.

Nereye giderseniz gidin kendinizi de götürüyorsunuz; öyleyse ne şehrinizden ne işinizden ne derdinizden ne de acınızdan kaçmaya çalışmanız boşa olabilir mi?
 
Biraz da acıyla, dertle kalın bakalım ne olacak? Belki de şu anda yapmanız gereken şey bir B planı değil, mindfulness’tır. Hayır mindfulness bir B planı değil, farkındalıklı bir yaşam biçimidir!
 
Modern insan sürekli sıkıntısından kaçmaya çalışıyor, haz peşinde koşuyor, sürekli mutlu olmak istiyor. Oysa, dervişler birbirlerine dert dilermiş, çünkü dert çektikçe tekamülleri de artarmış. Tabii ki biz size dert dilemiyoruz, o kadar da değil; fakat derdinizi, acınızı, sıkıntınızı, şu şehir hayatındaki yoğun stresli dünyanızı anlamlı bir şekilde yaşamanın bir yolunu sunmaya çalışıyoruz. İşin özünde ise ‘bilinçli farkındalık’, yani mindfulness yatıyor.
şinizi değil, kafanızı değiştirin!
 
Belki de siz hala asıl sorunun yaptığınız iş, bulunduğunuz iş yeri şartları, egolu insanlar, belki de bu ülke olduğunu düşünüyorsunuz. İşinizi, kalabalık olan bu şehri, bu ülkeyi terk edince sağlığınız da dahil her sorunun çözüleceğine inanıyorsunuz. B planları havada uçuşuyor, o planlar işleme konunca her şey şahane olacak sanıyorsunuz...
 
Umarız öyle olur ama büyük ihtimalle olmayacak! Ya kaçarak değil de, tersine içinde bulunduğunuz durumları, anı, acıyı, stresi, ıstırabı kabul ederek mutluluğu yakalamak mümkünse? Son dönemde adını sıkça duymaya başladığımız mindfulness öğretisi, tam da bu konuda bize yardımcı olabilir.
 
B planın ne?
Her şeyi bırakıp kaçayım isteği ve B planı arayışları günümüzün yeni rahatlama yolları. Ancak aslında bunun çok da doğru bir yol olup olmadığı tartışılır bir konu.
  Yani yapılması gereken asıl buradayken insanın
 
kendini tanıması. Buradayken bazı başa çıkma yollarını harekete geçirmek. Böylece işler çok daha kolay olacak.”
“Ben hep kurumsal hayatta çalıştım. Dört kez iş değiştirdim; her seferinde istediğim ideal ortamı bulacağım diye düşündüm...
 
Ama dağın başına da çıksan, bulduğun huzur yanında getirdiğin kadar oluyor. Sonunda hep aynı sarmala düştüğüme göre bu kez farklı bir şey yapayım dedim sonunda ve kendi işimi yapmak istedim. Kendi işimi yaptım ve biliyor musunuz, yine aynı şey oldu, yine ben tükenmiş ve huzursuz bir insandım. O zaman dedim ki benle ilgili bir şey var; bir durayım. Durmayı denedim o dönemde. Şu andaki bakış açımla geçmişte çalıştığım bir şirkete dönsem, olaylar, kişiler aynı olurdu, ama ben bu kadar stresli olmazdım. İş yoğunluğu aynı olurdu ama Burcu o kadar stresli olmazdı. Tamam çok yoğun, çok zorlayıcı, çok talepkar yöneticilerle ve yorucu işlerde çalıştım ama benim onlara verdiğim tepkiler de çok sağlıksızmış.
 
 Bazen kavga etmek, bazen çok çalışmak, bazen sınırını bilememek...
 
Sonuçta işimizi değil kafamızı değiştirelim. Biz iş hayatında mindfulness bakış açısının çok yararlı olacağına inanıyoruz. Bakış açınızı değiştirdiğinizde her yer yaşanılabilir oluyor.”