İstediğim Tekşey Biraz Sessizlik Olsada, Yakın Olamadığınız Kimselere Bunu Anlatamazsınız…

Örülen Her Duvar Yıkıldığı Zaman Söylenecek Son Sözleri olabilir insanların benim öyle olmuştur her daim yakınlık kuramadığım samimi bulmadığım her insana söylediğim son sözüm:
Durun Artık Yeter Biraz Sessiz…. Oluyor.
Sahi Nedir ki Bu Yakınlık diğer adı ile Samimiyet…
Yakınlık tanımı benim için;birinin gözlerinin içine tedirginlik hissetmeden bakabilmek, göz temasını sürdürebilmek, zihnimden geçenleri ifade ederken baskı hissetmemek, duygu hallerimle yargılanmadan kendimi ifade edebilmek demek. Yakınlık benim için; karşımdakine mahremiyetin güvenini vermek, "düşüncelerine saygı duyuyorum, duygusal hallerine şahitlik ediyorum ve seni tüm bu olanlarla kabul ediyorum" demek. Yakınlık karşılıklılıkla kurulan, birbirine bağlarla sürüdürülen bir hal demek.

Sizin için nedemek bilmiyorum ama benim için birinin gözlerinin içine tedirginlik hissetmeden bakabilmek, göz temasını sürdürebilmek, zihnimden geçenleri ifade ederken baskı hissetmemek, duygu hallerimle yargılanmadan kendimi ifade edebilmek demek. Yakınlık benim için; karşımdakine mahremiyetin güvenini vermek, "düşüncelerine saygı duyuyorum, duygusal hallerine şahitlik ediyorum ve seni tüm bu olanlarla kabul ediyorum" demek. Yakınlık karşılıklılıkla kurulan, birbirine bağlarla sürüdürülen bir hal demek.



Ancak Herkese Duyulmaz bu yakınlık terimi .Hani insan nasıl bir bağlantı içinde olduğu kişiler için “en yakınlarım” diyebiliryorsa aynı odada  3 saat oturup tek kelime etmeyen iki insan için birbirine yakınlardır diyebilir miyiz?.Bence hayır çünkü yakın olmak çok farklı anlamlar içeriyor hissettiğin ve yaşadığın zaman bu arkadaş olur eş olur kardeş olur ancak ona karşı kuramadığın her samimiyetsiz duyğunun adı da hüsran olur yalan olur.

Hayat yolunda karşılaştığımız herkesle aynı derinlikte yakın ilişki kurmak mümkün olmayabiliyor, bununla beraber çok yakınım dediğin kişilerle gerçekten yakın mısın, Yakınlık hallerini besleyen, kalp bağının tohumları hayatımın nerelerinde yeşerdi, nerelerde kurudu diye düşündüm biraz.Kendimi olduğum halimle yani, zihnimden geçen düşüncelerimle, andan ana değişen duygularımla yargılanma korkusuna kapılmadığım topraklarda, mahremiyetimin gözetileceği, sözümün kesilmeden dinleneceğine güvendiğimde, doğru ve yanlış ekseninden sıyrılıp, olma halimle kabul gördüğümde yeşeriyor benim yakın ilişkilerim. Bir anda olmuyor belki yakınlaşmak, bununla beraber yakınlaşmaya doğru o ortama düşen kalp bağının tohumu, özenle, saygıyla, uyumla ve düşüncelilikle beslenip yeşeriyor.İçimdeki dünyada oluşan bir duyguyu ifade edebilmemin özgürlüğü yakınlığın kapısını aralıyor. Zihnimden geçen bir düşüncenin “hayır öyle değil, böyle” diye düzeltildiği, “En iyi ben tanırım, en iyi ben bilirim” diye iddiaların havada uçuştuğu ortamlarda yakınlık kapısı kapanıyor benim için. Yakınlığın kurulamadığı, hakikatimle bağlantımın koptuğu, olmadığım bir halde görünmeye çalıştığım ortamlarda can sıkıntısı beliriyor iç dünyamda. Söylenmeyen cümleler, dile gelmeyen düşünceler, ifade bulmayan memnuniyetsizlikler sessizliği beslediğinde de kalbimin kapısı kapanıyor dışarıya doğru. Dışarıya kapanan her kapı, içime doğru açılıyor. İç dünyama açılan kapıdan geçerken, kuramadığım yakınlığın yarattığı sessizliğin acısı beliriyor kalp duvarlarımda. Bir elimin yumruğu kadar minik kalbimin, duvarlarında yüzlerce böyle yalnızlık acısı var. Kalbim kanımı bir odadan bir odaya, kapakçıktan kapakçığa aktarırken, duvarlardaki yalnızlığın acısı zorluyor kalbimi. Can sıkıntısına eklenen iç sıkıntısı beni harekete geçirecek oluyor, zihnimin dehlizlerinden bir cümle çıkıveriyor. “Dur ! Ayıp olur.”Ayıp kavramının ülkemize has bir ifade olduğunu düşünüyorum. Bildiğim kadarıyla, Kuzey Avrupa ülkelerinde, ABD’de ve Rusya’da yok böyle bir kavram. Varsa bilmek isterim. Ayıp olacak kaygısıyla büyüyen neslin çocukları, torunlarıyız. Ayıp olacak diye aynı odada hiç bir yakınlık kuramadan geçirdiğimiz saatlerimiz, günlerimiz var. Burda durup düşünmeye davet ederim seni; ayıp mı oluyor dile gelemeyen düşünceler, duygular dolayısıyla kurulamayan bağlantılarda yoksa ilişkilenemeyen insanlara yazık mı oluyor yapmacıklıkla geçirdikleri zaman dolayısıyla.
Her ne ise olan; kimine göre ayıp, kimine göre yazık, tek taraflı bir durum değil bu. Her iki insan için karşılanan ve karşılanmayan ihtiyaçlar bağlamından bakmak ve ortak değerleri yaratmak, birbirimize bağların etkilerini fark etmek yakınlık hallerimizi destekler diye düşündüğümden yazıyorum ve beraber düşünelim istiyorum.
İnsanoğlunun yaşamda kalmasının temelinde; yaşamını sürdürebileceği kaynakları yaratma isteği ve içsel merak güdüsü var. “Yaşamı sürdürebileceği kaynaklar” dediğim Şiddetsiz İletişim bakış açısında ihtiyaçlar olarak anılıyor. Bazı eğitmenler ihtiyaçlar yerine değerler ifadesini seçiyor. İçten gelen merak ise içimdeki yaşam enerjisini harekete geçirecek güdüsel bir his.
Karşımdaki sussa da kendimi anlatsam telaşıyla, karşındakinin susacağı anı merak ediyorsan yani dinliyormuş gibi görünmek için dinliyorsan, emin ol karşındaki bunu fark ediyor ve yakınlık hallerinin beslenmesinin önünde koca bir duvar örülüyor.Böyle durumlar, her birimizin içinde derin bir yalnızlığı, tükenmez bir can sıkıntısını hareketlendiriyor olabilir. İnşallah Kimseye Duvar Örmek zorunda kalmazsınız...Sağlıcakla Kalın...