.

Bir süredir, yeniden şehir gündemini meşgul etmeye başlayan meseleden konuşuyorduk bir bilen ile. Öyle bir soru yöneltti ki anlam veremedim önce..
Şöyle diyordu bir bilen; “Kentsel dönüşümün velev ki startı verildi. Binaların yıkımı başladı. Enkaz nereye atılacak?”
Şaşkın şaşkın ben sordum bu kez; “Sahi, nereye..?” diye..
Bir bilen başladı anlatmaya.. “Bak kardeşim, Çanakkale’nin öyle bir alanı yok. Sarıçay kenarına bakıp, sanma ki yıkılan binaların oluşturacağı moloz dağları, gelişi güzel etrafa atılabilecek.
Hadi diyelim ki atıldı, o vakit uygulanacak okkalı para cezalarını kim ödeyecek?” sorusunu da yönelterek.
Anladığım şu oldu, bir bilenin net sözlerinden. Kentsel dönüşümden önce, dönüşüme tabii tutulacak binaların molozlarının nereye atılacağını konuşmak gerekiyormuş..
Yani, Çanakkale’nin böyle bir alanı bulunmadığından, molozlar büyük mesele olacak gibi gözüküyor.

KOCA OKUL, NEREYE GİTTİ..?
Bu arada, geçen günlerde yıkımı tamamlanan Nedime Hanım Kız Meslek Lisesi’nin enkazının nereye gittiğini merak ediyor insan.. Koca okulun molozları, acaba nereye konuldu?
Bu arada diyerek, akla gelen bir diğer sorudan söz edeyim. Liman Başkanlığının binası da yıkılacak. Yerine muhtemelen yenisi yapılacak. Yıkım çalışmaları süren o binanın enkazı nereye gidecek?
Yıkıntı olduğu yerde mi kalacak?
Çanakkale’nin moloz döküm alanı yok iken, geçmiş yıllarda yıkılıp yerine yeni apartmanların yükseldiği o eski binaları oluşturan kalıntılar acaba nerede?
Gelişi güzel,  bir dere kenarına mı atıldı o kalıntılar, yok sa ormanlara ağaç diplerine mi?
Akla deli sorular getiren bir bilenin dediklerinin dahası da vardı. Lakin, sorular türeten o sözleri aktarsam ne değişecek ki?

KÖPRÜ HATIRASI…
Bu günlerde bir yeni modaya dönüşür ise şaşmam. Dünyanın en büyüğü olacak ve inşaatı süren 1915 Köprüsü manzaralı çekilip, sosyal medyadan paylaşılan fotoğraflar belki sizlerinde dikkatini çekti.
Çocuklarımızın, gelecek yıllarda:”Ben onun inşaat günlerini bilirim.” diyerek caka basacağı pozlar, aslında pek hoş gözüküyordu. Ne yalan söyleyeyim, benim de böyle bir poz veresim gelmedi değil..
Köprü gün ve gün biraz daha yükselirken, o anları ölümsüzleştirerek aralıklarla pozlar da verilebilir. Böylelikle, tarihe geçecek köprünün yükseliş günlerine dair bir foto arşiv oluşturulabilir. Kişiye özel pozlarla, ‘bir köprünün oluşumu..’ başlığını dahi atabilir insan..
Köprü inşaatı manzaralı pozlar için, bölgede bir stant kursak mı acaba? Parayı belki buluruz..
Şöyle kaliteli bir fotoğraf makinesi ile, pikseli yüksek fotoğrafları, kişi başına 5 liraya çeksek,  anında da karta basıp, hatta maile de fotoğrafı göndersek. Vergi ödemek gerekir mi acaba?    
Bir olası iş kolundan mı söz ettim ben şimdi.. Ne de zekice değil mi?
Düşünsenize, yaz ayları boyunca trafik artacak köprü manzaralı güzergahta. Gurbetçilerimiz  gelecek, geçecek.. Yazlıkçılar  keza.. Pek bir trafik olacak hem Gelibolu hem Lapseki güzergahında..
Şöyle bir pano; “1915 Çanakkale hatırası..”
Geç abi geç, Panonun ardına geç.. Foto foto 5 lira..
Gazeteci arkadaşım Mustafa’nın çekip paylaştığı kareler üzerinden aklıma gelen bu deli fikir, şaka bir yana tutar mı, vallahi tutar.
Mustinin oğlu Arda Çınar’ da pek yakışıklı çıkmıştı köprü manzaralı fotoğraflarda. Konu mankeni Arda Çınar olunca, güzel çıkmayan fotoğraf da olmaz ya neyse..
Pano değişik fikirler ile de oluşturulabilir. Zeka meselesi. Yaratıcılık da eklendi mi üzerine, vallahi para basarız köprü bitene kadar..
Salı sallanır diye denmemiş boşuna. Dün bir güzel sallandım.. Acayip bir kırıklık vardı üzerimde.. Böyle anlarda, bir değişik çalışıyor bende kafa.. Daha da deli konulardan söz edip, kimsenin başına iş çıkarmayayım iyisi mi.. Haydin hoşça kalın..