GÖZÜL BAŞLIK ATMIŞSIN, “BİZİMKİSİ BİR ‘HAK’ HİKAYESİ..”  DER İKEN…

GÖZÜL BAŞLIK ATMIŞSIN, “BİZİMKİSİ BİR ‘HAK’ HİKAYESİ..”  DER İKEN…
Aklıma bir anda, büyük usta geldi.. Hadi gel de bu durumda Rahmet okuma..
Mekanı cennet olsun, Nurlar’ da yatsın büyük usta.. Hayranı olduğum ve ölene dek te öyle kalacağım. Kayahan ustaya, rahmet diliyorum bu vesile ile bir kez daha..
Rahmetlinin dillere pelesenk olmuş, ‘AŞK’ dolu  şarkısıdır: “Bizimkisi Bir Aşk Hikayesi..”
Kod adı ile seslenmek isterdim lakin, kendisi koskoca Başkan.. Başkan atıyordu baylığı;
“BİZİMKİSİ 22 YILLIK BİR HAK HİKAYESİ…” vurgusu da yaparak..
Çanakkale Emeklilikte Yaşa Takılanlar Derneği Yönetim Kurulu Adına, Başkan Murat ÇAĞLAYAN kaleme alıyordu, ‘Hak’ hikayesini..
Önce bir anlatımda bulunuyordu; “Emeklilikte Yaşa Takılanlar kimlerdir?” sorusunun beraberinde.
Tarih veriyordu;  “08,09,1999 tarihinden önce iş hayatına atılıp çalışmaya başlayan, SGK sistemine  girişi olan ve devletiyle o dönemin iş kanuna göre sözleşme imzalamış farklı siyasi görüşlerden olan işçi, emekçi, esnaf, çiftçi, memurdur.” diyerek devam ediyordu sözlerine.
“22 yıldan beri mağduriyet yaşayanlardır, Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı, yani halkın ta kendisidir.” vurgusunda bulunarak..
Kısa adı ile söz ediyordu kendilerinden.. Halk arasında kodlanan üç harfle.. EYT diyerek..
Başkan Çağlayan; “Eyt bir Türkiye gerçeğidir. Biz Emeklilikte Yaşa Takılanların anamızın ak sütü gibi helal olan  hak edilmiş taleplerini ‘ERKEN EMEKLİLİK, EMEKLİLİKTE YAŞI TUTMAYANLAR, TÜREMİŞ,BOŞ İŞLER, EKONOMİYE YÜK’ diyerek algı yaratılması ve geniş kitleleri ilgilendiren bu mağduriyetin hala yok görülmeye çalışılması doğru değildir.” Şeklinde bir ifade de kullanıyordu açıklamasında.
Kod adı ile bahsetmek isterdim, fakat diyorum ya, Koskoca Başkan Murat Çağlayan.. Aramızda, ilk gördüğümde, kod adı ile seslenirim yine hayli eskiden tanıştığımız bu kardeşime..
Uzundu sözleri.. Kederdendi belli dedikleri..  Uzundu, fakat sorunu yaşayanların hanidir dilindeydi bu yazıya döktükleri. 
Söze giriyordu Başkan.. Şöyle ki; “Bizler daha önce de yapmış olduğumuz açıklamalarda üstüne basa basa ve altını çize çize söyledik ve yine söylüyoruz.
Bizler ERKEN EMEKLİLİK DEĞİL, BİR LÜTUF DEĞİL, sadece 8.9.1999 tarihinde çıkarılan 4447 sayılı kanunun alehte geriye doğru  işletilerek yarattığı  mağduriyetin giderilmesini,1999 yılı öncesi çalışma hayatına başladığımız haklarımızın ne bir eksik ne bir fazla, sadece haklarımızın iadesini talep ediyoruz.”
Dahası da vardı, altını çizdiklerinin. Misal şu dedikleri; “Sosyal ve Hukuk Devletinde vatandaşının aleyhinde geriye doğru işletilen bir kanun olamaz, kabul edilemez.
Çıkarılan kanun çıktığı tarih ve sonrasını kapsamalıdır.4447 sayılı kanun 1999 tarihinde çıkarılmıştır. Ama devlette devamlılık esastır ve geniş kitleleri ilgilendiren bu büyük 22 yıllık mağduriyet görmezden gelinmemelidir.
Emeklilik ve Yaşam Şartları olarak ülkemizden çok daha üstün olan İskandinav Ülkelerinin(Norveç, İsveç, Finlandiya..) örnek verilmesi, ERKEN EMEKLİLİK ALGISININ yaratılmaya çalışılması, zamanı gelip emekli olunca sanki daha fazla emekli maaşı alınacak söylemi, ayrıca emekli olunca eyt’ nin başka bir işte çalışıp işsizlik yaratacağı, yaşa takılanların bedelini fazlasıyla ödemesine rağmen bütçeye  yük sayıldığı gibi söylemler abesle iştigaldir.”
