Kıbrıs Haber Ajansı İnternet Gazetesi’nde 25 Nisan 2022’de yayınlanan KKTC dış politikasıyla ilgili köşe yazısını “ Sosyal Medya’dan Esintiler” adına sizlerle paylaşıyorum…

“ANNAN PLANI'NIN  18. YILDÖNÜMÜNDE ANIMSADIKLARIM
İHANETİ GÖRDÜM!”
 
SABAHATTİN İSMAİL
 
“18 yıl önce 24 Nisan 2004'de yapılan Annan Planı referandumunun sözde "Ermeni soykırımı" safsatasını anma gününe denk getirilmesi nasıl yorumlanabilir? Emperyalizm, Kıbrıs'ı Türkiye'den koparacak ve ada Türklerinin asimilasyonunu sağlayacak o hain Planı, bir rövanş olarak mı görmüştü?
Planın içeriğine yeniden bakınca 24 Nisan tarihinin rastlantı olarak belirlenmediğini düşünüyorum.
Eğer plan, (eski Dışişleri Bakanı Rolandis'in de itiraf ettiği), geçmişte reddettikleri 14 planda olduğu gibi, daha fazlasını isteyen Rumların aç gözlülüğü sonucu reddedilmeseydi, tek kurşun atmadan, Kıbrıs'ta Türklüğün ve Türkiye'nin sonunu getirecekti.
18. yıldönümü olan 24 Nisan'da kimsenin anımsamadığı, değinmediği Annan Planı hayata geçmiş olsaydı, olacak olanları bir daha anımsatmak istiyorum.
Okuyun ve Türklüğün, Türkiye ve KKTC'nin, ABD, AB, İngiltere'nin sahte vaatlerine aldanarak, hayali AB üyeliği uğruna nasıl bir ihanete uğradığını görün.
 
PLANDA NELER VARDI?
 
