Kayseri'den konuk yazarımızın mektubundan söz edeceğim bugün..

Kayseri'den konuk yazarımızın mektubundan söz edeceğim bugün..
Hafta sonunda, can dostlara yönelik duyguları kaleme almıştım. İçimden  geçenlerden söz etmiştim.. Hem kendimce, hem de bir can dost severin içinden geçenleri aktarmaya çalışmıştım..
Bugüne özel aktaracaklarım, KAYSERİ' den..
Mesleki büyüğüm Mehmet ağabeyin yazdıkları..
Başlık hayli net.. "CUMHURBAŞKANINA AÇIK MEKTUP..."
Mesleki büyüğüm, Mehmet Uzel; "Sayın Cumhurbaşkanım, siz ve eşiniz hayvan sever ve merhametli insanlarsınız..
Sizin de köşkte beslediğiniz köpekler ve kediler var…
2021 Yılının son günlerinde Gaziantep’ de yaşanan korkunç olay, sorumsuz bir anne ve babanın 4 yaşındaki kızları Asiye 2 pitpull köpeğin saldırmasıyla ağır yaralanan kızımızın tek suçlusu anne ve babasıdır..
Çünkü daha sonra yayınlanan video larda Asiye’nin bu pitpullar ile sürekli oynadığı görülmüştür.. Bundan dolayı bir hayvan sever olarak böyle tehlikeli hayvanlarla oynamasına aldırış etmeyen tek suçlu annesi ve babasıdır.." diyerek, mektubuna neden olayı özetliyordu önce.
Ardından da, kişisel görüşlerinden söz ediyordu Kayseri'nin usta kalemi.
Diyordu ki; "Tabii bu hayvanları sahibinin de suçu vardır elbette hayvanlara maske takmadan bıraktıkları için…
Sayın Cumhurbaşkanım, gene sizden Allah razı olsun Asiye’nin tedavisi için gerekenlerin yapılmasının talimatı verdiniz…
Pitbull köpeklerinin bir çocuğun ağır yaralanmasına sebebiyet vermesi, bütün sokak hayvanlarının toplanması konusunu gündeme getirdi…
Sokak hayvanlarının sorunu şehirlerde, İlçelerde yerel yönetimlerin gerektiği kadar saha beslemesi yapmadığından hayvanlar aç bırakılmakta..
Bunlarda insanlara çocuklara saldırmakta..
Şayet belediyeler bu sokak hayvanları için ciddi çalışmalar (kısırlaştırma, aşılama ,küpeleme ve sokak beslemeleri) yapsalar, böyle olaylarla karşılaşmayız..
Türkiye’nin dört bir yanında belediyelerin aşılı, kısırlaştırılmış, kayıtlı köpekleri toplayarak pek çoğunun öldürüldüğü ya da ölüme terk edildiği haberleri gelmektedir.."
Bu haberleri ben de Çanakkale'de işitenlerdenim. Ne yalan söyleyeyim, içim ayrı bir cız etti..
Pireye kızıp, yorganı yakmak gibi bir şey bu.. Bir cins, üstelik sahiplenenin tedbirsizliğinin yol açtığı bir saldırı vakası ardından, tüm canların potansiyel tehlike gibi algılanması, hakikaten üzücü.
Bu noktada, ben gibi hassas düşünmüş Mehmet ağabey ve sayın Cumhurbaşkanı'na, açık mektup kaleme almış bu gün.
Mektubun devamında neler geçiyordu. Buyurun, birlikte göz atalım.. Diyordu ki Mehmet ağabey;
 "Çevre,Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı 81 İlin valilik  ve belediyelerine 'sahipsiz ve tehlike arz eden hayvanlarla' ilgili genelge gönderdi..
Bakanlık bu hayvanların Belediyelerin kuracakları  güvenli barınaklarda yaşamalarını istiyor..
Ama işitiyoruz ki b.azı Belediyeler  bu konuda bir adım dahi atmıyorlar..
Hayvanların yaşam alanları barınak değil, doğadır..
Ama ne yazık ki, doğal alanlar belediyeler tarafından imara açılıyor..
Hayvanların yaşam alanları kalmıyor..
Senelerdir önüne geçilmeyen popülasyon artışı ve eş zamanlı kısırlaştırma  seferberliği, yasaklanmayan hayvan satışı ile üretim çiftlikleri, yaşanan tüm hayvan trajedilerini  bizlerde hep beraber görüyoruz..
Sayın Cumhurbaşkanım, hayvanların yaşam alanlarından kopartılmaları ve olumsuz koşullarını hepimizin bildiği, ölüm kampı olan barınaklarda ölüme terk edilmemeleri vicdana sığmadığı gibi bizler;
 'Kuşu ölen bir çocuğa baş sağlığına giden bir peygamberin ümmetiyiz'
Ancak doğru bildiklerimi yazmak zorundayım..
Sayın Cumhurbaşkanım, Ülkemizde 33 Veteriner Fakültesi var.. Burada görev yapan hocalarımız, okullarımızda çocuklara hayvanlara nasıl davranılır?, hayvan sevgisini nasıl aşılanır.. sokakta, mahallede yalnızken bir hayvan gördüklerinde ne yapmaları gerekir bunların eğitimi verseler.. Çok şeylerin değişeceğine eminim..
Sokak hayvanlarının sorunu ne yazık ki halen ülkemizde çözülmedi..
Belediyelerin bu sorunu hayvanların barınaklarında değil doğal yaşam alanlarına konulması ile çözmeleri önemlidir…. "
Bu görüşleri savunuyordu Mehmet ağabey.. Mesleki büyüğümün de hatırlattığı gibi, biz ki;  
 'Kuşu ölen bir çocuğa baş sağlığına giden bir peygamberin ümmetiyiz'
Sessiz kullar, Rabbimizin bizlere emaneti gibi görülmeli ki, ki zaten öyleler.. Gereğini de biz insanlar yapmalıyız. Sevmeli, ihtiyaçlarını gidermede yardım eli olmalı.. dahası koruyup kollamalıyız..
Misal ben, her sabah yaptığımı, ömür verir ise yaradan, yarın da yarından  sonralar da da yapmaya ant içenlerdenim kendimce.. Bir tane de olsa, on tane de, her sabah kalkıp erkenden, karınlarını doyurmaya gideceğim sesiz kulların yanına..
Umarım toplum olarak, bize ihtiyaçları olduğunu unutmayız kedilerin, köpeklerin.. Dahası, soğuk kış günlerinde irili ufaklı tüm kuşların.. Kimi zaman bir yudum yiyecek, kimi zaman yaz günlerinde de özellikle bir damla suya bile ihtiyacı var  tüm canların..
Allah herkesin içine merhamet versin inşallah.. Versin ki, tüm sokak canları mutlu olsun.. Amin...