Şiirimsi ifadeler ile başlayayım dedim şimşek üzerine, lakin bilinen faydalarını öğrenince, sulandırmak istemedim bu müthiş olayı.

Küresel ısınmaya bağlı, yağış yokluğundan söz edip, kara kara düşünsek de bence boş artık.
Doğa, sanki ceza kesti bizlere.. Sahip çıkmadık güzelliklere, başta ormanlarımıza. Çok bekleriz daha yağmur yağacak diye..
Düşünmeden yaktık, hatta kestik.. Koca koca ormanlar yok artık..
Onlarca yıldır bilim insanları küresel ısınmanın olumsuz etkilerinden sz eder iken, umursamadık.. Sonuç ortada, barajlar tam takır, kuru bakır.
Yağmur da yok eskisi gibi.. Yağsın diye dualar eder olduk.. Kabul görün mü, bilemem..
Bu aralar yağmur yağsın beklentisinde olmayanımız da yok.
Hele ki, kulaklarımız da hasret gök gürültüsüne..
Şimşekler çaksın, çıkacak sese de razıyım diyen bir çocuk tanıdım geçende..
Elinde, bizlerinde elimizden düşürmediğimiz akıllı telefonu bulunan bir çocuk..
"Ağabey bak, biliyor musun sen bunları"  dedi ve okuduklarından söz etti.
"Gök gürleyince, şimşekten sonra korkarız ya, çok faydalı imiş şimşek" demez mi yumurcak..
"Hele anlat bakalım, nasıl faydalı imiş bu şimşek?" diye sordum o anda, başladı okuduklarını tekrara.
Bir paylaşımda görmüş olmalı, aynen okudu bana kaleme alınanları bahsettiğim o yumurcak..
Kaleme alınmış metni, eee>’ lemeden,ş keke’ leme den hem de.. Bir kez daha hoşuma gitti bu tutumu..
Ne güzel okuduğundan söz ettim yazılanları..
Demez mi; "Güzel olunca bahsedilen, güzel okurum genel de ben"
Bu sözü işittiğimde, aferini yine kaptı kısacası o yumurcak..
Azizim, konuyu aktarayım istedim, bilmeyenler olabilir diye..
Bir ara işitmiştim bu bilgileri, lakin bu sayede ben de bir kez daha tekrar ettim.
Konu şu; "Şimşeğin Faydaları..."
Anlatımda bir de şöyle bir soru hali; "Hangimiz şimşek çaktığında ürpermez ki?"
Şimşekten sonra çıkacak gürültüyü algılar ve korkarız anlık da olsa..
Hele, gecenin bir yarısı ise, gök gürültülü yağış, çoğumuz fırlamışızdır yataktan, öyle değil mi..
Yumurcağın satır satır okuduğu metni, kopyalarım herkes için..
İşte durum.. Sayfaya yapıştırdı gitti.. Anlatım tam olarak şöyle;
"Aslında ışık değil de arkasından gelen sestir sizi ürperten. Ancak şimşeğe ne mucizevî vazifeler yüklendiğini bilseydiniz, ondan ürpermez, ona ibretle bakardınız.
Her şimşek çaktığında, havadaki oksijen molekülündeki oksijen atomları (O2) birbirinden ayrılır.
Ancak birbirinden ayrılan oksijenler tek başlarına kalamazlar.
Hemen diğer oksijen molekülleriyle (O2) birleşerek O3’ü, yani namı diğer ozonu meydana getirirler."
Tek başına oksjenin dahi anlamı olamdığı şu dünyada, tek başına kalmak da zaten sonun başlangıcıdır bence..
Araya girdim yine.. Laf etmeden edemiyorum, benim de huyum bu.. İdare edin.. Döneyşim hemen konuya..
Satırlar tam da şöyle; "Ozona yüklenen vazifeyi herhâlde bilmeyeniniz yoktur.
Dünyaya gelen zararlı ışınları kırarak canlıların zarar görmesini engelleme vazifesi ozona verilmiştir.
Eğer ozon tabakası olmasaydı insanların ve diğer canlıların büyük çoğunluğu kanser gibi hastalıklara yakalanır ve kısa bir süre içerisinde dünyada hayat sona ererdi.
Her şimşek çaktığında havada meydana gelen ısıyla beraber, havadaki azot (N2) oksijen molekülüyle (O2) birleşerek azot oksitleri meydana getirir.
Azot oksitleri ise yağmur damlacıklarında çözünerek nitröz ve nitrik asit meydana getirir.  'Nitröz ve nitrik asitler de neyin nesi?' diyebilirsiniz.
Bunlar toprağı gübreleyen ve bitkiler için çok önemli olan azot kaynağıdırlar..."
Yağmurun önemi, böylelikle bir kez daha vurgulanıyor..
Toprak  buluşmuyor ise yağmurla, yannı gülümm keten helva..
Haydin hoşça kalın.. Dua edelim, rahmet yağsın.. Toprak ana coşsun, barajlar dolsun..