.

Vurgu böyle idi dün.. Bir efsane siyasetçinin oğlundan geliyordu söz;
"Partimiz Türkiye siyasetinin bundan böyle alternatifsiz olmadığını ortaya koymuştur" ifadesiyle..
90’ yı yılların ortaları. Ne uğraşmıştım, bir fotoğraf yüzünden. Hava sıcak. Yaz ayları. Babası,  dönemin Başbakan’ ı rahmetli Erbakan hoca.
Erbakan’lar, Maaile yazlığa geliyor, ATA uçağı ile.
Uçak Çanakkale havaalanına iniyor, aile fertleri, merhum Başbakanlardan Necmettin Erbakan dahil, kara yolu yolculuğu ile Altınoluk’a geçiyor.
Gazeteciyiz. Karşılıyoruz her seferinde Erbakan ailesini, Çanakkale havaalanında. He gidi günler hey..
Bir seferinde, Ankara’ ya dönüş yolunda şimdilerin Genel Başkanı Fatih Erbakan uçağa binecek, ellerinde valizler, çektiğim bir fotoğraf karesinde, ensesindeki saçları sanki at kuyruğu olmuş şekli veriyor. Buyur buradan yak. Uğraş bakalım Erdem efendi.
Çektin fotoğrafı, sorgu suhal başladı, Gazetenin merkezinden;
-“Saçı at kuyruğu gibi miydi?”
Yanıt versem de; “hayır değil..!”, olmuyor, inanılmıyor.
Öyle bir kare var ki servis ettiğim fotoğraflar içinde, aksini ispat etmek hayli zor..
Neredeyse, ben bile inanacağım, Fatih Erbakan’ ın at kuyruğuna..
 Bazen, fotoğraf karesinde öyle bir anı yakalıyorsunuz ki, ters ışık kaynaklı gölgenin de azizliği, inanılmaz bir durum görülüyor bakıldığında.
Şimdilerde bu anıyı aklıma getiren, dün Başkent gündemine göz atar iken rastladığım bahsedeceğim bu haber..
Başkentli meslektaşım Bedri Sinan Taşpınar’ ın aktardığı denilenlerde ismine rastlayınca sayın Erbakan’ ın, anılarım depreşti bir anda.
 Malum, Yeniden Refah Partisi ‘nin Genel Başkanı sayın Fatih Erbakan. Türkiye siyasetine ilişkin ettiği sözlerine göz gezdirir iken, dikkatimi çeken o dediğini okudum ve bahsedeyim istedim.
Ankara Polatlı 1. Olağan İlçe Kongresi'nde konuşuyor ve diyordu ki sayın Genel Başkan Dr. Fatih Erbakan;
"Partimiz Türkiye siyasetinin bundan böyle alternatifsiz olmadığını ortaya koymuştur.."
Bakıldığında, hayli iddialı, hayli özgüveni net bir çıkış.. Bu aralar, yeni partiler yolda gibi. Bazıları Mevcut İktidardan ayrılanların kuracağı partiler. Belki de kuruldu, lansmanı daha yapılmadı. Hatta işitiyoruz ki, isimleri yakında zikredilecek yeni partiler.
O partilerden gelecek sözlere de belki dikkat kesileceğiz. Kim bilir..?
Şimdi, Yeniden Refah Partisi’nin Genel Bakanı Dr. Erbakan’ ın dedikleri diyeyim.
Dr. Fatih Erbakan, Partisinin Polatlı İlçe kongresinde, açılış konuşması ardından partililerine hitap ediyor ve şöyle diyor, Yeniden Refah Partisi'nin 17 Kasım Pazar günü Ankara’da destan yazdığını belirterek;
 ''Hepimizin bildiği gibi bundan tam 3 hafta önce, 17 Kasım Pazar günü Ankara’da Yeniden Refah Partimiz bir destan yazdı.
