Ülkemizi derin acılara boğan Kahramanmaraş bağlamlı Almanya yüzölçümlü, İskandinavya’da dört  ülke (13.5 milyon)  nüfuslu DEPREM (zelzele) olunca, insanların ürkmemesi mümkün mü?

Ülkemizi derin acılara boğan Kahramanmaraş bağlamlı Almanya yüzölçümlü, İskandinavya’da dört  ülke (13.5 milyon)  nüfuslu DEPREM (zelzele) olunca, insanların ürkmemesi mümkün mü? 1939 Erzincan depreminden bu güne bakınca, DEPREMİN verdiği maddi zarar  bir tarafa konulduğunda, insanımızın ölümüyle noktalanan sayıya bakınca, Çanakkale Savaşı’nda ölenlerin sayısına eşit hale gelir mi, bilemem !..
Depreme duyarlılık; yalnız yaşayanlarda mı, YAŞATANLARDA mı, yönetenlerde mi, yönetilenlerde mi, arsa emlakçılığının dükkânın da mı, STATİK hesaplarını müte-ahh-İT-le para hesabı yapan MİMARIN insafında mı, yoksa CAM duvarlı – makyajla APARAN vatandaşın cebini koparan, LÜKS arabalarla gezen KKTC’nin havalı, anlı-şanlı TEMELİ sığ, SIVILAŞMAYA  müsait arsalara YÜSEK KAT izinleri veren BELEDİYELERDE mi !
Depremler; ZEMİN etüdü yaptırmayan, kendine ait YAPI DENETİM firmasından onay alanlara, Instagram POZU verdirmez, müte-ahh-İT-LERİN, ev-PARA-MEDİST-LER-İN, n’apan gardaş diyerek, GİDERİ olmayan dairelerin, depolarından devamlı SUYU akan gösterişli binaların TOZUNU verdirir…
“Ülke olarak Erzincan depreminden sonra son bir asırda en büyük depremle karşıya olduklarını dile getiren Bakan Kurum, 11 ilde doğrudan 13,5 milyon kişiyi etkileyen iki depremin, ortaya koyduğu etkileri açısından son bir asırda yaşanan en büyük felakettir” deyince…
Türkiye’de bu ÂFET, AFATA, AFATLAR çadıra dönüştü. Kızılay çorbayı bıraktı, çadır dikimine geçti… Kırgızistan otağları (BOZ üy leri), diğer TÜRK  ülkelerinden gelen deprem evleriyle buluştu, kış soğuğunda yatacak yerler oluştu …
Deprem  duyarlılığında  KKTC !..  6 şubattan beri ANLAMLI sınav verdi ve vermeye de devam ediyor. Önemli inşaat firmaları tüm makineleriyle, maddi destekleriyle, Türkiye’de yaşanan olumsuzluklarla buluşmuş hem moral güç hem işgücüyle destek olmuş, son Türk Devleti olarak başarı göstermeye devam etmektedir.
KKTC’nin AKUT gönüllüsü, Sivil Savunma Ekibi Adıyaman’da 43 sporcuyu kurtarmaya gitti, 35’i göçükte kalırken, 13’ü  KKTC’ye kavuştu. KKTC’nin duyarlı belediyeleri, akut gönüllüleri ve Hatay’da-Maraş’ta, Malatya’da Adıyaman’da enkazla tanıştı… Kıbrıs İLİM, İstanbul AYDIN Üniversitesi ve KKTC’deki diğer üniversiteler yardıma koştu…
KKTC’deki bu duyarlılığı kutlamamak mümkün mü? Böyle zamanlarda yönetimlerde İKTİDAR ve muhalefet bir bütün olunca; dirlik bizim, birlik bizim, ülke bizim-coğrafya bizim olur !?..
On ay önce yazdığımız köşe yazısından da aşağıya alıntı koyalım:
“İnsanların kimliğini-kişiliğini bulduğu yer ve unsurlar vardır, bunları:
Ev-ler, iş yerleri, giyim-ler, takı-lar, tuvalet-ler (helâ-lar-ayakyolları) diye bölümlerseniz; sizler bunun neresindesiniz diye sorarlar…
İnsan yaratılışı icabı ESTETİK-estetiko ister. Bu unsurların estetikoyla ,MİMARIN gözüyle, müteahhitin dikkatiyle, taşeronun becerisiyle buluşması, işi takip edenin bilgisi-ciddiyeti, EV alanların manzaradan önce EV içi ihtiyaç giderici niteliğinin bilinmesi gerekir. Bilinmezse, KOKU gidericilerin işe bile yaramadığı, Rönesans öncesi Fransa  LÂZIMLIKLARININ  dışarı döküldüğü devreye girersiniz…
Ev yapanlar, yaptıranlar, ederinden yüksek kat karşılığı ve imar-mimar ilişkisi içinde olanlar, adına mühendis denen (hendese-geometri bilen) unvanlılar, adına müteahhit denen para dökmeden -para kazananlar sizler de hem vicdanlı-hem inançlı hem ESTETİK sahibi ve hoş görüşlü olmalısınız… Olamazsanız adınız KİRLİ, kimlik sıfatınız HIRSIZ, kişiliğiniz ŞERLİ-EF olur…
Biraz da evi kullananlara sözümüz olsun;
Banyolar, tuvaletler EDEP (adap) yeridir, mahremdir (haramdır)… Mahrem yerlerinin özel  kapısı dahil, genel kapıları ve  KLOZET kapakları da kapatılır.
Adaların kaderi olur mu? Bu kaderin sahipleri kim, bunlar hangi canlılardan oluşur… İnsanlar-hayvanlar-bitkiler o coğrafyanın kaderi içinde midir, yoksa kader çizgisine etken midir? ..
Burada yaşayan insanların  beyinleriyle beraber akıl yazılımı var mıdır ?
Bir toplumun yazılanları  okuyup geçenlere değil, okuyup düşünenlere ihtiyacı vardır ! Bu düşünmeyi yapamayanların, tahsil hayatı ne içindir, aldığı ALAN bilgileri kullanılmazsa, bu bilgiler “talan-çalınan” bilgiler olmaktan kurtulamaz ?!
Allah, bizlerin ve tüm ülkelerin sıkıntılarını azaltsın; bilimsel bakış, akıllı duruş öne çıksın, cep doldurmuşlar, doldurmaya yeltenen müte-ah-hit-ler geri çekilsin, bunların mimarideki-projedeki ciddiyetleri, belediye ilişkileri, her müte-ah-hit-lik firmasının kuruduğu YAPI DENETİMLER, incelemeye alınsın; RUHSATLARI iptal edilsin, PARTİ üyelikleri gözden geçirilsin…
Ev, ev-ler var, ev, ev-cik, ev-ci-lik var. Bunların kökü aynı ama kökü (temeli), kötüye götüren, temeli tembel olarak atıp temiz SU giderini bağlayıp da PİS su giderine gelince ıslak zemin kavramını bilmeyen, ıslattığı yeri önünden belli olan kişiler müte-ah-hit olur mu? olmaz, ama ADA’da olur…” (gazetevitamin.com)
Müte-ahhitleri “yıkılmaz binalar nasıl yapılır, eğitimi için Japonya’ya gönderelim” mi?!..
Depremler öldürmüyor, ŞERLERİ bol, EFLERİ yok müte-ahh-itler öldürüyor… Acılarımıza acı katmadan, SAĞLIKLA !..  
19.02.2023 Dr. Hayrettin Parlakyıldız Kıbrıs İLİM Üniversitesi
E- posta:hparlakyildiz@mynet.com