'Arife tarif gerekmez' demiş Atalar... Benim ki de laf işte.. Coğrafyamızın özelliğini anlatmaya gerek yok tabi ki de.. Bahsetmek hoşuma gidiyor diyeceğim bu noktada..


Bilenler kadar, bilmeyenler de olabilir..  "TARİHTE, BOĞAZ  GEÇİŞİ ÜZERİNE" desem, şu an kim pür dikkat kesilir..
GAZİ SÜLEYMAN PAŞA SALLARLA GEÇTİ, FETİH ETTİ. Böylelikle tarihe geçti..
Tarihe geçenlerin dahası da var.. Pers'ler mesela..
Rumeli’ yi Fetih eden, İstanbul' un da fethinin önünü açan olay olarak kabul edilen, Gazi Süleyman Paşa ve komutanlarının bu başarısını anmak için, Lapseki Çardak - Gelibolu arasında, her yıl dualarla törenler düzenlenir.
Çanakkale'yi geçme niyeti ile Boğazımıza çöken 7 Düvel, hezimete uğradı tam 108 yıl evvel.  
Bu konudan söz etmeyeceğim, bilmeyen yok çünkü yazılan Tarihi.. Çanakkale Geçilmezi..
Bu nokta da, elbette ki; Arife tarif mi gerek..
Güne özel bir şeyler var mı der iken her gün tekrarını yaptığım sosyal medya turunda,  bir de ne göreyim..
İlgimi yine çeken, bu bahsedeceğim paylaşım sayesinde, bilgimi tazeleyen şu konu çıkmaz mı karşıma..
Merak uyandıracak türden bir başlık önce;
 "Çanakkale Boğazı' nın en eski köprüsü" diyeydi gelen..
Çok yıllar evvelden söz ediliyor.. Binlerce desem, sanırım daha güzel bir anlatım olacak..
Milattan Evvel, yani M.Ö.  Sözü edilen yıl ise; 480
480 yılında Pers imparatoru 1. Serhas(Xerxes) tarafından Yunanistan'a sefer amacıyla kurulmuş Çanakkale'nin tarihe geçen o köprüsü..
Pers kralı 1. Serhas, Ordularını Asya'dan Avrupa' ya kolayca geçirebilmek için, dönemin Mısır ve Fenikeli mühendislerine köprü yapın talimatını vermiş.
Onlar da, yani o dönemin mühendisleri, Çanakkale Boğazı'nda(Hellespont) Abydos' tan-Sestos' a, yani Nara burnundan, Eceabat Kilya koyuna doğru uzanan iki köprü kurulması emriyle harekete geçmişler.
Pretiik gibi görülse de bahsedilen, bence değil.. O bölgenin su üstü akıntısı öyle güçlü ve hızladır ki, bahsedileni yapmak, sanki hayal ürünü..
Neyse, ben döneyim tarihte yer tutanlara. deniliyor ki; Persliler, 674 tane kürekli gemiyi yan yana bağlayarak bir köprü haline getirdi.
Yok artık. Akıntı var. Bu nasıl mümkün olabilir!?!..
Tarih diyor sonuçta, bizlerde kulak veriyoruz..  Persliler,  hikaye bu ya; gemileri bir birlerine tutturmak için papirüsten ve keten kenevirinden ipler kullanmışlar..
Daha sonra bu köprünün üzerinden atların ve insanların rahat  geçebilmesi için enine uygun büyük kalaslar kesip, bir tür ahşap yol hazırlamışlar.
Anlatımda, yan yana konulan 674 geminin üzerine bu kalasları döşeyerek üzerlerine toprak çektiler şeklinde bir ifade de yer buluyor.
Peki sonra mı?.. Sonrası şu; üzeri toprakla kaplı tahta yolun üzerinden,  daha rahat geçilmesi için korkuluklar yapmışlar.
Bu sayede, Atlılar bu köprünün üzerinden, tıpkı savaşa gidecek olan 1 milyon 700 bine yakın savaşçı ile birlikte, sözü edilen bölgeden, denizin üzerinden yaya şekilde geçiş yapmışlar.
Tarihe geçmiş bir hikaye.. İnanıp, inanmamak bizim elimizde.
Mantığı zorluyor olsa da bazı şeyler, olasılığı da düşünmüyor değil o an insan.
Şu sosyal medya öyle şeylerin, akıl almaz konuların yayıldığı bir mecraya dönüştü ki;
Eleştirsek de, öfkelensek de vazgeçemediğimiz oldu.. San ki, göbeğimiz onunla kesilmiş gibiyiz, yalan mı!?...