.

Kordon yaya geçişlere, gezintilere, dolaşmalara kapalı. Genişliği yer yer  7-8 metre hatta fazlası olan kordonda..
Sosyal temas, bu genişlikte nerede ise sıfır noktasında.  Lakin geçişlere, yürüyüşe kapalı kordon..
İnsanlar kaldırımda yürüyebiliyor, o serbest..
Gerçi kaldırımlara, işyerlerinin cemekanlı uzantıları çıkmış iken, o da zor ya, neyse..! Kaldırımlar gözlenen o ki, dapdaracık..
Kordona bilindiği üzere bariyerler çekili.. Girmek yasak.. Tamam da, kuşları beslemek için, yasak bölgeye girmek de mi yasak..? Şaka mı bu..!
Bizler alıştırdık beslemeyi insan eliyle doğal yaşama.. Biz müptela ettik Martıları Simide, kuru ekmek dilimine.
Güvercinler, Minik serçeler, göç yoluna çıkıp gelmiş Şehrimizin misafirleri Kırlangıçlar..
Hele hele, özgürlüğün tadını çığlık atarak yaşamayı genlerinden alan süt beyaz Martılar..!
Vatandaş, özel hazırladığı ekmek kırıntıları, yemek artıkları, susam kalıntısı ile içi dolu torba elde, yasak alana sızıyor. Tek niyeti;  kuşları beslemek.
Gördüğü tepki mi..! Kimden mi..? Hiç girmeyeceğim oraya..Öyle ya, bölge yasak..
 Konuşmak, yorum yapmak da yasaktır da, alırız başımıza en püsküllüsünden bir hal.!
Aç mı kalsın o canlılar. Onlar bizim yaşam ortağımız değil mi..?
Ne var ki bunda.. Kanun değil, bir karar uygulanan..
İl Hıfzıssıhha kararı.. Eyvallah başımız üstüne.. ! Fakat gel de sorma..! Ne olacak o canlıları beslemek için o sahaya girilse..
Kişi, kordon sefasında, kordonda dolaşıp hava almak niyetinde değil.. Kişi, kuşları beslemenin derdinde..  
Hangi kuş, “Açım ben..” diye yardım isteyebilir ki Vefa Destek Hattından..?
Bir kişinin, kuşları besleme derdinden mi yayılacak ölümcül virüs, üstelik bomboş kordondan..!
Abartıyorum belki durumu. Ne var ki, uyarı durumu da hayli abartılı olduğundan bu dile getirmek istediklerim..
Döneyim gündeme. Gerçi gündem tek.. Bir türlü uzaklaşamadığımız, oluşturduğu girdaba kapıldığımız,  belirsizliği hat safhada bir gündem maddesi karşımızda.
Hereksin yanıtını aradığı soru tek: “Ne zaman bitecek bu Izdırap?”  
Hemen herkes, elini taşını altına koymuş durumda. Herkesin amacı tek, yardımcı olmak..
Kimi fikir sunuyor, gerçi dinlemeyen pek çıkmıyor da, neyse..!
Mesela mı? Mesela; “Haftanın bir iki güne edğil, her günü olsun şu Pazar..!”
Hadi buyur burada yak. Nasıl yani..?
Teklif şu: “Bir gün yaparsak pazarı, herkes gelir alışverişe. Her  gün kurulsa pazar, yoğunluk bu kadar olmaz, bulaşı olasılığı daha da zayıflar..”
Düşününce mantıklı kısmı var bu teklifin.. Bence değerlendirilmeli. Her gün olmasa da, kurulma sayısı bir değil, birden fazla olmalı..
Kordon boyu dedim başta. Kordon boyundaki mesafe o kadar geniş ki geçişlerde, kaldırımda yürümek de ne..? Vallahi, bu da bir fikir hayli işittiğim. “Açın kordonu, dar kaldırımları kapatın..! Sosyallik tamamen biter..”
İşi şeyler, güzel uğraşlar var. Öyle çok ki.. Mesela, maske üretimi ve koruyucu giysi. Tulum mu demeli yoksa..!
Bir vakit önce yazmıştım, anlatmaya çalışmıştım yapılanı. Şöyle kurmuştum cümleyi, denildiği şekilde aktarır iken;
“Koronavirüs salgınıyla mücadele ettiğimiz bu süreçte emniyet, hastane ve vefa destek ekiplerimizin ihtiyaçları doğrultusunda belediyemiz maske ve tek kullanımlık koruyucu kıyafet üretimine başladı.”  İfadesini.
İmzaya atan isim; Biga Belediye Başkanı Bülent Erdoğan’dı.
Birçok ilçemizde, Gelibolu gibi, Çan gibi.. Elini tayın altına koyan pek çok isim var, virüsle mücadele  seferberliğine katılan..
Bizler hep sokaktayız malum. Bizim yaptığımız, yapılanları duyurmak kamuoyuna.
Aksak eksik ve dahası gedik var ise dile gelen, tercüman olmak işitilen çağrılara.
Muhalefet ediyoruz sanılıyor, yazdıklarımızdan kaynaklı biz Basın mensupları.  Hep eleştirilen oluyoruz bu noktada. Oysa ki, eleştirileni aktarıyoruz, iyisi gelsin daha faydalı olsun insana mantığıyla.
Şikayetim asla yok bu duruma. Vatandaşın öneri ve talebini, başka türlü nasıl duyar ilgili ve yetkililer. Bir başka deyişle, Devlet ve Millet arasında köprü oluyoruz dile gelenleri aktarmakla..
Bir banka önünde, bir çift. Kol kolalar.. Yüzlerinde , üstelik her ikisinin de maske..  Uyarılıyorlar.. “Sosyal mesafeye dikkat..” diye..
Maskeli erkek savunuyor kendini; “O benim eşim..”
Görevli diyor ki; “Fark etmez yasak..”
 Ayrılıyor çift.. Sesli şekilde gelen ifade gülümsetiyor duyanı..”Evden geliyoruz, uyandık ve para çekelim dedik”
Kırk yıl aynı yastığa baş koymaya yeminli çift, evde bir, sokakta ayrı..
Biz gazetecilerin hep muhalefet ettiği düşünülse de, özellikle de bu zor günlerde insanımıza bir nebze faydalı olmak adına yazıyoruz, bu da böyle biline..
Pazar bu gün.. Tatil günü.. Gerçi günlerdir tatildeyiz. Neredeyse insanlık, tatil lafından soğudu bu Korona sayesinde..
Mutlu olmayı deneyelim, insanlığın geleceği için kapandığımız evlerimizde. İnsanlık için bir ulu görev üstlendik, hem de tatil yaparak.. Sağlıkla kalın, şimdilik değil sürekli hoşça kalın..