.


DİN, DİL VE IRK AYIRT ETMEYEN ŞİDDET İÇİN, OKKALI SÖZ;
“ADALET SESSİZ KALAMAZ, KULAĞINI KAPATAMAZ”

Adalet Bakanı sayın Gül’ ün, Kadına şiddet konusuna ilişkin açıklamaları, bence hem bu yüzyıla hem de gelecek yüz yıllarla damga vurur.
Sayın bakan, özetle şöyle diyordu; “Adalet son bir ümitle, son bir çareyle kapısına gelen kadının feryadına sessiz kalamaz, kulağını kapatamaz"
Başkent’ te, Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen ‘Aile Hukuku Çalıştayı’ nda ediliyordu bu sözler.
Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, toplumda adeta önlenemez gibi görülmeye başlayan bu önemli konuya, yani Kadına Şiddet’e dair çarpıcı ifadeler kullanıyordu.
Son olarak, Eskişehir’ de bir otel odasında yaşamını yitiren Ayşe Tuğba Arslan cinayetinden örnekle; ”Bugün aramızda olabilirdi. Onun gibi nice kadınlar, anneler, eşler aramızda olabilirdi.” diyor ve ekliyordu sayın bakan;
“ 'Bu can kurtarılabilirdi' dediğimiz nice canlar zalimce cinayetlere kurban gitti. Artık bu çığlığın son bulması gerektiğine hepimiz inanıyoruz.
Adalet son bir ümitle, son bir çareyle kapısına gelen kadının feryadına sessiz kalamaz, kulağını kapatamaz" vurgusunda bulanarak.
Türkiye’nin yüreğini dağlayan benzer olayları sıralasak, sanırım günler geçer. Sayfalar almaz, gazeteler yetmez. Konuşmaktan, dilimiz damağımız kurur.
Peki ya, bu önemli ve acil ‘dur’ denmesi gereken konuya ilişkin daha deler dendi.
Açtığı başlıklar, konuya ilişkin ehemmiyeti gösteriyordu aslında. 
Diyordu ki sayın Bakan;  "Bu feryadı işitmeyen bir uygulama HSK tarafından denetlenmektedir.
Bu konuda yargısal boyutuyla da en ufak bir ihmal dahi tespit edilmesi halinde, HSK titizlikle takip ederek gerekli her türlü müeyyideyi yapacaktır"
Hafta başında Başkent gündemine göz attım şöyle bir. En dikkat çeken, en beğeni toplayan sözlere rastladım birden. Aktarmasam olamazdı.
Ankaralı meslektaşlarım,  Abdullah Sarica - Nurullah Geylani  imzası taşıyan bu haber, Şiddet mağduru olabileceğini düşünen tüm kadınlarımız için, bence bir müjde de içeriyor. Ayrıca, şöyle de denilebilir; Devlet, son derece hassas ve gereğini yapmak için de yine son derece kararlı.
Net sözlerin sahibi Adalet Bakanı sayın Gül olunca, elbette umutlanır insan.Toplum vicdanını, yaşanan her olay ardından yaralayan, şiddet kaynaklı ölümler için, her birimizin türlü yorumu, türü bedduası geliyordu, gözünü kırpmadan can alanlara. İnşallah, bu mesele bundan böyle tarih olacak.
‘Aile Hukuku Çalıştayı’ nda kadına yönelik şiddetin din, dil, ırk ayırt edilmeksizin bütün dünyada yaygın olarak karşımıza çıkan bir problem olduğunu anımsatıp,  Bunun hiçbir toplum ve devlet tarafından kabul edilemez olduğuna da vurgu yapan sayın Bakan Gül, toplumu derinden yaralayan bu şiddetin özellikle kadın ve çocuklar başta olmak üzere bütün bireyler üzerinde olumsuz etki gösterdiğinin altını çiziyordu.
Şiddet mağduru kadınların çoğunun aile içi şiddetten etkilendiğinin ortaya çıktığını ifade ederek;
"Her nerede ne şekilde yaşanırsa yaşansın kadına karşı şiddetle en güçlü şekilde mücadele etmek zorundayız. Kadına şiddet konusunda hiçbir toleransımız olamaz. “ ifadesiyle, net tavrı da gözle önüne seriyordu sayın Bakan.
Sözler hayli netti sayın Bakan’dan. “Sadece fiziksel değil tüm biçimleriyle kadına yönelik şiddeti kınıyoruz.” diyor ve ekliyordu;
 “Bu zorbalık, bu zalimlik toplumsal bir sorundur, ahlak sorunudur, insanlık sorunudur" diye.