Plan kabul edilseydi;
1- KKTC'nin bağımsızlık ve egemenliği son bulacak, KKTC, Rum ağırlıklı birleşik federal Kıbrıs'ın Kuzeydeki "KIBRIS TÜRK DEVLETİ" adlı karma nüfuslu bir eyaleti olacaktı
2- "Kıbrıs Türk Devleti" adı verilen bu eyalette, seçme ve seçilme hakları ile 55 bin Rum, alacakları eski mülklerine yerleşecekti
3- KKTC topraklarının yüzde 8'i Rumlara verilecekti. Su kaynaklarının ve en verimli tarım arazilerinin olduğu Güzelyurt, turizm merkezi, Vakıf malı Maraş, kahramanlık destanı yazdığımız Erenköy, 450 yıllık Türk yerleşim yeri sebze meyve üretim merkezi Yeşilırmak ve yüzde 3'lük ara bölge dahil, 50 Türk kenti-köyü Rumlara verilecekti. Böylece Kuzey eyaleti toprakları yüzde 36.5'dan yüzde 28.5'e düşecekti.
Bize kalacak olan Karpaz'daki 4 büyük köy de Rumlara verilecekti. 10 bin Rum Karpaz'a dönecek ve içimizde bir Rum kantonu kurulacaktı. Bize kalacak olan yüzde 28.5 toprağın ve konutların üçte biri de içimize dönecek olan Rumlara verilecekti. Türkler neredeyse Beşparmak dağlarında keçi besleyip harnup yiyerek yaşayacak duruma gelecekti
4- Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı feshedilecek, ordumuz dağıtılacak,
silahsızlandırılacak, polis ve memur sayısı yarı yarıya azaltılacak, gençlerimiz işsiz kalıp göçe veya Rumlar yanında ucuz işçi olmaya zorlanacaktı
5- Türk ordusu, anlaşma imzalandığı andan itibaren, tankını, topunu alarak, radar, dinleme, gözetleme tesislerini sökerek, kamplarını Rum ağırlıklı Birleşik Kıbrıs hükümetine teslim ederek, mağlup bir ordu gibi boynu bükük şekilde adadan çıkmaya başlayacaktı. Adada sadece, kampından silahlı, araçlı çıkış hakkı bile kısıtlanan hafif silahlı 650 asker kalacaktı. Bu askerlerin de çekilmesi ve Garantörlüğün iptali 18 yıl sonra görüşülecekti.
6- Kıbrıs'ın bütünü, Türkiye'nin tam üye olmadığı, ancak Yunanistan'ın olduğu AB'a tam üye olacak Türkiye ile Kıbrıs'ın bağı koparılacak ve Kıbrıs ile Yunanistan arasında AB çatısı altında ENOSİS gerçekleşecekti.
Böylece, Türkiye ve Yunanistan arasında Lozan'da tesis edilen ve 1960 anlaşmaları ile Kıbrıs'a da teşmil edilen Türk-Yunan dengesi de, Yunanistan lehine bozulacaktı.
7- Türkiye, hem Doğu Akdeniz'deki ve hava sahasındaki stratejik üstünlüğünü kaybedecek, hem de KKTC kıta sahanlığı ve MEB alanı içindeki hidrokarbon ve diğer doğal kaynakları kaybedecekti. Doğu Akdeniz'deki tüm doğal kaynaklar Rum ağırlıklı birleşik Kıbrıs ve üye olduğu AB'ın olacaktı. İlaveten Türkiye'nin Güney sahilleri de Yunanistan'ın tam üye olduğu AB tarafından kuşatılacak ve ada Türkiye'ye karşı batmayan bir uçak gemisi olarak kullanılacaktı
8- Kıbrıs, AB'a tam üye olacağı için Yunan ve 27 üye ülke vatandaşları adada serbest dolaşma, yerleşme, mülk edinme, iş kurma ve çalışma ( 4 özgürlük) hakkı elde ederken, Türk vatandaşları adaya sadece schengen vizesi ile turist olarak gelebilecekti. Bu ise kuzeyin de 5 yıl içinde demografik, toprak mülkiyeti ve ekonomik olarak Rum-Yunanlıların eline geçmesi sonucunu doğuracaktı
9- Kâğıt üzerinde Türklere verilecek olan haklar da, anlaşma, AB birincil hukuku haline getirilmeyeceği için AB mahkemeleri yoluyla iptal edilecek ve tüm Rumlar Kuzeyde kalan eski mülklerini AİHM yoluyla elde ederken, Türkler mülksüzleştirilecekti
10- Anlaşma imzalandığı anda tüm askeri bölgeler, eski eserler, eskiden kiliseye ait olan yerler, çoğu cami olarak kullanılan 500 kilise, deniz ve hava limanları, hava sahası, kıyılar, ormanlar, su kaynakları ve doğal kaynaklar Rum ağırlıklı birleşik federal Kıbrıs yönetimine geçecekti
11- Kuzeyde kalan eski Rum mülklerini elde etmek için bir Mülkiyet Komisyonu kurulacaktı. Mülklerini talep eden Rumlar bu komisyona başvuracaktı Komisyon karar verene kadar o mülklerin satışı, devri, bağışlanması, üzerine yatırım yapılması, geliştirilmesi bir moratoryum ile yasaklanacaktı. Böylece Türklerin yaşadığı Kuzey bölgesinde uzun yıllar sürecek bir mülkiyet kaosu yaratılacak, mülkiyeti tartışmalı mülklere yatırım yapılması önlenecek ve tam bir ekonomik çöküntü yaşanacaktı.
12- Birleşik federal Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı sürekli Rum, yardımcısı da sürekli Türk olacaktı. Bir Türk hiçbir zaman Cumhurbaşkanı olamayacağı gibi 1960'da varolan VETO haklarımız da artık olmayacaktı.
13- Birleşme iki tarafın ekonomileri eşitlenmeden, bir geçiş süreci olmadan olacağı için, Polarizasyon teorisinde de öngörüldüğü gibi, sermaye ve iş gücü zayıf ekonomiden güçlü ekonomiye doğru kayacak, Kuzey çökerken, Güney zenginliğine zenginlik katacak ve 5-10 yıl içinde ekonomik olarak Kuzeye hakim olacaktı
 
SANKİ SAVAŞI BİZ KAYBETTİK?
 
