Sizde Herzaman Her Fikre Evet Diyemeyenlerden misiniz?

Uzmanlar hep şu tezi savunurlar :Tartışmak, insan ilişkilerinin vazgeçilmezi...
Zaman zaman gerek aile gerek iş gerekte genelde hepimizin insan ilişkilerinin iyi gittiğini söyleyemeyenlerdenim bende. Bu durumda iyi gitmeyen her ilişkinin sonunda iyi yada kötü biten tartışmalar olur. Aslında tartışmalar bile hayatımızın bir döngüsü  olabiliyor bazen. Bunun en büyük nedeni ise insanların herzaman aynı fikri savunmamalarından.Sonuçta herkesle her zaman aynı fikirde olamayız ve bazen kendi görüşümüzün karşımızdaki tarafından benimsenmesini isteriz. Tartışma işte bu aşamada başlar. Görüşümüzün kabulünü beklemesek zaten tartışma olmaz... Demek ki tartışmanın özü, tarafların birbirlerine kendi görüşlerini çeşitli gerekçelerle açıklamaya ve “tek doğru” olarak geçerliliğini kanıtlamaya çalışmalarıdır.Saygı ve özenle yapıldığı takdirde tartışma, en kötü ihtimalle sonuçsuz kalır. Böyle bir durumda tartışma başlar, belki hararetle devam eder ancak uzlaşma olmadığı takdirde asla öfke yaratmaz. İki taraf da birbirini dinler, karşı tarafın görüşünü zihninde ve kalbinde canlandırmaya çalışır. Ancak bazen taraflar bunu başarabilse bile kendi görüşünün hiç esnemediğini ya da karşıt görüşün hiç içine sinmediğini fark eder. Bu durumda hissedilebilecek en barışçıl duygu, uzlaşamamış olmaktan dolayı hayal kırıklığı veya üzüntü olabilir. Bu tür tartışmalar doğaldır, sağlıklıdır.Ancak tartışmalar ne yazık ki her zaman böyle “barışçıl olumsuz” sonuçlanmaz. İnsan ilişkilerindeki krizlerin kaynağı, genellikle ayrı fikirler ortaya çıktığı anda başlayan tartışmalarda filizlenen öfke duygusudur. Karşı tarafın farklı görüşte olabileceği gerçeği görmezden gelinir ve “neden benim görüşümün haklılığını/doğruluğu kabul etmiyor?” gerekçesiyle öfkeye yaldızlı davetiye çıkarılır. Böyle başlayan tartışmalar; huzursuzluk, tatminsizlik, öfke ve yalnızlık hisleriyle sonuçlanan sağlıksız tartışmalardır.Karşımızdaki kişiyle ayrı görüşlerde olduğumuzu fark ettiğimiz anda görüşümüzü gerekçelendirmek, diğer tarafa kendimizi anlatabilmek istememiz çok doğaldır. Burada sıkıntı yaratan ince detay, derinlerdeki onaylanma ve gidişata istediğimiz biçimde yön verme isteğidir. Amacımız sadece iyi anlaşılmak olsa, anlaşıldığımızı ancak görüşümüzün benimsenmediğini fark edince öfkelenmeyiz. Tartışma sırasında öfkelendiğimizi fark edersek kendimize sormalıyız: “Beklentim nedir?” Bu büyük ihtimalle tartışmanın kaderini belirleyecek bir sorudur. Bir tartışma başladığında, görüşünüzün kabul görmeyeceği ihtimali her zaman vardır; buna hazırlıklı olmalısınız.Ayrı görüşlerin çatışmasında bir diğer önemli konu, “barışçıl olumsuz” bir sonuç çıktığında ne yapılabileceğidir. Eğer iki taraf da birbirinin bakış açısını, duruşunu, beklentilerini saygı ve dikkatle dinleyerek anladıysa ve uzlaşmak istiyorsa, izlenebilecek tek barışçıl yol pazarlık etmektir. Pazarlık, ayrı hedefler söz konusu olduğunda iki tarafın da memnuniyetine yönelik bir diyalog çeşididir. İyi sonuçlanabilecek bir pazarlığın püf noktası, gerçekçi ve esnek olabilmektir. Tek başına kazançlı çıkma zihniyetiyle memnuniyet verici bir pazarlık gerçekleştiremezsiniz.Daha az tartışmalı bir hayat yaşamanız dileğiyle…