Yaşam, bir su misali… Bir yudum sanki hayat..

Günler ne de çabuk geçiyor aslında. Hafta, jet hızıyla geçiyor. Bir bakmışsınız yine Pazartesi..

“Tony Yurkoviç” diyeceğim ve onun kaleme alınan ifadeleri!

İçimden geçenlere, bir zamanlar tercüman olmuş kendileri..

Şöyle geliyordu ilk cümle; “ Gün daha yeni başladı ve ... saat şimdiden akşamın altısı.”

Ardından da, jet hızıyla geçen zamandan söz ediyordu ben gibi. Diyordu ki;

“Pazartesi henüz gelmişti ki  ve aniden Cuma oldu. ... ve ay çoktan bitti ... ve yıl neredeyse bitti.”

2024’ ün ilk günü, ben de demiştim.. “Ne kaldı şunun şurasında, İlk gün geldi ve geçti” diye..

Yurkoviç; “Ve hayatımızın şimdiden 40, 50 veya 60 yılı geçti.” diyordu . Ne de haklı değil mi?

Dahası dedikleri de vardı elbet. Misal; “Ebeveynlerimizi, arkadaşlarımızı kaybettiğimizi anlıyoruz.

Geri dönmek için çok geç olduğunun farkındayız ...

O halde... yine de deneyelim, kalan zamanı en iyi şekilde değerlendirmeye çalışalım...

Sevdiğimiz aktivitelerin peşinden koşmayı bırakmayalım...

Griliğimize biraz renk katalım...

Hayattaki kalplerimize merhem veren küçük şeylere gülümseyelim.”

Gülmek, gülümsemek, ne kadar cici şeyler aslında. Yürekten olunca hele…

Yurkoviç’ in de dediği gibi aslında… “Her şeye rağmen, bize kalan bu zamanın sükûnetiyle yararlanmaya devam etmeliyiz. ‘Sonrasını’ ortadan kaldırmaya çalışalım”

Ne güzel bir anlatımda daha bulunmuş bu ifadesiyle;

“Sonra yaparım... Sonra söylerim... Sonra düşünürüm...”

Şimdi sorgulama zamanı. “ ‘Sonra’ bizimmiş gibi her şeyi sonraya bırakıyoruz.” Der iken Yurkoviç, ekliyordu bir de.. Tam da şöyle;

“Çünkü anlamadığımız şey şu:  sonra kahve soğur...

Sonra öncelikler değişir... Sonra büyü bozulur...

Sonra sağlık geçer... Sonra çocuklar büyür...

Sonra anne baba yaşlanır...Sonra sözler unutulur...”

Bitmedi, daha ne sonralar var içimizde var olan.. Hepsinden söz ediyordu aslında Yurkoviç, tıp kı ben gibi… Ben de, ara sıra aklımdan geçiririm o sonraları..

Örneğin; “Sonra gündüz gece olur... Sonra hayat biter...

 Ve sonra genellikle çok geç olur .... O halde ... hiç bir şeyi sonraya bırakmayalım ...”

Yaşam, ne de olsa su misali. Bir yudum şu kısacık hayat..  

Hırs kimde yok ki.. Hırs elbette ki olmalı, fazlası zarar..

Dönüp duran dünyanın üzerinde, dönüyoruz hissetmesek te..

Dönüp duran bir şey, aniden durunca ne olur?

Yurkoviç’ in sözleriyle; Hep daha sonraya kadar bekleyerek en güzel anları kaybedebiliriz, ...

“En iyi deneyimler,en iyi arkadaşlar, en iyi aile ...

Gün bugün... Şimdi an...

Artık hemen yapılması gerekenleri yarına ertelemeyi göze alabilecek yaşta değiliz.” Vurgusu ile 50’ yi bulmuş bizlere mi laf gönderiyordu acaba, halen çözemedim..

Sağlık, her şeyden önemli. Herkese sağlık ve mutluluklar o vakit..