Ne güzel, ne özel, ne vefakâr, ne sıcak, ne kucaklayıcı, ne barıştırıcı, ne anlamlı mutluluk veren  bir kelimeyle karşınızda olmak istiyoruz bu gün…

Ne güzel, ne özel, ne vefakâr, ne sıcak, ne kucaklayıcı, ne barıştırıcı, ne anlamlı mutluluk veren  bir kelimeyle karşınızda olmak istiyoruz bu gün…
Kültürel yapımız içinde insanlararası bağlayıcı, iletişimi kolaylaştırıcı unsur davet. Davette huzur, davette bakış, davette insanı sayış, davette insanı ağırlayış, davette sevgi, davette saygı… Davette kaygı olmaz, davette fazla beklenti olmaz...
Davette olursa gülüş, olursa karşılayış, olursa ağırlayış, olursa uğurlayış, sonra ortaya çıkan hoşluklarla; kırgınlıklar, dargınlıklar sonrası doldurulan boşlukların anlamı iyi kavranır ve doğru yorumlanırsa; her davette “öküz altında buzağı aranmasına” sebep olan buzağı ortalıkta dolaşmazsa, DAVET yerini bulmuş, davet edenle, davet edilen buluşmuş olur...!?
Davet edilen yere gitmek, orayla bütünleşmek “davete icabet, sünnettir.” (hadis) anlayışıyla bütünleşirse, bu bütünlüğü sürekli kılmak, insani ilişkilerin devamında oluşturacağı güzellikler beraber yaşandıkça, hem yaşatan hem yaşayanın mutluğu paha biçilmez hale gelir...
Davete katılmamak, nezaketsizlik sayılır, hatır-gönül tanımamak anlamına gelir.... İç-Anadaolu’da; Güney-Doğu Anadolu’da Urfa’da ve o yörelerde davete icabet etmemek hakaret kabul edilir. Davetin şekli zengin-fakir sofrası olarak nitelenmez, gönül sofrasında varsıllık-yoksulluk tartışılmaz... Orada, gönül dostunun kişiliği-kimliği-özbenliği değer bulur !?..
Davetlerin sıcak yüzleri, davetlerin soğuk yüzleri, davete giderken ortaya çıkan bakış izleri, hep izlenir, tabii mobesa canlıları tarafından da gözlenir...!
 
Girne’de de davetler vardır...
Burada haftada bir buluştuğumuz BAFLI mücahit, Necati Eğitimli dostum Olgun Arman ile buluşmalarımızı saymazsak; mesai arkadaşımız Şaziye-Alper Şahinalp çiftinin Girne Çatalköy’de Beşparmak dağlarına komşu tepede akşamın derin sessizlikle buluştuğu, kendi özellerindeki hanede Elazığlı bir eş olan Alper’in yoğurduğu etsiz çiğköfte,  KKTC doğumlu, KKTC ağızını iyi kullanan, Girne’nin hızlı mı hızlı SİNYALSİZ-SİNYALLİ,  korkusuz şoförü Şaziye hocahanımın kullandığı arabasının arkasına düşmek, korkulu-karanlık yerlerden geçerek, Şaziye hanımın Kıbrıs usulü hazırlanan nezih sofrasına oturmak, sunulan ikramlarla, yapılan sohbet, misafir edilene gösterilen hürmet, Türkler’in davet kültüründeki samimiyet, Ukrayna - Odessa Bolgrat’ta yerleşik olan GAGAVUZ Türklerindeki sofrayı veTürk Sofrasında buluşma davetini anımsatması, sohbetin gittikçe koyulaşmasına sebep olması da davet anılarını kalıcı kılıyordu.   
Kıbrıs İLİM’de de KKTC’li genç araştırma görevlilerinin bahçe sohbetlerindeki ara ara davet ikramları, yemeğe beraber gittiğimiz  mesai arkadaşlarımızın da yemek sonrası Mehmet Efendi-CON kahve ısmarlamaları da insanımızı  Batı kültüründen farklı kılmalarını da anımsatmak gerek...
Bir şey yerken-içerken; rahmetli olan kültür ve nezaket adamımız, şair-yazar, bürokrat-hukukçu Mehmet Çınarlı’nın,
“Gerçek Hayali Aştı !..” şiir kitabında bir DİZESİ vardır;
“ yenen ekmek de GÖZ, içilen suda GÖZYAŞI vardır..” sözü bende hep kalıcıdır…
Davet şekilleri:
 