Sayılarla, acı tablodan söz ediyordu sayın Bakan.  "174 bin 958 kişi hakkında 509 bin 172 farklı tedbire hükmedildiğini görüyoruz" der iken.
Mahkemelerce kadınlara yönelik şiddet vakalarına ilişkin koruyucu ve önleyici tedbir kararlarının verildiğini anımsatıyordu Bakan Gül,
 "2019 yılı verilerine baktığımızda 174 bin 958 kişi hakkında 509 bin 172 farklı tedbire hükmedildiğini görüyoruz.
Bu verilerden yola çıkarak yaptığımız analizler neticesinde öncelikli olarak her bir vakaya doğru ve özgü tedbirlere hükmedilmesi, bu tedbirlerin etkin bir şekilde uygulanması ve takip edilmesinin bir zaruret olduğu ortaya çıkmaktadır" diyerek, kesin sözler ediyordu.
Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun (HSK) gündemindeki, yakın zamanda da karara dönüşecek olan bazı düzenlemelerle ilgili bilgiler de veriyordu Adalet bakanı.
Şöyle ki; "Aile hakimi olarak deneyim kazanan ve bu konuda birikim sahibi olan hakimin bir sonraki görev yerinde de yine bunun dikkate alınarak aile mahkemelerinde görevlendirilmesi hususu da hassasiyetle üzerinde durulacak konudur. Tüm uygulamasını yıllarca aile hukuku, mevzuatı çerçevesinde  geliştirdikten sonra bu kişinin tayin olduğunda başka bir mahkemeye, örneğin ceza mahkemesine tayin olması tüm birikiminin heba olması demektir.
HSK, bunu gündemine aldı ve titiz şekilde çalışmasını yapacaktır. Birden fazla aile mahkemesi bulunan yerlerde bir tek aile mahkemesinin tedbir mahkemesi olarak belirlenmesi de kararlaştırılacaktır. Yine aile mahkemesi bulunmayan yerlerde de bir asliye hukuk mahkemesinin bu anlamda tedbir dosyalarını takibiyle görevlendirilmesi yine gündemde olan bir konudur" ifadeleri eşliğinde.
 Eskişehir’ de, bir otel odasında eski eşi tarafından öldürülen,  katledilen bir isimden örnekle geliyordu net özler. "Ayşe Tuğba Arslan bugün aramızda olabilirdi" vurusu eşliğinde.
 Eski eşi tarafından katledilen Ayşe Tuğba Arslan cinayetine değinen sayın bakan Gül şöyle diyordu;
 "Bir ilimizde defalarca kolluğa, emniyete, yargıya ve ilgili kurumlara ihbar ve şikayette bulunmasına rağmen ve tüm hikayesi bütün birimlerce bilinmesine rağmen bir kadın eski eşi tarafından katledildi.
Bir kadının yaşam hakkı feryat figanlar arasında gasp edildi. Herkesin iki elini başının arasına alıp düşünmesi gerekir.
Kolluk makamlarının olayı ne için önleyemediği, savcılık makamları hangi aşamada ne gibi eksiklikler var hepsini masaya getirmesi gerekir.
Ayşe Tuğba Arslan, bugün aramızda olabilirdi.
Onun gibi nice kadınlar, anneler, eşler aramızda olabilirdi. 'Bu can kurtarılabilirdi' dediğimiz nice canlar zalimce cinayetlere kurban gitti. Artık bu çığlığın son bulması gerektiğine hepimiz inanıyoruz. Adalet son bir ümitle, son bir çareyle kapısına gelen kadının feryadına sessiz kalamaz, kulağını kapatamaz. Bu feryadı işitmeyen bir uygulama HSK tarafından denetlenmektedir. Bu konuda yargısal boyutuyla da en ufak bir ihmal dahi tespit edilmesi halinde HSK titizlikle takip ederek gerekli her türlü müeyyideyi yapacaktır."
Üzerine konuşacağımız, yorum yapacağımız önemli bir mesele, ‘kadına şiddet’ Pekti ya, kadına şiddet yapılırken, sadece seyirci kalan, elinde cep telefonu ile o anları görüntülemeye çalışanlara ne demeli?
Neyse, ben conta yaktıracak soru ve değerlendirmelerimi bir yana bırakayım.  Yaşanan her yeni şiddet ve ardından alınan kötü haberler, inşallah son bulur. Son örnek, ifade edilidği şekliyle kalmaz, hakikaten SON olur…!