Hadi buyurun. Birlikte yanıtlar düşünelim..



Ellerimizin arasına başımızı alıp, kara kara düşenme de serbest.. Rahat olun kesilikle, sadece   içten olsun yeter..
Herkes birşeyler kaleme alabilir. ya da, içinden mırıldanabilir.. Bu da olur... Aranan bir şart yok kısacası..
Mesele sizsiniz.. Kendinizi anlatın, zor gibi görülebilir de, bence kolay.. Çünkü, sizi, sizden iyi tanıyan yoktur.. Öyle değil mi?.,.
Var ise bir sıkıntınız, sizi kara kara düşünderen bir probleminiz var ise şayet, bakın görün nasıl da rahatlayacaksınız şimdi.. Bu sayede, kurtulacaksınız günün stresinden.. (Çay ısmarlanmayı hak ediyorum bu arada ben..)
Şaka bir yana, insanı kendisinden daha iyi tanıyan sadece yaradandır.. Herkesi, kendimizi de kandırabilii belki fkaat, yaradanı asla kandıramayız..  Buna göre düşünüp, tanımlayın şimdi kendinizi..
Kimse ile paylaşmayın, kendiniz bilin yeter... İyilik gbii düşünün.. İyilik de öyledir ya, kimse bilmeden yapılan en makbüldür, öyle biliriz..
Bu konu nereden mi geldi aklıma? Anlatayım.. Bana soracağınız böyle bir soru aklınıza geldiğini hissettiiğim için anlatıyorum, yoksa bir mecburiyetim yok..
Laf aramızda diyerek başlayayım.. Çok kıymet verdiğim  ve sık söz etitğim isim.. "Adamın Dibi, Ali Kayadibi.." yazmış, okudum, etkilendim mi, evet.. Bahsedeyim istedim.
Güne özel yönelttiğim soruyu aklıma getiren adamın dibi.. Ali ağabeyim..
Şöyle sormuş; "Kendini nasıl tanımlarsın?^"
Elbette yanıtı da var.. Akıcı, anlaşılır bir dil ile yazdıkları var..
Şöyle diyor mesela; "Önce ben; okuyan, yazan, düşünen, konuşan ve bunları hayata geçiren bir insan...
İçine her şeyi koyabilirsiniz. Hani eskilerin dediği gibi 'dervişin fikri neyse zikri de odur' ya da 'inandıklarıyla amel eden...' En azından bu gayret içinde olan..."
Böyle veriyorduf yanıtı.. Düşününce ne de mantıklı değil mi...
Ve ekliyordu Adamın dibi; "Aslında bu sosyal paylaşım adı altında kişisel bir hatırlatma...
Zaman zaman 'kimiz, ne yapıyoruz ve nereye gidiyoruz?' diye sormanın aklı başında herkesin görevi olduğunu hatırlatan mesaj...
Bu dünyadaki zamanını iyi geçirmek, mutlu olmak gibi en değişmez arzularını gerçekleştirmek istiyorsan; Kendini bil?
Gördüğün her şeyin ardındaki göremediğin hakikat, tanıdığını sandığın herkesin özünde başka gerçeklik olduğunu bil. Önyargılı olma!
Sezgilerin, zanların seni bilge yapmaz. Çok oku, az konuş, çok dinle, çalışmayı bırakma!
İletişim denilen büyülü söz; tamamen kendi seçiminin sonucudur.
İnsanlarla iyi iletişim kuracaksan, yukarıdan aşağıya tekrar oku! Varlık sürdürme biçimin iletişimle istediğin her şeyi sana verecek!"
Bu ifadelerin hepsi, deve dişi gibi anlatmlar olmuş değil mi?
Keşke her gün güncelleme yapabisek kendimizi. çünkü her birimiz., özel üretimiz..
Özel üretim insan olarak, fabrika ayarlarımızı yitirmemek için, güncelmeden bahsediyorum.Yoksa, hiç birimizin yeni sürümü yok ki.. Neysek o...
Hayat, bize ne kazandırdıysa, ne öğrendiysek, iyi ve güzel olanları ne kada sevdiysek ve tekrarını yaşamak için mücadele verdiysek, mesele tam da bu, deği mi..
İnsanız, insan olarak, tüm insalara, insanı sevdirmek görevimiz olmalı diye düyünenlerdenim mesela bendeniz.
Kimse yeniden doğmayacak ve yeniden gelmeyecek fani dünyaya..
Dönülmez yola çıkıldığında, geri dönrüş de asla olmayacak.. Durabilmek diye bir şey  yok yani..
Üstelik; bir an bile, dönüş olmayacak, son yolculuk için vakit geldiğinde.
Rötarı yok bitecek hayatın.. Vakit geldiğinde, at te baba düt de..
Hani sonsuz yaşam ve ölümsüzlük hikayeleri var ya, onların tamamı Antik Yunan’ ın uydurmaları..
Yok efendim şunun tanrısı yok efendim bunun tanrıçası.. Nasıl da çoğaltmışlar, aslında kesinlikle tek olması gerekeni..
Efsaneler çok herkesçe bilinen.. Her insan, kendine bir efsane aslında.. Her efsane de bir insan..
İnsan olmak, asıl efsane..       
Çok sevdiğim sözler, ‘Tanrıdan Diledim..’ diye başlıyor ve bayılıyorum o esere.. Hele ki Zara, hele ki Yavuz Bingöl seslendiriyor sa…