1-Zegin davetleri, fakir davetleri,
2-Düğün davetleri,
3-İftar davetleri,
4-Sahur davetleri,
5-Herkes kesesinden yesin-içsin davetleri,
5-İş davetleri,
6-Gün davetleri (evlerden kalktı); kişilerin kesesel oturdukları, hava atacakları KAFE davetleri,
7-Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin davetleri.
8-Afetzedeler için çıkarılan, fakat AÇ-ZADELERE verilen davetler…
 
Davetler;  davet edileni gebe bırakmaz, ÇIKAR ilişkilerine dönüştürülmezse, davet kavramı, DAVA ET anlayışıyla bitirilmezse, gidilen yerde huzur, yenilen yemekte lezzet, yudumlanan çayda tat, içilen kahvede vefâ değer bulur, kişi de kendini yerine oturtur... ?!
İçinde hiddet ve şiddetin bulunmadığını düşündüğümüz bir kelime davet !? Günlük hayatımız içinde kırgınlığı-dargınlığı kaldıran kelime, davet.
Aşağıda TDK’nın Sözlüğündeki anlamına baktığımızda “çağırma-yemekli toplantı” demesine karşın, tamlamalı karşılık beni rahatsız etti,  davetlerde yemekli olma şartı olmaz, değişik ikramlar da vardır.
Davet kelimesinde yıllarca edinilen anlayışla ortaya nezakatli ifadeyi çağırma-çağrı kelimesinde bulamayız, ama eş anlamını da yeri gelince kullanmak da güzel olur.
davet
(da:vet), Arapça da?vet
1. isim Çağrı, çağırma.
Davet için en güzel tanımlama, eş anlamlısı olan çağrı kelimesinde gizlidir. Bu çağrının aracılığını yapan davetiyeler ise, sizi ve davetinizi yansıtır.  Yazılı basının,  kart basma âdeti olmadığı zamanlarda okuyucular (Şebinkarahisar ağzıyla oheyiciler) vardı, onlar düğünlere-mevlitlere davet sahibi adına çağırı yaparlardı…
Davetsiz gelen (giden) döşeksiz oturur(atasözünün anlamı) Bir yere çağrılmadan giden kimse, ağırlanmayı beklememelidir.
Davetsiz yere kedilerle köpekler gider: Çağrılarak gidilmesi gereken yere çağrılmadan gitmek aşağılatıcı bir davranıştır.
_____________________________________________________
© Kaynak: https://www.lafsozluk.com/2011/03/davetsiz-ile-ilgili-atasozleri-ve.html
  Halk ağızlı söylemlerde;
“Lokma karın doyurmaz, ama şefaat artırır.
  Davet edilmeyen yere çörekçi ile börekçi gider.
  Yemeli-içmeli DOST olanlar, her gün küsülü gezer...”
 
 DAVETLERİNİZ;insanı hafife almayan, yalnız açları doyurmayan, açgözlüleri kayırmayan, insanı, insanca karşılayacak sofralar, sohbetler haline gelsin...
 
Kerhen (istemeyerek) değil, GÖNÜLDEN davetleriniz daim olsun, SEVGİLERLE !..
 
                                                                                         13.12.2020  
                                                                                    Dr.Hayrettin Parlakyıldız
                                                                                    Kıbrıs İLİM Üniversitesi