Aslında, o davaları, ulusalcılara bağlayanlara sormak gerek bu soruyu. Yanıtları ne olur, ne derler merak ediyorum.



Aslında, o davaları, ulusalcılara bağlayanlara sormak gerek bu soruyu. Yanıtları ne olur, ne derler merak ediyorum.
Kim diye sormayın, isim versem kesinlikle ‘Ben demedim…’ diye yalanlar kendisi. Oysa ki, açıklamasının yer aldığı gazeteyi de, yazdığım o haberi de dün gibi hatırlıyorum.
Neyse,  Turhan Çömez Türkiye’ye dönmüş diyeyim. Kim ki 0? Diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Toplumsal hafızamızda var bir sorun. Haklısınız, haklıyız, haklılar…
Çömez bir eski vekil.  Ergenekon davasında yargılanan ve 12 yıl önce İngiltere’ye giden bir isim Turhan Çömez. Yurda dönüş haberini, bu kez Megakent haber durunda iken rastladım. Oysa ki ben, hep başkent turu atardım. Nasıl oldu da, İstanbul’a gittim, vallahi nedenini bilmiyorum.
Abonesi bulunduğumuz İHA’ dan dönmüştü, Çömez’in dönüşünü anlatır haber.
Haber şu satırla başlıyordu: “Çömez bugün Türkiye’ye geri dönüş yaptı.”Bu gün der iken hafta sonundan bahisle kurulan bir cümleydi bu.
Haberin devamında. “Basının sorularını yanıtlayan Çömez, ‘Bu 12 sene içerisinde yüreğim hep Türkiye doluydu, Türkiye özlemiyle ve sevdasıyla, hasretiyle doluydu’ dedi.” anlatımı geçiyordu.
 Kimi isimler cezaevinde can verdi. Hastaydı, kanser falan. Misal, rahmetlik Türkan Saylan hoca.
 Turhan Çömez, Ergenekon davasına dahil edilmesi sebebiyle, 12 yıl önce İngiltere’ye gitmişti.
Davada kendisi için beraat kararı verilen Çömez, 12 yıl sonra, hafta sonu 17.45 sıralarında Sabiha Gökçen Havalimanına iniş yapan uçaktaydı.
Türkiye’deydi artık. Özlemini anlatmak için ifade bulamadığı yurdunda.
 VIP bölümünden çıkış yapan Çömez, kendisini burada bekleyenlerle bir araya geliyor, günün anısına, kavuşmanın mutluluğunu ölümsüzleştirmek adına fotoğraflar çekiliyordu.
 Basın mensuplarının sorularını yanıtlar iken; “12 sene geçti ben Türkiye’den ayrılalı.” Diyordu Çöez.
Sonra da;  “Bu 12 sene içerisinde yüreğim hep Türkiye doluydu, Türkiye özlemiyle ve sevdasıyla, hasretiyle doluydu.
Umudumu hiçbir zaman yitirmedim, heyecanımı hiçbir zaman kaybetmedim.
Sevgimi hiç eksiltmedim yüreğimden ve hep bugünü bekledim 12 yıldır.” İfadelerini kullanıyordu Çömez.
Dahası dedikleri de vardı. “ Ve o gün geldi. “ vurgusuyla  dilinden dökülen.
“Dostlarımla bugün kucaklaştım, buluştum. Vatanıma döndüm, toprağıma döndüm, milletime döndüm. Ve bugün büyük bir gurur içerisindeyim, heyecan ve mutluluk içerisindeyim” diye noktalıyordu, içinden geçenleri. Duygularını mı desem yok sa…
 Kısacası, Çömez, yıllar sonra vatanına kavuşmanın hissettirdiğini aktarmaya çalışıyordu. Kolaymı duyguyu sözcükle anlatabilmek.
 “Bunu ancak benim gibi 12 yıl yurt dışında yaşayan, sürgünde olan zulüm gören birisi anlayabilir.” İfadesi bana, hayli düşündürücü geldi. Sürgün…
“ Uçakla Türk sınırına girdiğimden itibaren kendimi evimde hissettim.” diyordu Çömez.
 Sonra da; “Benim için büyük bir heyecandı, büyük bir mutluluktu. İnsanın ait olduğu topraklara, doğduğu, büyüdüğü yetiştiği coğrafyaya geri dönmesi ve birlikte olduğu insanlara tekrar geri dönmesi, onlarla kucaklaşması inanılmaz bir duygu.” Diye ekliyordu ifadelerinin kalan kısmını.
 “Vatan hasretini, sevdasını, millet tutkusunu ancak bunu yaşayan yüreğinde hissedenler bilir.” Demesi de ayrı bir düşündürüyor insanı. Hani derler ya, başına gelmeyen bilmez, bilemez…
“ Ben 12 yıldır bu tutkuyu, heyecanı hiç kaybetmedim yüreğimden.
Ve bugün bunun mutluluğunu yaşıyorum” diyordu son olarak Çömez…
Hasretlik çekenedir malum. Yurt özlemini gurbetçilere sorduğumuzda, ayrı sözler işitiriz. Anne, baba, çocuk, dayı, dede, nine ve toprak diye ekler mesela.
Ya vatan özlemi…?
Vatandan zorunlu uzak durabilme…Uzakta kalabilme…
Çeken bilir, yaşayan bilir…
Bir de, bugün dahi o davaları, FETÖ yaptı diyemeyenler var memlekette. Hemen dibimizde.
Üstelik öşle şirin şirin mimiklerle dile getiriyorlar ki bazı sözleri, çıkıp alnından parmağınızla itesi geliyor insanın içinden.
Nasıl dı o fıkra: ‘nasıl iyi mi hee iyi mi…?’
Hani şu doğmamakta zorlanan bebeğin, ‘babam sen misin babam’ dedikten sonra, babası gelince karşısında durup parmağınla alnına dokunma meselesi…!
 İşte birileri tam da böyle bir dokunuşu hak ediyorlar kardeşim. Halen dahi, bir koruma iç güdüleri var ki, yapanın kimliği ab açık ortada iken, herkes biliyor iken, bir koruma bir koruma. Hatta bir tık ötesinde, ‘Gezide ne varmış…’ diyebilenler…
Sizi gidiler sizi…Kel çıktı ortaya. Gizlenme, perdeleme vesaire çabanız hayli nafile…