Haylidir takip ettiğim bir hesap; “depremci”

Veriler ışığında öngörülerde bulunup, bir tür sismik hareket gözlemciliğine bağlı, muhtemel ve olasılık üzerine ifadeleri ile kaçınılmaz ve de tartışmasız gerçeğimiz ‘deprem’ e dikkat çeken bir insanımız kendileri.

‘Aykut bey’ ile telefonda görüşmüşlüğümüz var. Öngörülerini hep önemseyen takipçilerindenim denilebilir bu durumda.

Geçtiğimiz Pazar günü gelen paylaşımına dikkat kesildim. Ttıpkı birçok takipçisi gibi.

Paylaşımı şu ifadeler ile geliyordu ‘depremci’ nin..

“09 Haziran 2024 pazar saat 23:°°

Yazımın ulaştığı herkese merhaba…” şeklinde idi ilk cümlesi..

Ardından da, özetle sözler ediyordu tartışmasız gerçeğimiz deprem ile ilgili

“ Bu günün (9 Haziran Pazar gününden bahisle) ilk saatlerinden itibaren manyetik alanda almış olduğum son işaretlerine göre yaklaşan depremler var.

Bu depremlerden en büyüğünün max 5.0M olmasını bekliyorum.

Marmara ve Ege'de olmasını beklemesem de, yine bu bölgelerimizde max 4.3M depremler meydana gelebilir.”

Bu bir beklenti elbet. Sismik hareketliliklere bağlı öngörü..

‘depremci’ nin sonrasında kaleme aldığı sözlerine gelince;

“Balıkesir merkezli aldığım işaretlerine göre bu depremin öncelikle Antalya Mersin açıkları AKDENİZ' de olmasını beklesem de, daha da uzak mesafede karasal bir deprem olması halinde de daha çok Doğu Anadolu'da  BİNGÖL MUŞ kesiminde olmasını bekleyeceğim.

SÜRE ÖNGÖRÜSÜ…

Süre olarak tabi ki bu hafta sonuna kadar yani bayrama kadar olmasını bekleyeceğim; ancak uzarsa da bayramın ilk günlerinde olmasını normal karşılayabiliriz.

İnşallah önümüzdeki süreci hasarsız olarak atlatırız.  İzleyip görelim şimdilik hoşça kalın..” temennisi beraberindeydi.

Yıkıcı olanlarının ardından, aylarca gündemimizde deprem oluyor. Sonra, her zaman ki gibi unutup gidiyoruz tartışılmaz gerçeğimizi.

Deprem fobisi olanlara ise diyeceğim yok.. Onların, hiç aklından çıkmıyor ki deprem..

Başı bile dönse, o salisiye panik oluyorlar deprem fobisi nedeniyle.

Deprem kuşağındaki ülkemizin, yüzyılın hatta binyılın felaketi olarak yorumlanan büyük depremleri yaşamasının üzerinden aylar günler geçti.

Onlarca şehri yerle bir eden felaketin yol açtığı yıkım; halen gözlerimizin önünde. Yıkımın izleri silinmiş olsa da, Depreme o illerde yaşayan insanlarımızın zihnindeki yıkıntı asla silinemeyecek elbette ki.. Tıpkı, 17 Ağustos depremini Gölcük’te birebir yaşayan halaoğlum, eşi ve yeğenlerim gibi.

Bazen, koltuk sandalye kıpırdasa, zemin tonajlı bir aracın geçtiği anda titrese, sallanıyor sananlardanım ben de.

Gün içinde, bu anlar öyle çok yaşanmakta ki aslında, biliyorum ki çoğumuz endişeleniyoruz o anda.

Şom ağızlılık yapmak için değil, tartışmasız gerçeğimizi çin bir şeylerin artık yapılması gerektiğine vurgu amacıyla deprem üzerine gelişmelerden söz ediyorum bendeniz inatla.

Verilen sözler vardı, yıllar yıllar evvel. Sosyal kontular sakinleri, o gün bu gün, bekliyorlar..

O bölgede yaşayan eş dost akrabası olan çok, Benim de var.

Hele hele, evimin balkonundan, sabah akşam, bakışıyoruz, yenilenmeyi bekleyen sosyal konutlar ile..

Diyeceğim şu ki; “verilen sözleri, verenler unutsa da, sözleri işitenler unutmuyor… 

Hele hele, arşiv!.. Arşiv asla unutmuyor…”

Kalın sağlıcakla.. Umarım, bir gün ilgili ve yetkililer, kentsel dönüşüm için harekete geçecekler..

Ve dileğim şu ki; O gün, gecikmemiş olsa keşke!!!..