Sosyal medyayı öfke kusup, bilinçli algı yaratmak için kullananlara bence ders olacak bir detay bu bahsedeceğim.


Sosyal medyayı öfke kusup, bilinçli algı yaratmak için kullananlara bence ders olacak bir detay bu bahsedeceğim.
Başkent turunda iken rastladım bu özet anlatıma; 
-Sosyal medyada İsimsizler Hareketi adı altında örgütlenerek halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek, devlet büyüklerine hakarette bulunmak, seçilmiş hükümeti yıpratmak ve kamuoyunda yankı uyandırmak amacıyla provakatif paylaşımlarda bulundukları tespit edilen 24 şüpheli 6 ilde düzenlenen operasyonla gözaltına alındı.
Benzerleri bizde de var, en azından ben görebiliyorum bazılarının asıl niyetlerini. Amaçları toplum üzerinde tedirginlik yaratmak, güvensizliği dile getirip, artık ellerine ne geçecek ise, boş boş paylaşımlar ile sözüm ona bir uzman edası ile yorumlar falan..
Öyle çok duyar oldum ki: “facebook’ da gördüm. Vallahi de billahi de, böyle imiş..” denilerek, yaygaracılığı, insan demeden edemiyor bu durumda:
 “Ben gazeteciyim duymadım, duyan gazeteci arkadaşım da yok, senin bahsettiğini kim duymuş da, böyle yalan bilgileri pompalıyor habire..!!” diye..
Sosyal medya çığırından çıkmış bence.. Yalan dolan bir yana, abartılı ve hatta sinkaflı paylaşımlar günden güne artar oldu.. Kimi zaman yüz gülümsetiyor bazı paylaşımlar, kimi zaman da, düşündürüyor delice.
Ve asıl tehlike.. Toplumda güvensizlik ortamı oluşturma çabası.. Kin nefret bir yana, bir de Devlet düşmanlığına soyunan tipler..
San ki, yazılanı çizileni yorumlayamıyor beyinlerimiz. O kadar bilinçsiz olduğumuzu düşünüp, bize yön, millete ayar vermeye çalışan tipler öyle çok ki aslında, sözüm ona her biri ayrı bir deve kuşu..
Sahte hesaplardan ona buna bok atıp, ona buna akıl verenler var bir de.. Onlara ne demeli..!!!
Geçenlerde başımdan geçen bir olay..
Öyle bir konudan bahsediyor ki yarım akıllı, ben de salağım ya, dediğine Lapin gibi atlayıp, konu edeceğim..
Peki yer mi Çanakkale çocuğu..!!!
Tak diye söylüyorum adını, beni engelleyip çıkıyor hesaptan..
Misal bu tip.. Öyle çok ki bu tip.. İnsana bir de iş öğretiyor bu zavallı…
Mesele Çanakkale olunca, ne işten kaçarız, nede gece gündüz mesaisinden biz gazeteciler..
Öyle çoğuz ki üstelik bu şehirde, göremeseniz de çoğu kez etrafta, bir kuytu köşede, muhabbetteyiz biz kardeşim.. Dert dinler, dertleniriz. Vatandaş söyler biz dinleriz.. Bazen, şarkı türkü de dinlesem bu sohbetlerde, asıl  Çanakkale’dir hep meselemiz..
Eksik gedik gördük mü en önce yetkilisine söyler, batık olmuyor daha da bir yetkiliye ses duyurmaya çalışır, baktık o da olmuyor, son çare bir kaç satır bahsedip, gündeme getiririz sorunları..  Bu bazen çöp olur, bazen patlak bir boru..
Vatandaştan gelen şikayetler ile dolar zihnimi. Kimi şikayet çok sıradandır da, diyemeyiz ki biz..  “bu da şikayet mi be kardeşim..”   
Vatandaş diyor ise doğrudur. Şikayetin küçüğü büyüğü olmayacağı gibi, onun önem derecesini düşünmek değildir bizim işimiz.. Dinleriz, dertle dertlenip, üstüne bir de cigara tüttürür, artık beş mi olur, on mu bilemem, koyu ve tek şekerli çay üstüne çay da içeriz..
Sorunlar yumağı büyür bazen.. Şehrin sokaklarını almaz büyüyen yumak.. İyi de kimin umurunda..
Biz söyledik mi, ‘çok bilen’ ilan ediliriz.. Al sana, bir hasım daha..
Öyle çok hasım ediniyoruz ki bu mesleği ircaa eder iken, hısım sözünü unuttuk gayri..
İş öğretenler bir yanda, sorun dinlemezler, çözüm bulmazlar bir başka yanda..
Delleniyor bazen zihnim.. Ne yalan söyleyeyim, başımın sağ yanında bir sızı, aniden üstelik cııız diye..
Kendi dertlerimi unutup, vatandaşın derdiyle dertlenmek, zaten az gelen mevcut derdimi daha da büyütmek…
Şikayet  sanmayın bu halimi. Bizim işimiz böyle bir iş işte.. Hani oturduğunuz yerden, yaz çiz diyenlere  bel ki bir şeyler çağrıştırır bu ifadelerim..
Gece gündüz, soguk sıcak.. Hatta sağanak.. Millet sıcacık yatağında iken trafik kazası, ya sel baskını.. Misal tabi tüm bunlar. Daha neler neler..
‘Ben yoruldum hayat..’ şarkısını hadi  gel de mırıldanma şimdi..
Yorgunluk bilmemekten de yoruldunuz mu siz iç..!
Öyle çok ezik büzük, öyle çok yarım yamalak, öyle çok çözümlenemez sorun üzerine dertlenip, yorulmak konusuna gelince, hiç kaldıracak gibi değil inanın..
Çaresizlik insan için..Çaresiz kalmak ise hepimiz için.. Misal, kendi söküğünü dikemeyen terzi misali bizde işler..
Herkesin derdine derman olma uğraşı, kendine gelince, zor be kardeşim, telefon açıp yardım istemek.. Hele bin bir dereden su getiren bahaneler dinlemek..
Diyeceksiniz ki, hayırdır.. “Hayır hayır..”  bu da bir hayır…
Mavi boncuk asacağım artık üzerime. Birden fazla.Öyle mavi mavi dolaşacağım bu gidiş ile..
Yok sa, nazarlara mı geldik biz bu anlatılmaz Çanakkale sevgimizle..!!!
Kendi derdimizi unutup, Çanakkale’nin deriyle dertlenmek mi kardeşim bizim suçumuz..!!
Suç bu ise, kırın kalemi gitsin diyeceğimi sananlar olabilir lakin, karşı kıyalardan alırız gücümüzü.. Çanakkale Ruhu ile donalı çünkü yüreğimiz.. Gün gelir elbet, gelir bir baba yiğit.. meseleleri analiz edecek, tak diye yumruklayacak masayı.. Çanakkale sonuçta burası.. Önsöz..
Tarih yazanlar, destan yazanlar ile dolu coğrafyası.. Her biri ölümsüz, her biri dip diri.
Kimi dilek tutar içinden, kimi dilekler tutulsun uğraşında.. Öyle ya bir eşsiz Destanın adı, Çanakkale burası..
Sosyal medyadan başladık, sosyal durumun son derece sosyalize olduğu duruma taşındık. Haydi hayırlısı artık..
Bu gün tatil günü.Kimimiz uyuyacak, kimimiz piknikte..
Biz mi? Biz yine sokakta, yine sokağın sesini dinlemede.. İNATLA VATANDAŞI DİNLİYORUZ BİZ,  DUYDUNUZ MU HERKEZ…