Kayıtsız ve şartsız bir sevgi türü bahsettiğim.. Yaradan,y dağına göre kar verir demiştir ya atalarımız.. Bu da, öyle bir şey bence..

Kimi der ki, ‘Hayvanları sevmeyen, insanları da sevemez…” ‘…ki…’ doğrudur bence bu anlatım..

Aileden biri gibi gördüğümüz çok can dostumuz var.. kediler, köpekler, kuşlar… Akvaryum içinde, türlü türlü, renk renk dolaşmakta olan minik balıklar ya da… Onlar da can taşıyor.. Elimize alıp, sevemesek de, balık sevgisi de var çoğumuzda..

Minik tatlı su canlılarından, kaplumbağaları da unutmaz isek, bir çok tür var evimizde işyerimizde beslediğimiz..

Ve onlara karşı, hissettiğimiz, tarifsiz özel bir sorumluluk..

Sokakta yaşam süren, yaşam ortaklarımız var.. kediler, köpekler ve dahası.. Kargalar, Kumrular, Serçeler misal.. Martıları da unutmamak gerek ya, neyse…

Gözleri doldu okur iken.. Bir paylaşım değil de sadece bu bahsedeceğim.. Mesajı anlayana türdendi kaleme alınanlar.. Ne güzel bir anlatım ile  gerçeklere vurgu yapılıyordu bence..

Gözlerim doldu.. İçim ayrı bir sızladı..

Hayal ettim bir an.. Yaşam ortağımız Pati bey düştü aklıma..

O bir sarman.. Napolyon denilerek de, isimlendirilerek türünden bahsedilen bir saf kan Sarman kendisi.

‘Yüreği yeten okusun’ der iken sözün başında, vicdan sahibi iseniz, göz yaşlarınıza tutamayacaksınız garanti...

O nedenle , hazırlıklı olun, bir kağıt mendil bari olsun şu an elinizde.. Gözyaşlarınızı silmek için..

Sosyal medyada rastladım ve tekrar tekrar okudum..

Gözlerim mi? Doldu elbet.. Süzüldü yaşlar, sicim gibi..

Şöyle idi yasının başlığı; “BİLİYOR MUYDUNUZ? …”

Ve ardından da geliyordu çok özel bir anlatım..

Noktasına, virgülüne dokunmadan, araya girmeden, laf salatası yamadan.. Buyurun, okuyun sizlerde…

Tam olarak şöyle idi kaleme alınanlar; "Evcil hayvanların da ölmeden önce son bir istekleri olduğu ortaya çıktı, ancak bunu yalnızca yaşlı ve hasta hayvanların son nefeslerini verdikleri sırada yanlarında olan veterinerler biliyor.

Twitter kullanıcısı Jesse Dietrich bir veteriner hekime işinin en zor kısmının ne olduğunu sordu. Uzman hiç tereddüt etmeden, kendisi için en zor şeyin yaşlı veya hasta hayvanların ölüm uykusuna dalmadan önce sahiplerini aradığını görmek olduğunu söyledi. Gerçek şu ki, ev sahiplerinin %90'ı ölmekte olan bir hayvanın bulunduğu odada bulunmak istemiyor. İnsanlar hayvanlarının öldüğün görmemek için gidiyorlar.

Ancak hayvanlarının onlara en çok bu son anlarda ihtiyaç duyduğunun farkında değiller. Veterinerler sahiplerinden sonuna kadar hayvanlara yakın durmalarını, patilerini tutmalarını istiyorlar.

Onların sizden önce ölmesi kaçınılmaz.

Unutmayın ki siz onların hayatının merkeziydiniz.

Zor da olsa vazgeçmeyin onlardan.

Sevmedikleri bir yerde, yabancı biriyle aynı odada ölmelerine izin vermeyin.

Evcil hayvanların hayatlarının son dakikalarında sahibini bulamadıklarını görmek veterinerler için çok acıdır. Ailelerinin onları terk ettiklerini sanıyorlar.

Sonuçta ailelerinin tesellisine ihtiyaçları var.

Veteriner hekimler hayvanların bu kadar korkmaması için ellerinden geleni yapıyorlar ama yavrucaklar için tamamen yabancılar. Lütfen korkmayın çünkü bu patili dostunuz için yanında olmanız çok önemli. Onlar için bu acıya katlanın. Sonuna kadar yanlarında olun. "

Son anda, onların yanında olmak.. Bu cesaret meselesi değil, bir vazife olmalı bence..

Yıllarınızı birlikte geçirdiğiniz, can dostunuz, Patili bir aile bireyiniz çünkü artık o..

Bir tanıdığım, evden çıkar iken, üstelik her seferinde, konuşup onunla, işe gittiğini, döneceğini, kendisini evde beklemesini söylediğini anlatmıştı..

Bir süredir, aynı tavrı gösteriyorum.. Ve akşam eve geldiğimde, Pati bey’ in yaşadığı mutluluğu anlatmak mümkün değil..

Her bir can dost sever, son anında da yanında olmalı dostunun.. Bu çok önemli bir konu bence..

Kimse, hat-k etmiyor, hiç tanımadığı birilerinin yanında son nefesini vermeyi..

Bu bizler , insanlar için de geçerli.. Kimse  tek başına iken???!!!!