AYLIK BAĞLAMA ORANLARI SORUNU YAŞ MESELESENİN ÖNÜNE GEÇMİŞTİR
Rakamlarla devam ediyordu Başkan..  Şöyle başlıyordu anlatma;
“Emeklilikte Yaşa Takılanlar 2008 yılında çıkarılan kanun ile Aylık bağlama oranı mağduru da olduk. Sadece bizler değil şu an tüm çalışma hayatında olanlar da aylık bağlama oranı mağduru olacaktır. 2008 yılında 5510 sayılı kanun ile yapılan düzenleme ile aylık bağlama oranları %78 lerden, %28 lere kadar düşürülmüştür.
Ayrıca şu an uygulanan emeklilik sistemimizde çalıştıkça ve fazla prim ödedikçe bağlanacak emekli aylıkları düşmektedir. Bu sistemden dolayı çocuklarımızın geleceği bizden daha zor olacaktır ve bu sürdürülebilir değildir.
Ülkemizde 2004 yılına kadar emekli maaşları asgari ücretin altına düşmemişti.2004 yılı sonrası hesaplama değişiklikleri ile gelinen durum asgari ücret 2.825 tl, en düşük emekli maaşı ise 1.500 tl ye tamamlanıyor.
Lütfen artık genci, yaşlısı, çalışanı, çocuklarımız olan  (z) kuşağı, kısaca herkes siyasi görüşünü bir kenara bıraksın ve hal buyken bu bağlanan emekli maaşlarıyla nasıl geçinebileceğini sorgulasın!
Asgari ücret ve civarında primi yatan bir kişiye, emekli olduğunda şu an 1500tl ile 2000 tl arası bir maaş bağlanmaktadır. Asgari ücretin 2825 tl, açlık sınırının 2865 tl olduğu ülkemizde bağlanacak olan ve bağlanan 1500 tl- 2000 tl emekli maaşları ile geçinmek için çalışmamak, ek iş yapmamak mümkün değildir. Bu maaşlarla geçinmek zaten mümkün değildir.Şu an 13.000 milyon civarı emeklimizin düşük emekli aylıkları yüzünden yaklaşık 6,5 milyonu aktif çalışma hayatındadır. Emeklimizi de düşük maaşlardan ötürü  iş hayatından çekemediğimiz sürece de genç işsizlik sorunu artarak devam edecektir.  Aktüeryal denge için Çalışma hayatındaki asıl sorun emekli sayısının fazla olması değil sigortalı çalışan sayısının yeterli olmayışıdır, yani kayıt dışılıktır.” diyerek..
Ve dahası da vardı, kaleme aldıklarının. Uzundu açıklaması.. Şöyle idi yani;
“Çok önemli olduğu için tekrarlamakta fayda görüyoruz. En önemli konulardan biri de aylık bağlama oranlarıdır yaş sorununun önüne geçmiştir.1999 yılı öncesi aylık bağlama oranları %70-75  civarı  iken 2008 yılındaki 5510 sayılı kanun ile yapılan düzenlemeyle şu an %28 lere kadar düşmüştür. Bizler ayrıca aylık bağlama oranlarıyla da mağdur olmuş durumdayız. Bu aslında sadece EYT değil tüm çalışanları ve çalışma hayatını kapsayan ve ilgilendiren bir durumdur. Dolayısıyla sgk ve emeklilik sistemimizde de bir sorun olduğu aşikardır.
Emeklilikte Yaşa Takılanlar; bilinçli, belli bir yaşa gelmiş, çoluk çocuk, torun  sahibi olmuş, farklı siyasi görüşlere sahip olmasına rağmen aynı mağduriyeti yaşayan ve bunun için  mücadele eden, Devletine bağlı ve devletine karşı üzerine düşen yükümlülüğü, ödemesi gereken primleri ve bedeli yaklaşık 6,000,8,000- 10.000 iş günü yani  2 katını ödeyen, emeklilik hakkı geciktirilmiş mağdurlardır, kısaca halkın  ta kendisidir.
EYT kimsenin keyfi uygulamalarına maruz kalacak bir topluluk değildir. Şerefiyle onuruyla örnek mücadelesiyle HAK davasını sürdürendir.
Bizim işimiz siyaset değil, siyasilerledir. Bu sorunu siyaset kurumu çözecektir, çözmelidir. Bu yüzden kimse Emeklilikte Yaşa Takılanları farklı algılarla başka mecralara çekmeye çalışmasın.
Federasyonumuz ve Derneklerimiz sayesinde Artık herkes emeklilik sistemi ve Eyt ve çalışma hayatı konusunda daha da bilinçlenmiş vaziyettedir.
En önemli ayrıntı ise bu davanın HAKLILIĞI  ve bu sorunun çözülmesi gerektiği  toplum vicdanında da   kabul görmüştür.”
Uzundu denilenler.. Tıpkı, uzunca süredir beklenen,  mutlu sonuca ulaşması için, eyt’ lilerin bekleyişi gibi idi adeta ifadeler.
Emeklilikte Yaşa Takılanların mağduriyetinin bu zorlu pandemi döneminde daha da arttığına da vurgu yapıyordu Başkan Çağlayan ve devam ediyordu dikkat çekici ifadelerine..
