Bir telefon ile harekete geçildi.. Hastalığı bilinmeyen bir minik can için, Çanakkale Belediyesi Veteriner İşleri Müdürlüğü, hayvan severlerin çağrısı üzerine ekip gönderdi..

 Bir karton kutuda, yumuşak döşek üzerinde, uzanacak yardım elini bekleyen, adı ‘Minnak’ konulan Kedi, sokaktan alınıp tedaviye gitti.
Bütün yazı Cumhuriyet meydanında, Nar Simit evinde geçiren, işletme çalışanlarının tıpkı diğer can dostlara gösterdiği ilgiyi üzerinden esirgemediği bir diğer can, adı ise  ‘Minnak..’
İçinde muhtemeldir ki canlı sevgisi bulunmayan bir el, ya da ayak kalktı. Hiç acımadan tekmelendi belki de can dost ‘Minnak’
Bir yudum simit, bir kırık peynir, dahası bir kap su idi muhtemeldir ki tek derdi..
Yaz ayları boyunca, sabahları mesken tuttuğum o mekanda, her sabah yolumu gözleyen bir can o bahsettiğim ‘Minnak’
Kimi zaman, ben oturuyorum sandığı en köşe masada, kim oturuyor ise o an taburede, ‘hoop’ kucağına zıplayan bir can küçük ‘Minnak’
Belki de aramızdan herhangi birimiz şimdi hatırlayacak bahsettiğim bu can dostu.. 
Kucağına bir anda geliveren ‘Minnak’ için, ‘ah, tüh, yazık, canım’  falan diyecek içimizden biri..
Diyeceksiniz ki, yazacak bahsedecek konu mu bulamadın..!!!
Hayır efendiler.. Hayır hanımefendiler.. Konu çok.. Yazacak da elbet çok..! Öyle çok ki hatta, zaman zaman sıralamaya alıyorum çoğu kez meseleleri.. Mesele biter mi hiç, öyle çok ki..
Konu vicdan.. Konu insanlık.. Konu, ağzı var da,  konuşmayan dil olsun istedim bendeniz..
XXXXXX
Yaz geldi geçti.. Birçoğumuz çocuklar istiyor diye sahiplendi kediyi ya da köpeği.. Yaz bitti, sahiplenme de haliyle sonlandı.. Öyle ya, sokakta, kapı önünde, bahçede kim vermez ki çöpe gidecek artık yemeği.. Öyle de yaptık aylarca.. Sonra bir nda sevgi de bitti.. Atık yemek gibi, çöpe gitti can dost sevgisi..
Misal; Dardanos, Güzelyalı.. Sayayım mı daha, başı boş kalan canların halen tek başına yaşam savaşı verdi ği, yaşamak için bir yudum ekmek, bir yudum suya muhtaç kaldığı  onlarca adresi..
Düşünelim şimdi.  Soğukta mutlak ölecekleri..Hava soğuk adeta buz kesti.. Kediler var ya özellikle, başaramıyorlar soğukta hayatta kalmayı.. Susuzluk böbrekleri, açlık ise birbirine yapıştırıyor bağırsakları.. Bunu nereden mi biliyorum..?
Söyleyeyim,  bilmiyor tahmin ediyorum. Hepsi bu..!!!
‘Minnak..’ gibi onlarcası var sokakta malum.. Her biri de anlık sevgi görüyor, sonra bitiyor o da..!!
Ve en üzücüsü de, tekmeleniyorlar, buz gibi su atılıyor üzerlerine, hem de bu havada..
Neden mi..? Sadece rahatsızlık vermesin, kapı önünde pineklemesinler diye, uğradıkları insanlık dışı bu eylemin hayli komik ve sinir bozan nedeni..
‘Minnak’ için harekete geçen Çanakkale Belediyesi Veteriner İşleri Müdürlüğü’ nü işte bu nedenle kutluyorum bir insan olarak.. Hayvan severim de aynı zamanda.. Kim sevmez ki demeyeceğim, çünkü maalesef ki bir hayli çok can dost sevmezler..
Kış geldi..Kapıya dayandı bir güzel.. Kısıtlamalar bir yanda, kapanan mekanlar diğer yanda.. Yaşamak için çalışması gerekenler, kendi derdine mi yansın, yoksa bu canların derdine mi?
Evet bu da son derece doğru ve mantıklı bir soru..Haklı bir soru yani.. Lakin, haklı olanlardan diğerleri sokakta yaşamak zorunda kalanlar..
Çok zor işleri çok.. Isınmak için henüz stop etmiş aracınızın motor bölümüne sığınanlar var mesela.. Bilmiyorlar ki bin anlık dalgınlık ile motor bölümünü kontrol etmeden sürücünün , marşa bastığında  ölümüne yol açacağını.. Nereden bilsin ki ayrıca bir kedi bu ayrıntıyı.. O’nun derdi sadece ısınmak.. Bir yudum yiyecek bir yudum sudan ziyade, şimdi en büyük dertleri soğuk yani..
‘Minnak’ gibi, sağda solda, kuytu bir köşede, belki de onlarcası var bu aralar..
Kimi şiddet görmüş insanoğlundan, kimi kontrolü yapılmayan motor bölümünde, marşa basılınca sıkışmış… Düşününce insanın içi bir tuhaf oluyor. cız ediyor,  uyuşuyor değil mi..???
Korona tedbirleri bizlerin ve yakınlarımızın sağlığı için geldi.. Pek çok işyeri de bu anlamda kapandı gitti.. Diyecek ki şimdi işsiz kalanlar, “Sen bizi düşünme, kediyi köpeği düşün..”
İnsanoğlu derdine bir şekilde çözüm arıyor, buluyor.. Ya da kısmen idare ediyor.. Yahu, ağzı var da yemek ve su tüketip yaşamak için, dili var da konuşmaz ve derdini anlatamaz.. Ne olacak sahi bu canlar.. Korona’ dan önce de vardı onların meselesi, şimdi de var ve gelecekte de hep var olacak, yalan mı..!
‘Minnak’ a uzanan şefkat eli, umarım sağlık getirir.. Bu dili söylemez, sevgisini mır mırlayarak gösteren bu can, yürür duruma gelir de, yaşamak için bir nedeni olur inşallah..
Anlatmadım başına geleni ‘Minnak’ ın.. Yürüyemiyor.. Yatalak olmuş aldığı darbeden.. Suçlu, sorumlu kim mi?  O’nu da Allah biliyor..!!!
Evlere kapandık yine kış geldi.. Korona kaynaklı kısıtlamalar da eklendi.. Bir şekilde camdan bakar olduk sokağa.. bakar iken, umarım başka canları da görür bu ara gözlerimiz..
Kim bilir, belki de iyilik galip gelir, dili söylemez canlara sunacağımız bir lokma yiyecek, bu arada kazanılacak sevap yüzü suyu hürmetine, dualarımız da kabul görür, kurtuluruz şu ölümcül virüs illetinden..
Allah herkesin gönlüne göre versin. Şu an duam ‘Minnak’a.. İnşallah kısa sürede iyileş be ‘Minnak..’ 

Erdem SÜREK