GERÇİ, BİLMEYENİMİZ YOKTUR DA, OLSUN HATIRLATMADA FAYDA VAR;


GERÇİ, BİLMEYENİMİZ YOKTUR DA, OLSUN HATIRLATMADA FAYDA VAR;
“Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla…!”
Oysa ki, günlerdir ne vurgulu sözlerle bahsediliyor, olmazsa olmaz üçlüden..
Birileri, o üçlüyü, üçü bir arada nes gayve sanıyor olmalı ki, takan da yok, uygulayan da… Hatta içen..
Hoca daha ne desin? İfadeleri hayli net ve bir o kadar da açık..
Ak-pak.. Lafın tamamı kime söylenir, leb demeden leblebiyi anlayan milletimizde ACABA..!!!
‘Varsın inanmasınlar. Varsın takmasınlar..’ da, ceremesini hep birlikte çekiyoruz, o ne olacak???
ÇOMÜ’ lü Profesör sayın Şener’ in dedikleri, bu gün manşetimizde.
Kim takıyor, o kurtuluyor. Kim uyuyor kurallara, mesafe ve hijyeni, o yırtıyor da.. ya takmayanların, umurunda olmayanların ortaya çıkardığı üstelik ÖLÜMCÜL ağır fatura!!!
Yine mi evlere kapanalım? Yine mi esnaf kilit vursun işletmesine? Yine mi çocukları okulsuz geçirsin koca kışı?
Ya, anne babalarımız, dede ninelerimiz..???  Hele hele yumurcaklar!!!
İnanmayan, bir de uyduran..! Hurafelere kanıp, uzmanmış edasıyla, saçma sapan yorumlarda bulunanlar…!! Rabbim size tez zamanda, akıl fikir ihsan eylesin sizlere…
Şimdi bir de ‘en’ uzmanın sözlerine dönelim ve hatta kulak verelim. En azından, mevzua inanan bizler, önlem alıp geleceğini düşünen duyarlı Çanakkaleliler..
Adını ezber ettiğimiz isim diyordu sosyal medyadan… Covit-19 günlükleri diye isimlendirdiği paylaşımında;  “Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla…!”diye…
Bahsedeceğim paylaşımdan bi haber olanlar olabilir diye, satırı satırına, noktasına, virgülüne aktarayım Prof. Dr. Alper Şener’ in, bence hayli okkalı değerlendirmesini.
Pek çoğumuzun yanıtını aradığı bir sorudan bahisle geliyordu sözleri;
Nasıl mı, aynen şöyle; “...okullar açılsın mı? Tartışmaları arasında gözden kaçan çok önemli bir şey var... TEHLİKE ÇOK BÜYÜK...Sahadan gözlem” vurgusu eşliğinde..
Diyordu ki Alper hoca;  “Salgın sadece belli bir uzmanlık alanının kucağına bırakılmış durumda...”
‘Nasıl yani?’ denildiğini, şimdi işitir gibi oldu kulaklarım. Sanırım, nasılın yanıtını,  sosyal medya paylaşımında bir güzel sunuyordu Alper hoca..
Diyordu ki;  Meslektaşlarımız Korona şüphesi bile varsa... kendi alanı ile ilgili işlemi bile yapmadan önce korona değil notu istiyor...  Ail bile olsa...en ufak şüphede bu hastalar pandemi hastanelerine gönderiliyor...İş yükü artıyor...
Başından beri bu işe dört elle sarılan uzmanlık alanları dışında kimsenin çokta umurunda değil... çünkü buna ekstra ücret yok hatta hastalık kapma riskiniz de cabası...
Korona servislerinde hemşire sıkıntısı artık hat safhada ama bir türlü kimseyi burada çalışmaya ikna edemiyorsunuz... çünkü saatler fazla... iş yükü fazla... ücretler aynı... risk yüksek...
Korona testleri çalışan mikrobiyoloji laboratuvar çalışanları da aynı durumda, 7/24 aralıksız hizmet üretiyorsunuz... keyfi testler bu iş yükünü arttırıyor...
Radyoloji teknisyenleri çalışma koşulları gereği ve uzun çalışma saatleri gereği ciddi risk altında...BT raporları gece gündüz yazan radyoloji uzmanları artık iyice yoruldu...
Bu saydığımız nedenler ile... Her yerden istifa ve emeklilik haberleri geliyor...
BUNLAR BENİM GÖZLEMLERİM... çözümü hem kolay, hem de zor...şimdiden planlamalar yapmak lazım...”
ASIL  DİKKAT KESİLMEMİZ GEREKEN konudan da söz ediyordu sayın hoca..
“Sağlık sistemi çöker ise TÜRKİYE çöker...” der iken..
Sanırım herkes benim gibi düşünüyor da, dile getiremiyor. Bari aracı olayım elden geldiğince... Kesinlikle acil çözüm gerekenleri sıralıyordu Alper hoca. Yüreğine eline sağlık hocam..
Güne noktayı atmadan, dediklerinizi bir kez daha tekrar edeyim bendeniz..
“Maskeni tak, mesafeni koru, ellerini temiz tut. Kapalı, kalabalık alanda temastan kaçın ÇANAKKALEM...”