“Emeklilikte Yaşa Takılanlar yıllardır üretmiş, çalışmış,devletine karşı yükümlülüğünü ,vergi ve primlerini kat kat ödemiş ikiye katlamıştır.
Emeklilikte Yaşa Takılanlar da birer can’dır, Ana’dır, Baba’dır, çocuğunun geleceği, evinin direğidir.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır. Evin direği yıkıldı mı, tamiri telafisi olmayan yaralar açılabilir.
Devletin genç görüp emekli etmediği, iş verenin yaşlısın deyip iş vermediği arafta kalan eyt liler ‘in geçim sıkıntısı bu dönemde daha da artmıştır.
Mağduriyetlerin günden güne arttığı ve artacağı aşikardı.  Önümüzdeki süreç iş ve aş bakımından daha da zorlu olacaktır. 
Devletimizin ve iktidarın, bu haykırışı ve çığlığı duymasını , duyup duymamazlık, görüp de görmemezlikten gelmeyi bırakmasını ve Sosyal ve Hukuk Devleti anlayışıyla Emeklilikte Yaşa Takılanlar’ ın haklarını iade etmesini ve mağduriyetlerin daha da artmadan bu kesime de nefes aldırmasını ve artık bu 22 yıllık mağduriyeti sonlandırmasını, çözüm bulmasını istiyoruz. “ şiklendeki çağrıyı da yaparak.
Uzunca süredir çözüm bekleyen eyt’ lilerin, sözleri de uzun oluyordu elbet..
Mesele bilindik, sorunu yaşayan da çoktu. Böyle olunca da  bitmiyordu denilenler.. Son sözler mi demeliyim bilemiyorum lakin, açıklamanın sonu tam da şöyle idi;
“Emeklilikte yaşa takıldık, abo ya takıldık, staja takıldık, siyasilerin verdiği sözlere takıldık, virüse takıldık… Büyük bir mağdur kitlesi ve oy potansiyelinden dolayı Seçim malzemesi olmaktan bıktık usandık.
Yatırdığımız primlerimizin vadesi doldu, ömür vadesi dolmadan bu zor dönemde bu sorun çözülerek tarihe gömülmelidir.
Bizler Türkiye genelinde açılan ve açılmakta olan 23 derneğimizle Marmara Federasyonunu kurduk.. Gücümüz haklılığımızdan kaynaklanıyor. Bu bağlamda kenarda durup,ne olacak halimiz diye bizlere sorup ,uzaktan izleyen tüm eyt mağduru arkadaşlarımızı   bu sorunun ciddiyetini daha da iyi idrak etmelerini, hak verilmez alınır diyerek bu mücadelede öncülük eden derneklerimize sahip çıkma adına üye olmaya, haklı davamıza ve çocuklarımızın da geleceğine sahip çıkmaya ve aktif olarak mücadele etmeye davet ediyoruz.Tarlada izi olmayanın harmanda yüzü olmaz demiş atalarımız.
Bizlerin sorunlarını çözme amaçlı bugüne kadar bir çok yasa teklifi muhalefet partileri tarafından meclise verildi.1999 yılında üçlü koalisyon döneminde bu mağduriyetin altında imzası olan MHP,  bu sorunun çözümü için özellikle söz vermiş, seçim beyannamesine koymasına rağmen ve ayrıca  Ak Partinin olumsuz yaklaşımı yüzünden maalesef bugüne kadar meclise muhalefet partileri tarafından verilen önerge ve kanun tekliflerini red etmişlerdir. Ayrıca bizi bizden dinleyin dememize rağmen randevu taleplerimize bile olumlu bir cevap maalesef verilmemiştir.
Ekim ayında açılacak olan meclisimizde 22 yıllık mağduriyetin giderilmesi için çalışmaların acilen yapılmasını ve gündeme alınmasını istiyor ve bekliyoruz. Kısacası vaad değil artık icraat bekliyoruz.
Bu bağlamda Eyt mağduriyetinin 22.yılında  08.09.2021 Çarşamba  Günü gerekli izinler alınarak EYT Marmara Federasyonu Başkanı Sayın Gönül Boran Özüpak önderliğinde 23 derneğimizle birlikte Ankara Ulus ta saat 11.00 de  bir basın açıklaması yaparak topladığımız 5.000.000 ıslak imzalı dilekçeleri de Beştepe ye iletmek için tekrar  kitlenin sesini duyurabilmek adına yine Ankara da olacağız.Ayrıca yine federasyonumuz öncülüğünde Çalışma Bakanlığından randevu talebimiz olmuştur.Sadece kendimiz için  değil çocuklarımızın da geleceği için mücadelemize yılmadan usanmadan devam ediyoruz.”
Nokta geliyordu açıklamaya.. Son söz, pek kafiyeli idi ayrıca…
“Edirne’den Kars’a , eğer adalet varsa, çıksın artık bu yasa…”
İmzayı atan; Çanakkale Emeklilikte Yaşa Takılanlar Derneği  Yönetim Kurulu Adına  Başkan Murat ÇAĞLAYAN dı kasaca..