.

 
Canım çok özlüyormuş
Bensiz çok üşüyormuş
Gözüne uyku girmiyormuş
Vallahi yalan
Bir daha kadrimi bilicem
Elleri güldürmeyicem
Dedim de dinlemedin ki
Vefasız niye beni buldun
Elinde ömrüm soldu
Anam mı kadersiz doğurdu
Gel dese de gitmiycem
Bir daha yüz vermiycem
Sözümden hiç dönmüycem
Vallahi yalan
Canım çok özlüyormuş
Bensiz çok üşüyormuş
Gözüne uyku girmiyormuş
Vallahi yalan
Her yanını aşk sarmış
Üzülürmüş, çok ağlarmış
Ben yoksam hayatı anlamsızmış
Vallahi yalan
Hepiniz mutlaka dinlemişsinizdir bu şarkıyı. Malum bazen şarkılar insanların duygularını yansıtır aslında… Bende arabada giderken duydum ve hareketli müziği beni biraz etkiledi sanırsam ki bugün ki yazıma bu Sibel Cana ait şarkı sözleriyle başlamak istedim.. Aslında Yalan diye nitelendirilen çoğu cümle bazen insanların kendi gerçeklerini yansıtır tıpkı bir ayna yansıması gibidir aslında. Gerçeğini bildiğim her yalanı dinlerken hep çok büyük zevk almışımdır hayatım boyunca. Şimdi  Klişe bir cümleye hazırsanız eğer, kuruyorum: 'Gerçekle ilgili en sevdiğim şey, er ya da geç ortaya çıkmasıdır.' Hem de öyle muhteşem bir zamanlamayla çıkıyor ki ortaya, ayağa kalkıp ellerim patlayana kadar alkışlamak istiyorum her defasında. Yürü be gerçek, yaşa be gerçek! Yalancıların, aldatanların, kandıranların kendine aşırı güvenmek gibi bir zaafı oluyor. Zannediyorlar ki, karşılarındaki kişi enayi, salak, aptal. Zannediyorlar ki, akıl bir tek onlara verilmiş. İyilerin, kalpten sevenlerin görünmez orduları olduğunu bilemiyorlar mesela. Ya da kendi sahte dünyalarında öyle kayboluyorlar ki, dünyanın ne kadar küçük olduğunu unutuveriyor yavrucaklar. Birini aldatıp mışıl mışıl uyuyorlar mesela. Birin ağlatıp güle oynaya devam edebileceklerine inanıyorlar. Başkasının ekmeğiyle oynayıp huzurla o paraları yiyebileceklerini düşünüyorlar.. İtiraf ediyorum; aldatıldım, kandırıldım, yüzlerce yalana inandırıldım ben de. Yoo, ilk defa değildi ömrümde ama karşısındakine inanmak isteyen için ilk defası, ikinci, üçüncü defası olmuyor aldatılmanın. Çünkü alışabileceğin bi' şey değil bu. Hele ki artık 20'lerinde değilsen, kendini büyük bir yalana inandırmak daha derinden hüzünlere salıyor bünyeyi. Hayatını, bakış açını, açlıklarını, açıklarını, eksiklerini sorgulatıyor sana. Günlerce, gecelerce düşündüm zaman zaman evimde, 'Ben nerede yanlış yaptım?' diye. Ağladım, üzüldüm, kızdım, isyan ettim.   Yeri geldi  hiçbir şey  yemek bile istemedi. Şuradan şuraya gidesim gelmedi bazen. Ayrılık şarkılarından playlist'ler yaptım. Sıla'dan girdim, Demet Akalın'dan çıktım aslanlar gibi. Çünkü yüzümü gerçeğe dönmeye karar verdim. Gerçeği sevmeyi, gerçeği kucaklamayı, gerçeğin yanında olmayı. Çünkü başkasının yaptığı kötülüğün sebebi ben değildim. Öğrenciydim sadece, sınavdaydım, anlamalıydım. Sonra saldım ipleri gitti. Mesela Bu sabah harika bir kahvaltı ettim, pembe rujumu sürdüm, erkenden işime geldim. Takılmadım yalanlarda... Savaşmadım, kapışmadım, çarpışmadım onlarla. Olmadım onlar gibi. Senin de canın öyle ya da böyle bir sebeple yanıyor, biliyorum. Diyorum ki; sen de takılma yalanlarda ve çık gel gerçeğe. Öp başına koy gerçeği. Öğren dersini, ver sınavını. Uyan, dua et, kendine inan ve devam et yoluna! Göreceksin ki, armağanın seni bekliyor olacak. Gerçeği sev, gerçeğe sığın, hayat sana ne getirirse getirsin şunu unutmamak gerekiyor.  Hayatta doğru herzaman bir tanedir bunu bilir bunu söylerim hep.Siz siz olun size yalan söyleyen herkezi hayatınızdan çıkarın gitsin… İnanın bana hayat daha anlamlı daha samimi daha heyecanlı daha güzel kısacası sorunsuz bir hale gelecektir. Çünkü siz kimseye hiçbir şey için söz vermediniz, kimse için kendi değerlerinizden asla vazgeçmeyin vazgeçmeyin ki herkez artık büyüdüğünüzün farkına varsın. Unutmayın ki “ Yeniden başlamak için mükemmel olmak zorunda değilsiniz, fakat mükemmel olmak için başarmak zorundasınız.   Sevgiyle Kalın…