Politika, Çanakkale, Türkiye Gündemi ve elbette hizmet anlayışı.

Hafta sonunda İktidar ve Muhalefetin Milletvekilleri dikkat çeken söylemlere imza attılar.
AK Partili Turan ile CHP’ li Erkek’ ten gelen açıklamalara dikkat kesilmemek elde değildi özetle.
İki Vekilin ortak noktası elbette Çanakkaleli oluşlarıydı. Bir ortak noktaları da, ikisinin de mesleğinin Hukukçu,  Avukat oluşu.
 İktidar vekili Av. Turan’ ın, ”Ankara’nın değil Çanakkale’nin vekiliyiz” çıkışı kadar, Muhalefet vekili CHP’ li Av. Erkek’ in İdam’a ilişkin sözleri dikkat çekmeye yetiyor ve artıyordu kısacası.
 İçimiz dışımız siyaset ve her yaşanmışlık da siyaset ile alakalı olunca, siyasetçilerin ne dedikleri önem taşıyor elbette.
Uzunca bir Başkent maratonu sonrası, hafta sonu seçim bölgelerine koşan Milletvekilleri, oldukça önemli gündem maddelerine ilişkin, keskin sözlerle değerlendirmelerini yaparken, Partililerinin nabzını da ellerinde tutmayı hedefliyorlar kısacası. Ya da bizlere öyle geliyor.
AK Parti Grup Başkanvekili de olan Çanakkale Milletvekili Av. Bülent Turan’ ın Seçim bölgesine gelişi ile başlayalım söze. Ve de ziyaretlerinden detaylara göz atalım.
Biga ilçesine bağlı Karabiga Beldesine ziyarette bulunan sayın vekil,  Partisinin Biga ilçe başkanı Ahmet Şahin, Çardak belediye başkanı Basri Ulaş, Gümüşçay belediye başkanı Adnan Pastırmacı ve partililer ile birlikte ilk olarak Biga ilçesinin Güleçköy’ üne uğramış.
Vatandaşlar ile çay içip sohbet etmek elbette olması gerekenlerden.
Fakat,  Turan’ ın enerjisine diyecek yok yine.  Ziyaret trafiği öyle kestirmeye getirilmeden sürmüş yine.
Köyler bitiyor, Karabiga beldesine geçiliyor. Esnaf ziyareti yapıldıktan sonra belde teşkilatıyla buluşuluyor.
Basına kapalı bir toplantı da gerçekleştiriyor vekil Turan. Görüşme basına kapalı da olsa, detaylar bir şekilde çıkıyor her zamanki gibi.
İşimiz üzerimize vazife olmayan detaylar da değil elbet.
Karabiga’ da Bir dönem okul olan ve Çanakkale savaşlarında da yaralıların tedavi merkezi olarak kullanılan tarihi mekanı da geziyor sayın vekil. Kısacası Tarih önemli.  İşte bu nedenle, Keşke, bizim kayıp tarihle alakalı yaşanılanlarımıza da bir el atsa diyorum içimden.
Bu konuya ilişkin elbet bir adımı olur sayın vekilin. Gelelim burada yaptığı konuşmasına.
”Ankara’ da ki işlerimizden imkan buldukça Çanakkale’mizin değişik köyleri, beldeleri ve ilçelerini ziyaret etmek istiyoruz.  Çünkü biz; Ankara’nın vekili değil, Çanakkale’nin vekiliyiz” diyor açıkça.
Ve günlerdir dile getirdiğim, bu kentin tarihi değerlerinden bahsediyor sayın vekil.
Karabiga’ nın tarihi binası üzerine konuşurken, “Şu an tarihi bir okulun önündeyiz.  İnşallah bu okulun restarasyonu için gayret edeceğiz.  Karabiga bizim en özel beldelerimizden bir tanesi.  Sanayisiyle, tarımıyla, deniziyle en özel bir beldemiz. Bu beldemize katkı sağlamak onurdur, görevdir”  diyerek, aslında bu kentin tarihi değerlerine verdiği önemi ap açık söylüyor sayın vekil.
Benden söylemesi. Bu tarih sevdası ile kayıpların akıbetini sorar ve net yanıt alamaz ise sayın vekil, varın siz düşünün gerisini.
