Bir ülke diyorum, çünkü ders başı yapan sınıfları dolduran öğrenci sayısı 18 milyon. Bir çok Avrupa ülkesinin nüfusu bu kadar etmez iken, diyelim hey maşallah. Ekleyelim bir de 41 kere Maşallah. Aslın

Bir ülke, aslında iki kere ders başı yaptı. Bir yanda öğrenciler bir yanda da onların anne babaları. 18 Milyon öğrenci gibi, o öğrencilerin anne babaları yani 18 milyon x 2
Üff sayıya bak. Ne hoş bir durum. Aynı günün heyecanına kapılan öğrenciler bir yanda, anne babalar diğer yanda. Her ne kadar, eğitim öğretim için lik kez sınıfları dolduran miniklerin yaşadığı heyecanın tarifi yapılamasa da, bir ayrı heyecana da gark olundu ki, o da ben gibi, TEOG babası, eşim gibi TEOG annelerini sardı.
Bu gün dananın kuyruğu kopacak konunun heyecanı, ben ve eşim gibi milyonlarca insanımızı bir ayrı sardı. Yani, TEOG’ un kaldırılmasına ilişkin son denilecekler bu gün denilecek ya, heyecan bundan.
Lise için şimdiden hazırlıklara başlayan biricik kızım Gülce, hafta sonu diyordu. Ne hikmetse ben haberi kızımdan alıyordum.
Diyordu ki; ‘Cumhurbaşkanımız söylemiş, TEOG kalkacakmış…’
Şok olmuştum. Sen nereden duydun diye sorduğumda, “facebook’da da paylaşıyorlar, haberlerde de izledim..” yanıtını verdi.
Vay anasını olduğum o anı anlatamam. Kızım, geleceğini ilgilendiren bir konuya ilişkin takibi meğer kendi yapmaya başlamış bile. Bir yandan da, şapka çıkartılacak sorgulamaları, değerlendirmeleri gibi.
‘TEOG’ u kim getirdi ve kim kaldırıyor?’ şeklinde muhalif söylemleri, hafta başından buyana oldukça duyar olduk. Sahi ya, TEOG’ u kim getirdi…?
Şaka şaka. Amacım muhalefet etmek değil. Etsem sesimi kim duyacak ki…?
Bu TEOG meselesi, aklıma bir başka konuyu getirmez mi…? Bak şimdi olacak iş değil. Aklıma gelene bak hele… 
Merak ettiniz mi? Hemen söyleyeyim o vakit; “Yeniden açılan Orman Bölge müdürlüğü…”
‘Ne alakası var…?’ şeklindeki soruları duyar gibiyim. Aslına bakarsanız, Ben de bilemedim aklıma neden böyle bir örnek geldiğini. Aklıma gelir ise şayet; ‘paylaşırım söz…’
Türkiye’ mize Avrupa ve Asya tarafından komşu bir çok ükenin nüfusunu sollayacak sayıda Öğrenciizin ders b.aşı yaptığı hafta başında, bir çok mesaj vardı. Bu gün için, benim bahsetmeyi atladığım diğer önemli noktaya o mesajlardan birinde rastladım ki, helal sana başkan diyemeden edemedim.
‘Ben Nasıl unuttum ki?’ sorusunu aklıma getiren detay elbette ki ders başı yapan ve 41 katrilyon kere Maşallah sözünün dahi hafif kalacağı neslimize eğitim veren öğretmenlerimizi kapsıyordu.
Hepimizi yaşama hazırlayan elleri öpülesi öğretmenlerimiz için gelen sözleri bu nedenle aktarmadan edemeyeceğim.
Üstelik bir siyasetçiden gelince öğretmenlere toplu sesleniş, insan bir başka dikkat kesiliyor. (Yalan yok…)
Türkiye’ nin en büyük beldesine sahip Çanakkale’ de, güne özel gelen mesajların içinde bence en dikkat çekenini, bahsettiğim detayın yani en büyük beldenin başkanından gelince,  yazayım da millet mesaj görsün diye düşündüm.
Belki de torpil uyguladığımı düşünecekler olacak. Varsın düşünsünler. Mesele, geleceğe yön verecek gençlerimizin, Türk neslinin öğretici ve eğiticilerini hatırlatmak ise, aynen de torpil işler kardeşim.
Türkiye’ nin en büyük beldesi Kepez’ in AK Partili Belde Başkanı Alper Altınok 2017-2018 eğitim -öğretim yılı nedeniyle klasik sayılabilecek sözler ediyordu lakin, konu içeriğinde eli öpülesi öğretmenlerimizi es geçmeyip, okkalı sözler edince ben de denilenleri aktarmaya kara verdim.
Anlayacağınız, neden bu mesajdan bahsettiğimin özü, asıl nedeni bu.
"Günümüzde toplum refahı ve uluslararası rekabet gücünü belirleyen en önemli faktör bilgidir. Toplumun nitelikli insan sayısı o toplumun gelişmişlik göstergesi, entellektüel sermayesi ise geleceğidir.”  derken, bilgiyi neslimize veren, eğitim neferini pas geçmiyordu başkan Altınok.
Bir de Eylül ayı için yaptığı bir benzetme vardı ki, o da hayli hoştu bence. Pek çoğumuzun kız çocuklarına verdiği isim ‘Eylül’ için, “Eylül ayı eğitim camiası için kavuşma,kaynaşma ayıdır.”  anlatımı bence hafife alınmamalı.
Öğrencilik döneminin hayatın en güzel dönemi olduğunu vurgulayıp, öğrencilere de sesleniyordu genç siyasetçi Altınok.
Özetlersek bu seslenişi;  “Öğrenci kardeşlerim; bilgi ve teknoloji çağının gerisinde kalmadan yaratıcı, üretken kişiler olarak yetişen, yetiştirilen ve kendilerini hayata hazırlayan yenilikçi, araştıran öğrenciler olarak; planlı, programlı ve düzenli çalışmayı alışkanlık haline getiriniz.”  şeklindeki tavsiyesine de bence diyecek yoktu.
Milyonlarca gencimizin ve çocuğumuzun yeni eğitim öğretim yılına başladığı hafta başında, pek çok mesajda rastlamadığım asıl konu genç siyasetçinin sözlerinin sonunda geliyordu.
Diyordu ki; “Öğretmenliğin böylesine kutsal bir meslek olduğunun bilinciyle, ülkemizin her köşesinde görevinin başında bulunmalarından, bu onurlu hizmeti tüm çabalarıyla gerçekleştirmelerinden dolayı tüm öğretmenlerimizi takdir ediyorum.”
Bazen lanet olası terörün hedefinde Şehit düşen,  bazen asabi velilerin tekme tokadına maruz kalan öğretmenlerimiz, geleceğin Türk geçliğini her ne pahasına olursa olsun yetiştirmek için ölümü dahi göze alabiliyor ise, gelecek için eğittikleri gençliğin öğrenim koşulları için bence onlardan kesinlikle görüş alınmalı.
Eğitim sistemi dahil, şimdilerde iptal kararı alınacak ve belki bu gün yani 20 Eylül 2017 Çarşamba’ dan varılacak TEOG gibi, Milli Eğitimin her konusunda elleri öpülesi öğretmenlerimizden fikir alınmalı.
 Alınmalı ki, hoca Nasrettin misalinde olduğu gibi, Önce kayıp edilen, sonra da bulununca sevinilen anları yaşamaktan kurtulalım. Haksız mıyım…?
Sanırım, üzerimi aşan konular üzerine sohbete daldım. Kısa keseyim de yine Aydın havası olsun.
Haydin hoşça kalın…