Biz de olsa maazallah bu gelişme, ne de sevinir di birileri.


Biz de olsa maazallah bu gelişme, ne de sevinir di birileri. Biz ayrıyız..Halden anlarız, bir geçmiş olsunu da çok germeyiz.. ABD başkanı eşi ile birlikte korona olmuş, geçmiş olsun temennisi an itibariyle Türkiye’den gelmiş..
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Covid-19 testi pozitif çıkan ABD Başkanı Donald Trump ile First Lady Melania Trump'a geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, karantina sürecini sıkıntısız şekilde atlatıp bir an önce sağlıklarına kavuşmalarını temenni ediyorum." Diyerek, bence nezaket örneği de göstermiş..
En sıcak başlık gibi gözükse de bu, asıl sıcak başlığımız bilindiği üzere zorda olan gardaşlarımız.. Azerbaycan…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’da, Azerbaycan’a destek açıklamasını hayli net sözlerle yaptı.
Dedi ki; “Bu bölgedeki kalıcı barışın yolu Ermenilerin işgal ettikleri her karış Azerbaycan toprağından geri çekilmelerinden geçiyor”
Ne de güzel bir tespit ve vurgu.. Öyle değil mi..?
Dahası, Reis’ in şu sözleri;  “İşgalcilerin bu topraklardan çıkmaları gerekiyor ki burada bir çözüme ulaşılsın”
Azerbaycan Ankara Büyükelçisi Hazar İbrahim yasama yılı açılışını kordiplomatik locadan takip etti Başkent’te. Bu sıralar edildi sözler, yekten, net şekilde. Üstelik tüm dünyanın duyacağı ses tonuyla..
Yeni yasamı yılı açılışında edilen bu sözleri, abonesi olduğumuz İHA’ dan temin ettim. Bşkentli meslektaşlarım İlker Turak - Ömer Çetin - Derya Yetim imzalı haberde geçiyordu detaylar.
Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan; “Azerbaycanlı kardeşlerimize tüm imkanlarımızla ve tüm kalbimizle destek vermeyi sürdüreceğiz.
Bu bölgedeki kalıcı barışın yolu Ermenilerin işgal ettikleri her karış Azerbaycan toprağından geri çekilmelerinden geçiyor.
Ermenistan yönetimini her şeyi bir kenara bırakıp ısrarla Türkiye’ye iftira atma gayreti de kurtaramayacak. Bu haydut devlete destek verenleri, kendilerine insanlığın ortak vicdanı önünde hesap sorulacağı konusunda ikaz ediyorum” diyerek, tüm dünya kamuoyu önünde, hayli yüksek oktandan ediyordu lafını..
 TBMM’ nin 27. dönem 4. yasama yılı açılış programında konuşuyordu Cumhurbaşkanı.. Serti, netti ve bir o kadar da alkışlanan türdendi sözleri.
Mesela şu sözleri, pek dikkatimi çekti.. Diyordu ki Cumhurbaşkanı;
“Tarihimizi ne kadar iyi bilir ona ne kadar iyi sahip çıkarsak geleceğimize o derece güvenle bakabiliriz. Tüm adımlarımızı bu anlayışla atıyoruz. “
Ben yıllarca, ortaokullu yıllarımda ve lisede, Kafkas Hlak Danslarını oynayan bir gençtim.. Azerbaycan sevgisi ayrıdır bu nedenle bendenizde.
Bir şiir vardı, Şeh Şamil’ den.. Der ki Şamil; “Geçmişini bilmeyen, Atasını ne bilir..”
Hat ta, Bayrakları Bayrak yapan üstündeki kandır… da der mısralar.
Sanırım bu sözleri aklıma getiren sözler oldu sayın Cumhurbaşkanından gelen. Şöyle diyordu Reis, benim de aklıma haliyle bahsettiğim o şiir düştü kardeşim..
Cumhurbaşkanı Erdoğan; “Henüz birkaç asırlık geçmişe sahip toplulukların ve devletlerin kendilerine köklü tarihler uydurma gayretlerinin gerisinde işte bu hakikat vardır.” Diyordu, benim de aklıma geliyordu bahsettiğim şiir.,. Mesele bende de bu kadar net..
Türkiye’nin, gerisinde kesintisiz ve çok geniş bir coğrafyaya yayılmış 2 bin 200 yılı aşkın devlet geleneği olan dünyadaki nadir ülkelerden biri olduğnu da vurgulamış Reis.. Sonra da hayli okkalı sözler etmiş..
Mesela mı? Mesela şu sözleri; “Böyle bir ülke, kökü de, geleneği de, ahlakı da olmayan, gücünü sömürgecilikten ve aç gözlülükten alan devletlerle aynı yöntemleri kullanamaz.
TBMM’nin yasama alanında temsilcisi olduğu kadim ve asil duruş evlatlarımıza bırakacağımız en kıymetli hazinedir.
Ülkemizin teröre mücadelesinde ve uluslararası alanda haklarını korumak gayretlerinde net tutum sergileyen meclisimizin tüm mensuplarına şükranlarımı sunuyorum.
Aynı şekilde Kıbrıs ve Azerbaycan Türklerinden, Balkanlar ve Kuzey Afrika’ya kadar her yerde kardeşlerimize samimi destek veren Meclisimiz, milletimizle birlikte tüm dostlarımızın da umut kaynağı olduğunu göstermiştir.
Bu yıl Büyük Millet Meclisimizin dualarla, tekbirlerle, heyecanla, coşkuyla açılışının 100. yıl dönümüydü.
Korona virüs salgınının yayılma günlerine denk gelmesi sebebiyle bu önemli yıl dönümünü maalesef arzu ettiğimiz görkemde kutlayamadık. İnşallah Cumhuriyetimizin 100. kuruluş yıl dönümünü hedeflerimize de ulaşmış olarak şanına layık kutlamalarla karşılayacağız”
Büyük ve köklü devletlerin, kutlamaları büyük olur, ihtişamlı olur. Yalan mı..?
Neyse, ben gençlik yıllarıma döndüm yine. Kafa gitti hayli geriye..
Sonra ezberimdeki o güzel şiirden dizeler geldi aklıma.
“Benim Memleketimin sınırları, Kars’tan başlayıp Edirne’de bitmez..
‘Azerbaycanımın Hürriyet Hürriyet dediği yerden başlar, taaa Viyana kapılırında biter…!” ifadesi..
Ne de güzel bir şiir bence bu.. Bir yanı Kızılelma, bir yanı Turan ve dahası..
Uzatmayayım.. Yüreklerimiz Azerbaycan’da, dualarımız da elbet onlarla.. Gazanız Mübarek olsun gardaşlar.. Her daim Muzaffer olun inşaallah.
Güne noktaya atmadan, Reis’ in şu dediklerinden de söz edeyim.. Demiş ki Reis;
“Bizim meclisimiz herhangi bir meclis değildir. Burası ‘hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir’ ilkesiyle milli iradenin tecelligahı olmuş yerdir. Burası, ‘ya istiklal ya ölüm’ şiarıyla ülkemizin istiklal harbini bizzat yönetmiş gazi bir meclistir.
Burası, ‘hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım’ meydan okuyuşuyla istiklaline ve istikbaline sahip çıkan bir milletin evidir.
Burası, coğrafyamızdaki son sığınağımız, Türkiye Cumhuriyeti devletini kuran meclistir.”
Dahası ne sözler var daha.. Her biri milyon ton ağırlığında..
Ben den bu günlük bu kadar. Hoşça kalın… Sağlıkla kalın.. Maske, Mesafe ve elbette ki Hijyen…