Milli görüşlüler, Yeniden Refah Partililer tarih yazdılar. Daha kuruluşunun üzerinden bir sene geçmeden yapmış olduğu ilk büyük kongresinde elli bine yakın memleket evladını Ankara’da toplayan ve katılımcılarının yüzde sekseni gençlerden oluşan bu muazzam büyük kongreyi yaparak Yeniden Refah Partimiz Türkiye siyasetinin bundan böyle alternatifsiz olmadığını ortaya koymuştur.”
Peki ya, gerçekten böylemidir işin aslı. Denilen bu. Söz iddialı. İfadede geçen anlatım ise, bana göre hayli özgüvenle edilmiş laf..
Babasının izinde, siyasete atılan Dr. Erbakan, “Türk siyasetinde taşları yerinden oynatmıştır.” Diyerek bahsediyordu iki hafta öncesi yaşanmış o günden.
 Ve ekliyordu; “Daha yeni kurulmuş bir parti olmasına rağmen başa güreşen, iktidara talip olan en büyük iddiaya sahip olan bir parti olduğunu apaçık bir şekilde ortaya koymuştur.” diye..
Polatlı’dan ses veren Erbakan; “ Bu kongremiz milli görüşün devri kapandı, milli görüşün modası geçti diyen gafillere verilecek en güzel cevap olmuştur. “ vurgusu yapıyordu, sonra da;
“Sadece Türkiye’de değil dünyanın dört bir yanında zulüm altında inleyen Müslümanlara ve insanlığa umut olmuştur'' diyordu.
Umut elbet güzel şey. Yaşama hevesi veriyor insana. Hayal kurmadan, umut etmeden,  hedef gözetilmeden siyaset, siyaset olur mu hiç? Öyle değil mi..?
Kendimce yorumlarım, bazen  şöyle dedirtebilir: “Ne de çok biliyormuşsun sen siyaseti..!”
Vallahi, siyaseti bilmem de, siyaseti yapanları iyi bilirim. 90’ ların siyasetçilerini, birçok kez sahada takip etmiş, il ve ilçelerinde siyaset yapanların, bu gün dahi hatırlanan isimlerinin dilinden haberler kaleme almış bir gazeteci olarak, siyasetçiden anlarım evelallah.
Güne gelince, günün siyasetine ilişkin söz etmeyeceğim. Yorumda da bulunmayacağım. Çünkü, yorumladığım her bir konu için, misliyle tepi görüyor, eleştirilen her seferinde ben oluyorum. İyisi mi susayım..
Ben ne anlarım ki siyasetten.. Gözlemlerimizi kendimize bırakıp, hayata devam edelim, öfleyerek, püfleyerek..
 Siyasetçilerin dile getirdiğinden söz ederek, siyasetten kopmamış oluruz.  Bence bu daha mantıklı. Ne etli’ ye, ne sütlü’ ye bulaşmamış oluruz.
90’ ların siyasetine özlem duyan bir gazeteci olarak, aklıma gelmiş iken, Rahmetlileri de anmadan geçemeyeceğim.
Başta, Isparta’nın gülü politikanın sümbülü ‘baba’ merhum Demirel, Karaoğlan Ecevit, Prof. Dr. Erbakan hoca ve Başbuğ Türkeş.. Ayrıca Prof. Dr. Erdal İnönü.. Hele hele bu gün dahi politikalarına laf edilen Rahmetlik Özal..
Türkiye siyasetinin bir dönenme değil, çok uzunca dönemine damga vuran isimler. Allah rahmetini üzerinizden eksik etmesin.
Siyasetsiz bir gün, güneş açmamış, yağmur bulutları ile örtülü gökyüzünden farksız adeta bazen. Bazen de, ne aranıyor, ne de dile geliyor siyaset. Ne olmuyor onsuz, ne de olmuyor..
Conta yaktıracak değilim, ifadelerimle. Haydin hoşça kalın şimdilik..