İktidar partinin vekili Av. Turan’ dan, Anamuhalefet’ in temsilcisi Milletvekili Av. Erkek’e geçelim ve o ne demiş bir de o sözlere göz atalım dedim.
Bir ara başlık verecek olursam; “İDAM ÇIĞLIKLARI VE HUKUK” sanırım yanlış olmayacak.
CHP’ li Çanakkale Milletvekili ve TBMM Anayasa Komisyonu Üyesi olan Av. Muharrem Erkek’ in Basın Müşavirliğinden gelen ve e-postama düşen açıklamasında;
“Son günlerde ülkemizde idam çığlıkları hiç olmadığı kadar yüksek ve siyasi sesle dile getiriliyor.
Bu sesin Başkanlık yolunda ikna amacıyla olup olmadığı ise tartışılmaya devam ediyor” şeklindeki bölüme dikkat sekiliyorum.
Avrupa Konseyi ve NATO üyesi hatırlatması ile gelen sözlerin devamında ise sayın vekil;
“Avrupa Birliği üyeliğine adayız. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne tarafız. Türkiye, idam cezasını her koşulda tümüyle ortadan kaldıran Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) Ek 13 Nolu protokolü, 9 Ocak 2004 tarihinde imzaladı. Yani, bu protokolü AKP Hükümeti imzaladı ve Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi” vurgusu yapıyordu.
TBMM Anayasa Komisyonu Üyesi, ayrıca da bir Hukukçu oluşundan olsa gerek, Anayasa’nın maddesi üzerinden konuşuyordu sayın vekil Av. Erkek.
Ve diyordu ki; “Anayasa’ nın 90. maddesinin son cümlesi, usulüne uygun yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin antlaşmaların kanunlara karşı üstünlüğünü hüküm altına almıştır”
Ne mi var bunda? diye sorabiliriz. Bence kanun maddelerini bizlerden daha iyi bilenler için ne yok ki?
Sayın vekil de böyle düşünmüş olmalı ve demiş ki; “Sonuç olarak, Anayasamız ve AİHS’ne ek protokoller karşısında, idam cezasının getirilebilmesi hukuken mümkün değildir. Yapılacak Anayasa değişiklikleri ile Avrupa’dan tamamen kopmak istenmiyorsa!” sorusunu da getirerek.
Kendisinin hukukçu ve bu nedenle de TBMM Anayasa Komisyonu Üyesi oluşu, CHP’ li vekilin sözlerini dikkatle okumama yetip artıyor.
Çünkü, kanun maddeleri ile konuşuyor sayın vekil.
Açıklamanın devamında; “Anayasa madde 15/2, suç ve cezaların geçmişe yürütülemeyeceğini açıkça ifade etmiştir. Ceza Hukukunun evrensel temel ilkelerinden biri olan ve bizim Ceza Kanunumuzun da 7/2 maddesinde vücut bulan hüküm şöyledir: “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.”  Diyor du sayın vekil Av. Erkek.
Bir çoğumuz yabancı olsa da maddelere, anlatım açık ve de ortada. Sonuç ne mi?
Aslında bu soruyu sayın vekil de duymuş olacak ki, şöyle diyordu açıklamasında;
“Sonuç olarak; 15 Temmuz gecesi darbeye teşebbüs edenleri, halkına kurşun sıkanları ve Fethullah Gülen’i yargılayıp Ceza Kanunumuzdaki en ağır hüküm olan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırabilirsiniz; ama kesinlikle idam edemezsiniz.
İdam, öç almaktır. Gerçek hazinesi adalet olan devletler, öç almazlar. İntikam duygularıyla, kin ve öfkeyle devleti yönetirseniz, hızla adaletten uzaklaşırsınız, evrensel hukuktan ve temel haklardan koparsınız.
Özellikle son dönemde yaratılan Anayasasızlık ve hukuksuzluk dönemi, Fransız devriminin ünlü politikacısı ve hukukçusu Danton’un dediği gibi; bir gün gelecek kendi evladını da yiyecektir. Satürn gibi.
Hukukun kuvvetinin olmadığı yerde, kuvvetlinin hukuku devreye girer ve hukukun üstünlüğünün olmadığı yerde, hiç kimse güvende değildir”
İdam istemek ‘Öc’ almak mıdır?, bilemedim lakin;
İstiyorsa bir şeyi milyonlar, vardır elbet bir bildiği…