset kamuoyu günlerdir bunu konuşuyor. 16 Nisan referandum sürecini unutturan atışmalar ve bunu; ‘kim yazdı?, kim yazdırdı?’ yı… Konuşmakla bitmedi elbet. Hüküm bile veriliyor. 17 Nisan’ da idam… Belli ki hayır çıkar ise, sorumlular cezalandırılacak. İdam kalktığına göre, İhraç o zaman…
‘Görülen köy, kılavuz istemez’ demiş atalar. Ne kadar doğru olduğunu da hepimiz biliriz vesselam…
Yani; baştan alsana gardını. Bu noktaya neden getirdin durumu?
Verilen görevden azlettin. Neden verdin ki o zaman o görevi?
Suçlarcasına gelen ve de haberleşen ikinci ‘varan’ için, muhatap isimden geldi bir açıklama. 
Önce eskilerden bir isim üzerine yorumlanmıştı, haberleşen konunun nedeni. ‘O yazdırdı’ diye…
Kim mi? Whatsapp yazışmaları ile bağdaşan isim. Oktay ...
Yani,  AK Parti’ nin eski Gençlik kolları Başkanı, sonrasında da, AK Parti Genel Merkez Gençlik Kolları MKYK üyeliği düzeyinde görev yapan isim.
O kanattan şimdilik sus-pus durumu. Bir ön bilgilendirme ve iletişim ağı gösterir Whatsapp yazışmalarının görseli çıktı ortaya.
Detaylarda görülen isim ise dikkat çekici. ‘Ben istifa ettim ‘ diyerek açıklanan, ‘görevden alınmadım..’ iddialarını anlatır çıkışın sahibi,  bir eski Başkan Orçun Oktay.
Sosyal paylaşımın haberleştirilmesine ön ayak olduğu düşünülüyor kendisinin. Nedeni ise, yayımlanan haberin öncesinde iletişim ağı ile bilgilendirme. Bayide bulunamayan gazete ve saatler öncesinde link’ e işaret… 
‘Varan’ iki için ise, isimi verilerek kaleme alınan haberin kahramanı Mefail Ceyhan’ ın dikleri öne çıkıyor siyaset gündeminde. ‘Ben demedim’ sözü ile…
 AK Parti Çanakkale Gençlik Kolları İl Başkanı, Ceylan; “Son günlerde şahsım ile ilgili çeşitli medya organlarında çıkan bazı haberler dolayısı ile bu açıklamayı yapmak zaruri hale gelmiştir” diyordu önce. Ve devam ediyordu savunmasına;
“Öncelikle şunun bilinmesini isterim ki, Çanakkale’de yaşayan Roman vatandaşlarımıza ilişkin benim sarf ettiğim iddia edilen sözler kesinlikle şahsıma ait değildir. Bu ve bunun gibi sözler ne benim ne de çevremdekilerin ağzından çıkacak sözler değildir. Bu bağlamda 1 haftadır sistematik bir şekilde bu konu üzerinden şahsım ve partim yıpratılmaya çalışılmaktadır” diyordu.
Sistematik ise kim? Diye sormak lazım da, baştan da dedim ya; Beni ‘İlgilendirmez’
Döneyim açıklamanın devamına; “Ben Türkiye cumhuriyeti devletinin Türk’ü ile Laz’ı İle Kürdü ile Romanı ile birlikte aynı cephede bir ve beraber olunarak ve savaşarak kazanıldığını iyi bilen ve bu bilinçle yetiştirilen bir gencim. AK Parti teşkilatlarında görev alan hiç kimse iddia edilen bu sözleri ne sarf eder, ne de sarf etme hakkına sahiptir. Romanlar Türkiye’mizin özellikle Çanakkale’mizin asil unsurları olup, bizim ülkemiz, bizim topraklarımız, bizim medeniyetimiz, kaynağını ve ilhamını sevgiden alır, hoşgörüden alır. Bu topraklarda hoş görülmeyen yegane şey, hoşgörüsüzlüktür.
Bizler bu düsturla hareket eden bir gençlik hareketiyiz.
Bahsettiğim konu ile ilgili olarak aklım da, gönlüm de, vicdanım da son derece rahattır ve emindir. Sevgili Roman Dernekleri Federasyonu Başkanı ve partimizden daha önce Milletvekilliği aday adaylığı yapmış olan Hacı Ramazan Işıldak’ın şahsımla alakalı bir art niyetinin olmadığını biliyorum ve kendisini çok iyi tanıyorum.
Bu süreçte bu yapılanların Kurucu Genel Başkanımız ve Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın izinde 16 Nisan referandumu ile girdiğimiz zorlu virajda, birlikteliğimizi bozmak isteyenlerin kurguladığı bir iftira olduğundan da emin olmakla birlikte referandum öncesi bu tür iftiraların artmasının kimseye bir faydası olmayacağını belirtmek istiyorum” diye ekliyordu sayın Başkan…
Hakikaten referandum öncesinde bir sabotaj fikri bir kez daha oluştu zihnimde.  Öyle ya Gençlik Kolları Başkanı da varsayıyor sistematik süreç ve iftira durumunu.
Ve başkan da son sözler geliyor; “Şahsım ile ilgili olarak basına servis edilen ve özel hayatımda dostlarımız, arkadaşlarımız ile geçirdiğimiz zamanların siyasete konu edilmesi, belden aşağı işler olarak sunulması hakkımızda ki karalama sürecinin boyutunun ne denli büyük olduğunu gözler önüne sermektedir. Ayrıca bu haberleri yayınlayan, özel hayatın gizliliğini ihlal eden, kitleleri tahrike sürükleyen basın kuruluşları ve bu haberleri servis edenler hakkında yasal süreci ivedilikle başlatacağımı buradan deklare ediyorum” şeklinde. Bitmedi aslında bir son paragraf daha var.
Öncesinde, sistematik, iftira ve servis durumu anlatır sözler dikkat çekici olsa da denilenler de,  şimdi sıkı durun. Lastikli cümle diye bahsettiğim o sözler geliyor ve bitiyor denilenler.
“ ‘Evet’ diyenin de ‘hayır’ diyenin de, ülke vatandaşımız olduğunu söylediğimiz şu günlerde fitne odaklarına itibar etmemeli ve sandıktan evet çıkması hususunda gençlik kolları olarak üzerimize düşen ne varsa yaptığımızdan kimsenin şüphesi olmamasını buradan tüm kamuoyunun bilgisine sunuyorum”
Ortada bir sabotaj ve sabotajcı durumu sizce de yok değil mi?  Yani tüm bu olup bitenin sorumlusu, sandığa sabotaj, referandum sürecine sabotaj diye de isimlendirilmez mi?
Ve Çanakkale siyasi kamuoyu gündeminde son konuşulan; Birileri, eteğindeki taşları dökmeye hazır….
Ne nedir ki bu duruma?
Yanıtı bilmek zor elbet. Ne var ki, Tapınak şövalyeleri bile bu denli plan yapmazlardı o kesin.
Ya da, ‘ilgileri mi var acep?’