Ardında kalan zaiyatları çoktu.. Onbinlercesinin mezarı belirsiz oldu..

Ardında kalan zaiyatları çoktu.. Onbinlercesinin mezarı belirsiz oldu..
Kolay sandılar, öyle ya pek güçlüler.. Karşılarında, Vatan uğruna etten duvar olmuşları görünce, belki de pek şaşırdılar..
Düşmanın topu tüfeği ile , yoğun ateş hattında tuttukları alanda, metrekareye düşürdükleri mermi sayısı binlerceyi buldu. Mermileri çoktu, üsbtesindeng eliriz sananlar oldu.. Umduklarını değil, hepsi sonunu bir avuç yarımadada buldu.
Umduklarını bulamadılar.. Bulamayacaklar.. Top yekun yek vücut olan Türk milleti, ne tüfek, ne top.. Ne gemi, ne tank tanır yer geldiğinde.. Örneği de pek yakın zamanda yaşandı.. Hiç o günde ösz etmeyeceğim..
 GEÇEN OLDU...! Geçen de çok oldu.. Kimi elini kolunu salyarak geldi geçti, kimi, 107 yıl öncesini hatırlayarak, yüreği selanik, bir yanı yusuf yusuf yaparak... Yani;Düşündü kara kara.. Ya, yine aynısı olursa...
Bir boğza düşünün topu temeli, 36 mil uzunluğunda.. Kıvrımları çok, dar yerleri az.. Daralan bir noktada, NARA ardır ki, adı gibi sesi yüksek oktandır mesajı.. 
Gçünümüzde, halen dahi cephe menüsünden söz ediyor, Çanakkale ruhunu, o kutsal ruhu  bir kenera bırakıyoruz.. Oysa ki, çankakale savaşlarını kazanna, bir somun ekmek, az üzüm hoşafı değil, yaşanılan ve yaşatılan Ktusal ruh.. Şehitlik mertebesine inanç.. Bir dakika sonra öleceğini bilenlerin, tekbir getirdikleri yer Çankakale.. Okuma bilenler okuyor, bilmeyenler kelimeyi Şahadet getiriyor.
İki siper arası ben diyeyim, 6, siz deyin 8 - 10 metre..
Düşman ile göz göze Mehmet.. Mehmet amansız yurt savunuyor, düyman nereye gelidğini bile sbilmiyor..
Kan kokusu, barut kokusu ile harmanlanıyor, genizi tarifsiz bir şekilde  yakıyor..
Günh gelyior sıcak basıyor.. Ayardan Temmuz Ağustos.. Ang eiyor kışbastırıyor, şimdi ki gibi Mart ayazı.. yüreklerde Mehmetçiğin vatan aşkı, beden üşümüyor..   
Kimilerinin dediği gibi , yokluk da yok aslında..
Anadolu'dan gelmiş erzak,., Gelmiş de, zaman karın açlığı düşünecek zaman değil..
Mehmet Vatan derdinde.. yemek olsa ne olacak,olmasa ne..
Kırık buğday' ın çorbası, kazanılan her zaferin ardından  ayrı bir tat sunuyor Mehmede..Lezzet doyumsuz.. Bir yarım tas ılık çorba da olsa  içilen, Vatan savunması yerinde ve tam..
Mehmedin derdi zaten Vatan.. çroba osa ne olacak, olmasa ne..!
Hoşaf yağsız, tadı tuzu yok.. Zaten Mehmedin de yiyecek vakti yok..
Gözleri odaklanmış, konuştuğundan dahi bir şey anlamadığı Düşmanın üzerine..
Canını almaya kalkan, yaralı düşmanı sırtlayıp, götürüyor siperine.. Bunları görenler de, not düşüyor tarihe: Centilmenler savaşı diye..
Evet centinmendi Mehmet.. Cana canlıya karşı adabı vardı. Yürekliydi Mehmet.. yaralıya kurşun sıkmayandı.
Diyorlar ki, zaman zaman açtı Mehmet.. Ne açılğı kadeşim; Söz konusu Vatan ise, Mehmet için gerisi hep teferruattı.
Bir not takıldı gözüme.. Bir tarihçiden gelmiş muhtemel.. 
"Erzak ve gıda maddeleri cephe gerisine kadar getirilmiş ve her gün düzenli olarak belirlenen miktarda malzemenin dağıtımı gerçekleştirilmişti.
Çanakkale'de bir askere ortalama şu miktarlarda erzak verilmiştir:
900 gram ekmek, 250 gram et, 150 gram bulgur, 20 gram zeytinyağı, 20 gram tuz, 9 gram sabun."!
Gram derdinde değildi ki Mehmet.. Vatan dı önemli olan.. Yemek olmasa ne, olsa ne..
Bugün, birbirimizi yemeyelim boşa..   Vatan olsun tekderdimiz, gerisi hakaye..
Bir düştü bizim için, misal bu gün gerçek oluyor..
1915 Çanakkale köprüsü, güzelim boğazın gerdanlığına dönüyüyor..Allah devlete zeval vermesin..
Zaferin kutlu olsun Çanakkale.. Söz konusu vatan ise, gerisi  bize hep teferruat..