Proje üretmede bu aralar acayip cin fikirli hale geldim. Mesela mı; “Parion biberonu…”

Bu yazdığım ve benim üretimim marka bi zahmet adıma tescillensin.
Umuyorum ki, bir vakit sonra bu dediğim olur ve yazdıklarım bu markanın benim düşüncemin ürünü olduğunun kanıtı olur.
Sonuçta iki önemli şey. Birincisi, en kıymetli varlıklarımızın iyi beslenmesi, ikincisi marka değeri ile bir müteşebbisin banka hesabının hacimlenmesi.

 Markayı tescilleyen, parayı götürür diyeceğim. Sen neden yapmıyorsun deseniz, ‘Bilmiyorum…’ derim
Nereden çıktı bu biberon dediğinizi duyar gibiyim. Bütün suçlu,  biricik yeğenimin. Kendisi Anadolu Ajansı Çanakkale Büro çalışanı. Yani; (Dayısının izinde. O da haberci…)

Biricik yeğenim Burak Akay’ ın imzasını taşıyan haberi önce haberler.com’ da grödüm, sonra ir çok haber phortalında. Dteaylarına göz attım da, aklıma bu marka fikri geldi.

‘Biz 2000 bin önce de vardık” sloganı ile vurgusu ile ‘Parion biberonları…’ Düşünsenize, mantıksız mı…?
Parion, hani şu övün övün bitiremediğimiz, Mermer sütunlu Parion…

Mitolojide bağrında ne büyük medeniyetleri barındırmış bir bölgenin Parion’una komşu bir de tanrı vardır.
Devasa büyüklükteki üreme ve ihtiyaç giderme organı ile günümüzde heykelleşmiş hali de bulunan Bereket tanrısının memleketi.
Priapos Antik Kenti diye bahse konu yer, bildiğimiz bizim Parion’ un da komşusu.

Ne alaka, bereket tanrısı demeyin. Atmıyorum, sıkılamıyorum. Anlatacağım.
Yıllar yılar önce, hatta binlerce yıl önce, Biga’nın Karabiga ilçesinin sınırları içerisinde, Karabiga burnunda bulunan bir antik kenttir bizim Priapos ve ona komşu Parion.


Kent ismini güzellik tanrısı Afrodit ve Şarap tanrısı Dionysos’un oğulları Priapostan alır.
Priapos aynı zamanda dünyaca ünlü bereket tanrısı heykellerinde tasvir edilen kişidir.”
Yalan mı söylemişim. Alın görün. Gerçek bu.

Şimdi Parion biberonları diye bahsettiğim  markaya , bir de su sloganı çaktık mı, oldu bitti. Biberonları satmaya doyamazsın.
“Bereket tanrısı da bu biberondan içti…”
Şaka yapmıyorum. Reklam sektörüne tüyo veriyorum. Alan alır kullanır, parayı da bulur. Benim arge için de, üretim için de, marka tescili için de param yok vesselam.

Birileri uyansın, parayı bulursa beni de görsün diye yazıyorum. Sonuçta markanın fikir babasıyım kardeşim.
 Bu antik kentten günümüze kalan pek eser yok diye bahsederler. Yani Priapos’ tan. Derler ki,  Karabiga burnunda kalan birkaç sur kalıntısı var. Priapos bölgesinin ne zaman kurulduğu ile ilgili net bir bilgi yok. Ama M.Ö beşinci yüzyılda bölgenin en ünlü şarapların yapıldığı bölgeymiş de derler.

Hoppala bir marka destekleyici slogan daha. ‘Şrap üretenler de bu biberondan içti.”

Saymakla bitmez, slogan çıkar bu işten. Valahi, biberon’u üreten parayı bulur.

Son olarak, Parion antik kentindeki kazılarda birkaç yıl önce ortaya çıkarılan sevgililer mezarını hatırlatayım.

O ortaya çıkan sevgilileri de biberon reklamlarında kullanabilirsiniz.

“Onlar da bu biberondan içip beslendi. Hem ölüm sonrası da bir olmayı, hem de birbirlerini sevdi”
O iki sevgililer sayesinde Parion için, sevgililer kenti de denilmeye başlanmışken, reklam sektörü bu detayları not etsin. Bakın bir daha yazmam.

Laf uzadı da, uzadı. Sonuca geleyim. Biberon mevzusuna. Benim yeğenin, Burak Akay’ ın kaleme aldığı haberde geçiyor detaylar.
Bir başlık ile geliyor 2 bin yıllık biberon hikayesi. “Parion Antik Kenti’nde bir bebek mezarında bulunan 2000 yıllık biberon.”  diye.
Parion, bilindiği üzere, Biga ilçemize bağlı Kemer köyü yakınlarındaki Helenistik dönemin önemli antik liman kentidir. Etrafı Mermer sütunlarla çevrili o muhteşem zenginler kenti.

Yıllardır süre gelen kazıların bu sezonunda bir bebek mezarı açılıyor ve bahsettiğim biberon o mezardan çıkıyor.
Parion Antik Kenti’ ni gün yüzüne çıkarın ekibin, yani kazı heyetinin üyesi ve Atatürk Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan Kasaoğlu, bir memek mezarı kazısında rastlanılan o buluntudan bahsederken; ‘tek kulplu, emzik ağızlı’ diye tasvirliyor.
 Dahası var. Anlattıkları da ilginç tarihi geçmişe merak sardırtacak türden;“Bu biberonlar, antik çağda Roma öneminde, günümüzden 2 bin yıl önce bebeklerin mama yemeleri ya da süt emmeleri için kullanılan malzemeler.”

Üretiminde pişmiş toprak kullanımı ayrıntısını da verdiğinden sayın hoca, olası üretilecek Parion biberonlarında kullanılması gereken malzemeyi de bence anlatmış.

Üretim için ham madde oldukça sağlıklı. GDO’ suz…

Bir tüyo daha vereyim. Biberon’ un hacmi, 50-100 mililitre arasındaymış.

Kalkıp da, hacmi büyütmesinler yeni üretileceklerinde.

Demek olmuyor ki, o dönemde minik bebekler için öğünde bu miktar yetiyormuş olmalı.

Ne demişler, her şeylin fazla tüketimi zarar…