Bugün sanırım 79’ncu gün. Birkaç gün önce saymayı da bırakmıştım. Saydıkça kafam karışıyor.

Bugün sanırım 79’ncu gün. Birkaç gün önce saymayı da bırakmıştım. Saydıkça kafam karışıyor.
Bu süre zarfında gördüm ki kızım bile benden daha sosyal. 6 yaşında. Sürekli Google Hangout’tan arkadaşlarıyla konuşuyor, görüşüyor. Karşılıklı dans bile ediyorlar.

Ben ne yapıyorum? Sadece WhatsApp’tan birkaç arkadaşımla görüntülü konuştum. Birkaç kez de Zoom; o kadar. Konuşmayı, görüntülü sohbete tercih ediyorum. Belki de nedeni gözümde bitmek bilmeyen, 1,5 ay süren arpacıktı. Ne konuşursak konuşalım konu hep gözüme geliyordu.
Hayır, birçok insanın yazdığı gibi içime de kapanmadım. Zaten daha önce söylemiştim. Ne kendimi keşfettim ne de iç sesimi dinledim. Onu zaten istediğim zaman yapıyorum.

Açıkçası güne yetişmek mümkün değil ki onları yapalım. Geç yatıp geç kalkıyoruz bizim kızın dersleri 11.30’da başladığı için. Sonra ders, yemek telaşı, evi topla bir oyun oyna derken eşim geliyor (işe gittiyse eğer), hop bir koşturma daha. Birkaç kez spor yapmayı denedim iyi geldi. Ama işte sonra gözüm şişince onu da bıraktım.Belki de o sırada kendimi dinlemek iyi gelmedi diye düşünüyorum. Çünkü insan istediği zaman kendiyle kalmalı, “hadi madem evdeyim dur bakayım içim ne diyormuş” diyerek değil. Ben böyle düşünüyorum. Bu mecburiyet durumu da fazlasıyla geriyor tabii.Bir ara her zamankinden daha çok çalışmak istedim, herkesin online olduğu dönemde farklı ve güzel işbirlikleri yapmak, herkese faydalı olmak… Ancak attığım e-postalara cevap gelmeyince bıraktım ben de. Kendimi zorladığımı fark ettim. Yazı yazmayı çok seviyorum yazarak kazanıyorum.İşte bu yüzden kendimi bir şeye zorlamıyorum. Gelen iş olursa konuşuyorum, uğraşıyorum ancak bir başka şey için kendimi yormuyorum. Sanırım anlatmaktan yoruldum. Bir yere kadar yapabiliyorsunuz bunu. Spor için zorlamıyorum, bakımlı olmak için zorlamıyorum, kendimi dinlemek için zorlamıyorum. Zorladıkça inanılmaz mutsuz oluyorum. Kilo almadım da resmen “yumuşadım.” Toparlarız artık, umurumda değil pek.

Kendini zorlayanları gördükçe de “durun” diye bağırmak istiyorum. Çok garip bir dönem. Özlem dolu. Hasret dolu. Evdeki dengelerin değiştiği… O nedenle zorlamak yanlış diye düşünüyorum. Tabii bizim evde de dengeler ciddi oranda değişti. Maddi denge yüzde 50 azaldığı gibi herkesin siniri bozuk olduğu için daha çok tartışma çıkıyor. Tartışmadan ziyade sonrası daha önemli bence. Oturup konuşmak, neden olduğunu anlatmak... Bir yandan hiçbirimizde iz kalmasın diye uğraşırken diğer yanda birden böyle kavganın içinde olmak zorlasa da o da geçiyor işte.

“Keşke”lere zaman ayırmayı bıraktım. Onun içinden çıkmak mümkün değil çünkü. O “keşke”lere bir başladın mı, sonu gelmiyor.Yazamıyorsam vardır bir nedeni” diyorum. Bunda bile zorlamıyorum.

Siz de kendinizi zorlamayın. Canınız yorganın altında ağlamak istiyorsa ağlayın. Durmak istiyorsanız durun. Konuşmak istiyorsanız konuşun. Çok acayip bir dönemden geçerken bir de kendinizi daha da zor duruma sokmayın. “Ay bu dönem bana şöyle iyi geldi, böyle zaman ayırdım kendime, evdekilere şunu bunu yaptım” diyenlere inanmak istemiyorsanız da inanmayın. Size kendinizi kötü hissettirecek her şeyden kaçın.

SEVGİYLE KALIN