Çanakkale’den KKTC’ye döndük.  Tatil özleyenler ve özletenlerle anlam kazanıyor, herkes bunu biliyor, yaşıyor INSTAGRAM gösteriminden unutuyor olsa gerekJJ !?..

Bu haftaki yazımıza yine sosyal medyadan yansıyan paylaşımlarla sizlere MERHABA diyelim.
Aşağıya aldığımız paylaşımlar gerçek mi diye baktım, bilgilendirici ve düşündürücü bilgi kirliliği olunca bizler de ZAN altında kalıyoruz…Eski Milli Eğitim Bakanımız Hasan Âli Yücel’le ilgili gelen ANIYA bakalım, sonra, da yapılan açıklamaları birlikte değerlendirelim…
HASAN  ÂLİ  YÜCEL
“Yıllar önce bir Milli Eğitim Bakanının odasının kapısı çalındı. İçeriden kararlı ve tok bir ses " girin" diye seslendi.
Oldukça mütevazi döşenmiş odaya iki tane lise talebesi girdi. Tombul yanaklı olan Milli Eğitim Bakanının yanına yanaşarak " Babacığım merhaba. Elini öpmeye geldik Gazi ile beraber" diyerek arkadaşını gösterdi.

Mezun olmuşlardı iki samimi arkadaş liseden. Gazi ve Can. Bakanın elini öptükten sonra masanın karşısındaki koltuklara oturdular.

Tombul yanaklı çocuk söz aldı, Babacığım biliyorsun okulumuzu her ikimiz de başarı ile bitirdik. Ve bir yıldır para biriktiriyorduk. Eğer senin de iznin olursa Bakanlığın bursundan yararlanıp Amerika'ya okumaya gitmek istiyoruz." Bakan küçük bir sessizlikten sonra " Oğlum biraz dışarı çıkar mısın? Bizi arkadaşınla bir iki dakika yalnız bırak" dedi.

Oğlu dışarı çıktıktan sonra uzun boylu çocuğa şöyle dedi:

  • Bak evladım, ben sizler gibi başarılı öğrencilerin yurt dışında öğrenim görmesini her zaman desteklerim. Fakat bir bakan olarak oğlumu Amerika'ya gönderirsem, bunu başkaları farklı değerlendireceklerdir. Bu yüzden sadece sana burs vereceğim. Gerekli işlemlerin yapılması için talimatı veririm az sonra. Hayırlı olsun deyip dışarı çıkmasını söyledi, talebe
    Heyecan içinde kapının önünde bekleyen bakanın oğluna sarıldı, çocuk. " Can sana bir iyi, bir kötü haberim var. Baban bana burs verdi ama senin gitmeni onaylamıyor.
    Tombul yanaklı çocuk elini cebine atıp bir mendil çıkarttı. İçi para dolu olan mendili arkadaşına verip, "al bunları Gazi. nasıl olsa bana lazım değil bu para artık" dedi, bir yıldır biriktirdiği parayı arkadaşına uzattı.
    Oğlunun geleceğini bile ülkesinden sonra düşünen onurlu Milli Egitim Bakanımız Sayın Hasan Ali Yücel Bey'i saygıyla anıyoruz.

    Oğlu Can büyük edebiyatçı Can Yücel'dir.
    Onun lise arkadaşı Gazi ise dünyanın en ünlü beyin cerrahlarından Prof.Dr. Gazi Yaşargil'dir”
Yukarıda yaygın olarak gönderilen ANI, kişilerin gönlünde beklenilen bir davranışın hikâyesi olabilir, İDEAL de görülebilir. Lâkin, daha sonra bu anı Gazi Yaşargil’le sorulur, alınan CEVABIN basına yansımız şeklini araştırınca bulduk, onu da sizlerle paylaşıyoruz.
Ancak Prof. Dr. Gazi Yaşargil, bu anlatıyı yalanlayarak “Ne bana burs verildi ne Can’a. İkimiz de ailemizin imkânlarıyla yurt dışına çıktık” şeklinde düzeltmişti.
 Yaşargil, iddianın asılsızlığını şu ifadelerle aktarmıştı:
“Ama ne bana burs verildi ne de Can’a. Hasan Ali Yücel, Temmuz 1943’te yanıma gelerek ‘Gazi Bey, Can bana söyledi Viyana’ya gitmeye karar vermişsiniz. Ben de Can’ı İngiltere’ye göndereceğim. Lütfen onu ikna edin’ dedi. Ben de ikna ettim, yol gösterdim sadece. Ama ikimize de burs verilmedi. İkimizde ailemizin imkânlarıyla yurtdışına çıktık. Can çok iyi arkadaşımdı.”  https://www.malumatfurus.org/can-yucel-ile-gazi-yasargilin-burs-hikayesi-ve-kose-yazarlarimiz/
Bir başka paylaşım da yine çok yaygın olan bilinen, içeriği çok ANLAMLI bir söylem !..
"Her kim ki Türk'e, Atatürk'e düşmandır biliniz ki onlar; Malazgirt'te, İstanbul'un Fethi'nde, Çanakkale'de, İstiklal Harbi'nde mağlup ettiklerimizin Anadolu'da kalmış tohumlarıdır." Başbuğ Alparslan Türkeş
BİR BAYANIN İTİRAFLARI
“Çok düşünerek yaşamıyorum artık.
İp mi dolaştı, çözmeye uğraşmıyorum,
Dolaştığı yerden kopartıyorum.
Vazo mu kırıldı, yapıştırmıyorum,
Kalanını da ben kırıp, kaldırıp çöpe atıyorum.
Yemeği mi yaktım, amann yanarsa yansın.
Yanan canım olmasın, yemek dediğin nedir ki,
Kör boğaza ne verirsen doyar zâten.
Yeter ki benim canım sağ olsun diyorum.
Bâzen dışarıdan, bazen kahvaltılık yiyorum.
Birine, bir şeyi artık bir kere söylüyorum.
Anladı, anlamadı, anladığı kadar bırakıyorum.
İster doğru anlar, ister eğri, çok da tın yâni.
Fazladan hiçbir şey istemiyorum artık,
Hayatımda ve yaşam alanımda.
Takımı bozulmuş tabak çanak,
Giyilmeyen giysiler, at gitsin,
Ya da ver başkası sebeplensin.
Değerini yitirmiş insanlar mı?
Amann hayatımda yeri olmayanların
Telefon rehberimde de isimleri olmasın.
Sil gitsin...
Zararlı kim varsa, arın bitsin diye başladım.
Önce içsel temizlik yaptım,
Evsel temizlikle noktaladım.
Oh be! Dünya varmış.
Eşyaların yenilerine evimde,
İnsanların iyilerine içimde yer açtım.
Belki çok geç kaldım ama zararın neresinden dönersen kâr dedim.
Hiç bir kârım olmasa da en azından
Zararım da olmaz.
Eeee bundan büyük kâr da bulunmaz..
Corona virüs uygulamasının 65+e öğrettikleri sağ olasın yönetiyor…”
Tülin Borman
 
BİLGİ  KİRLİLİKLERİ paylaşımlara düşünce, siz okuyucuların, biz köşe yazarlarının sorunlardan uzak, SORUMLU olması dileğiyle…