İşte, emperyalist bir plan olan Annan Planı, böylesine hain bir teslim şartları dayatmasıydı.
Sanki 1974'de savaşı biz değil de Rumlar kazanmıştı.
…….
ABD, AB, İngiltere'nin evet için akıttığı 60 milyon dolardan beslenen satılmış medya, fonlanan gazeteciler, örgütler ve partiler "EVET derseniz, KKTC tanınacak, Dünyaya bağlanacağız, ambargolar kalkacak, Ada küçük İsviçre olacak, hepinize yüzme havuzlu villalar verilecek" diye yalanlar söylediler. CTP yayın organı Yenidüzen gazetesi halka verileceğini iddia ettiği hayali villaların fotoğraflarını ve uyduruk temel atma törenine davet haberini bile tam sayfa yayınladı.
………
………
………
 
Bereket versin ki her zaman olduğu gibi daha çoğunu isteyen ve yüzde yüz Rumlardan oluşan Kıbrıs Cumhuriyeti'nin bir parçasını bile hiçbir şekilde Türklerle paylaşmak istemeyen Rum yönetimi, AB üyeliğini de garantilediği için Hayır dedi de kurtulduk.
 
HALKI  ALDATTILAR
 
24 nisan 2004 referandumunda ekleri ile birlikte 9000 sayfa tutan Annan planını halka yutturmak için, ustaca bir soru da hazırlanmıştı.
Halka, "Kıbrıs Türk Devleti çatısı altında AB'a girmek isteyip istemediği" soruldu.
Oysa planda öngörülen
Kıbrıs Türk Devleti, bağımsız ve egemen olmayan bir eyaletti.
Eyaleti, "bağımsız devlet" diye takdim ettiler.
Sonuç kahrediciydi.
Daha önce Denktaş'çı ve HAYIR'cı olan, her seçimde Denktaş'a destek veren, KKTC 'yi savunan, ancak bu sefer AKP iktidarının yönlendirmesi ile tavır değiştiren
TC kökenli %30 seçmenin federasyoncuları desteklemesiyle
KKTC'den %64.91 oranında "evet" çıkarken, Rumların ise %75.83'ü "hayır"dedi.
Bu yönlendirme olmasaydı, %65 HAYIR çıkması kesindi.
Bu teslim belgesine HAYIR diyen Denktaş'ın, O'nun ekibi içinde yer alan bizlerin, mukavemetçi örgütlerin ve TSK kuvvet komutanlarının haklılığı, bugün ulusumuz ve tarih önünde ortaya çıktı. HAYIR dediğimiz için Denktaş'ı, bizleri ve dönemin kuvvet komutanlarını tasfiye edenlerin teslimiyetçi siyasetlerinin tarih ve Ulusunuz önünde mahkum edilmesi tek tesellimizdir.
Türkiye ve Kıbrıs Türkü, bu ihanet -teslimiyet sürecinden gerekli dersleri çıkarmalı, federasyon/birleşik Kıbrıs/ Türkiyesiz AB'a girme safsatalarını kafasından atmalı ve bir kez daha AB, ABD, İngiliz emperyalizminin ipiyle kuyuya inmemelidir.
Tanrı, bir daha o ihanet dolu karanlık hain günleri Türk Ulusuna ve Kıbrıs Türkü'ne yaşatmasın.
 
HAYIRCILAR SİLİVRİ'YE
 
VE son bir not:
Anavatanda, bu teslim planına karşı çıkıp, Denktaş'a ve yaptığımız HAYIR mitinglerine destek veren kuvvet komutanları, alt rütbedeki subaylar, gazeteci, yazar ve
akademisyenler, CİA taşeronu casusluk örgütü FETÖ'nün tezgahladığı Ergenekon - Balyoz vb. kumpas davalarına sokulup Silivri'ye tıkıldı. Emperyalizm onlardan intikam alarak yıllarca hapiste yatırdı.
KKTC 'de ise Denktaş ve ekibi tasfiye edildi, mukavemetçi örgütler ve milliyetçi medya etkisizleştirildi. Meydan, Denktaş'ı sırtından hançerleyip Annan Planına EVET diyen sahte milliyetçilerle, emperyalizmin taşeronu sahte sola, Rum sevicilere ve 5. Kol'a kaldı.
2004 referandumundan bu yana yaşadığımız siyasi krizlerin, kaosun ve savrulmaların temel siyasi nedeni de budur...https://kibrishaberajans.com/annan-planinin-18-yildonumunde-animsadiklarim-ihaneti-gordum/ 
Girne’den, SEVGİLERLE !..  

05.06.2022 
Dr. Hayrettin Parlakyıldız 
Kıbrıs İLİM Üniversitesi E-posta:
hparlakyildiz@mynet.com