.

Muhalif kanadın tartışma konusuna, Cumhurbaşkanı Erdoğan; Cumhurbaşkanı Erdoğan;
”Biz davet edildiğimiz yere gideriz.” diyerek noktayı koydu.
Ardından gelen şu ifadesinde ise;  “Ama davet edilmediğimiz yere gitmeyiz. Şu anda da böyle bir davet olduğuna göre icabet ederiz”  vurgusu, bence çok hoştu.
“Türkiye ve Libya tarafından tüm onay süreçleri tamamlanan bu mutabakat resmen yürürlüğe girmiştir” çıkışına da imzasını attı sayın Cumhurbaşkanı.
 Ayrıca; “Bizim bu anlaşma ile amacımız Akdeniz'de kimsenin hakkını hukukunu gasp etmek değil, tam tersine hakkımızın gasp edilmesine engel olmaktadır.
Biz bu adım atmamış olsaydık Akdeniz'de Türkiye'yi kendi kara sahillerine hapsedecek bir oyun tezgahlanıyordu.
Biz adeta denize olta atamaz hale getirecek bu oyunlara elbette seyirci kalamazdık” diyerek, farklı bir bakış açısını da araladı.
Başkan Erdoğan’ ın; “Güvenlik ve Askeri İşbirliği Muhtırası'na dayalı olarak inşallah Meclis açılır açılmaz ilk iş asker gönderme tezkeresini Meclisimize sunacağız”  sözlerine, bakalım muhalif kanat ne diyecek. 
Merak ettiğim, bu çıkışı için ne denilecek. Şöyle diyordu Reis; “İdlib tarafındaki durum ise çok daha endişe vericidir. Rejimin saldırıları ve tacizleri özellikle bölgede kalıcı bir ateşkesi mümkün kılmıyor. Bu saldırılardan kaçan 100 bine yakın kişi sınırımıza doğru harekete geçti.
Şayet Türkiye'nin İdlib’deki çabalarına gereken destek verilmezse ortaya çıkacak sonuçların bedelini herkes ödeyecektir dedik.
 4 milyona yakın insanın yaşadığı İdlib'te sükunetin sağlanması için Avrupa ülkelerinin de elini taşın altına koyması gerekiyor”
Başkan Erdoğan’ ın, şu ifadesi de dikkat çekiciydi.- “Türkiye'de hemen her şeyin yerlisini ve millisini yaptık, sadece ana muhalefet konusunda bunu başaramadık”
Düşünüldüğünde, bu sözlerin satır arasında değil, tamamında yüz gülümseten bir vurgu görülüyordu. Haksız mıyım..?
Başkent haber turundaydım yine. Flaş düşen başlıklara göz atar iken, meslektaşlarım Derya Yetim - İlker Turak - Ömer Çetin imzalı bu haberi, dikkatlice okudum. Abonesi oludğumuz İHA’nnı bültenindeydi bahsettiğim bu haber.
 
Özetleyeyim diyeceğim, lakin zor. Çünkü, denilen sözler, gelen çıkışlar, öyle böyle değildi. Anlayana türündendi sert ifadeler.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Biz davet edildiğimiz yere gideriz. Ama davet edilmediğimiz yere gitmeyiz. Şu anda da böyle bir davet olduğuna göre icabet ederiz. Güvenlik ve Askeri İşbirliği Muhtırası'na dayalı olarak inşallah Meclis açılır açılmaz ilk iş asker gönderme tezkeresini Meclisimize sunacağız” ifadelerini,  AK Parti Genişletilmiş İl Başkanlığı Toplantısı'nda ediyordu.
Çanakkale’nin çiçeği burnundaki İl Başkanı Naim Makas’ da oradaydı. Aslında, yeni başkanın Başkent ziyaretinden haberdardım ve o nedenle politika içerikli haberlere göz atıyordum. Çanakkale ile ilgili bir ayrıntı yakalayabilir miyim düşüncesiyle.
Libya konusunda, çarpıcı sözler edildiğini fark edince, bıraktım dahası detayları.
 Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın , Libya’ya asker gönderme tezkeresini Meclis açıldığında sunacaklarını dile getirdiği o açıklamasına, dikkat kesildim…
Suriye’de yaşanan gelişmelerden bahseden ve İdlib’de rejimin saldırıları sonucu 100 bine yakın kişiden oluşan yeni bir göç dalgası başladığını belirten sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan,
“Suriye'de sınırlarımız boyunca kurulan terör koridoru tuzağını hamdolsun bozduk. Son olarak Barış Pınarı Harekatı ile Resulayn ve Tel Abyat arasındaki hattı da güvenli hale getirdik. Böylece Suriye içinde terörden arındırdığımız toplam alanı 8 bin 200 kilometrekareye çıkardık. Tabii bu süreçte bölgede müzakere yürüttüğümüz ülkelerin bize verdikleri sözler vardı. Terör örgütünün tüm sınır hattı boyunca 30-32 kilometre derinliğin dışına çıkartılması taahhütlerinin yerine getirilmediğini görüyoruz.
Aynı şekilde 30 kilometrelik hattın dışından da zaman zaman bölgemize yönelik tacizler sürüyor. Bölücü terör örgütü, sivilleri hedef alan kanlı eylemleri ile bölgeye barış ve istikrarın gelmesini engelliyor.
Türkiye olarak bölgede inşa etmeyi planladığımız yerleşim alanlarına başlayabilmemiz için öncelikle güvenliği ve huzuru sağlamamız gerekiyor.” Vurgusu yapıyor ve net ifadelerini sürdürüyordu Başkent’te..
 Diyordu ki Deis; “Bu doğrultuda gereken her adımı atmakta kararlıyız.
Diğer yandan İdlib tarafındaki durum ise çok daha endişe vericidir. Rejimin saldırıları ve tacizleri özellikle bölgede kalıcı bir ateşkesi mümkün kılmıyor.
Bu saldırılardan kaçan 100 bine yakın kişi sınırımıza doğru harekete geçti. Biz Avrupa başta olmak üzere tüm dünyaya yeni bir sığınmacı dalgasına tahammülümüzün olmadığını açıkça söyledik.
Şayet Türkiye'nin İdlib’deki çabalarına gereken destek verilmezse ortaya çıkacak sonuçların bedelini herkes ödeyecektir dedik. 4 milyona yakın insanın yaşadığı İdlib'te sükunetin sağlanması için Avrupa ülkelerinin de elini taşın altına koyması gerekiyor”
Bir vurgusu, Ana muhalefeteydi Reis’ in. “Ana muhalefetin bu tavrı Yunan medyasına bolca malzeme verdi”  diyordu.
Türkiye’nin Kıbrıs açıklarındaki petrol ve doğalgaz arama çalışmaları çerçevesinde 2 sismik araştırma ve 2 sondaj gemisi ile bölgede faaliyet gösterdiğinin altını çizer iken yükleniyordu Ana muhalefete.
Erdoğan, “Ülkemizin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde yaşayan kardeşlerimizin hakkını, hukukunu korumak için gereken her şeyi yapmakta kararlıyız. Biliyorsunuz Türkiye'nin Kıbrıs'taki petrol ve doğalgaz arama çalışmaları başladığında Cumhuriyet Halk Partisi buna da karşı çıktı. CHP’li bir milletvekili bununla ilgili Meclise soru önergesi verip ‘bir kova bile petrol çıkmadı’ diyerek adeta kin kustu. Halbuki bu tür çalışmaların sabırla yürütülmesi gerekiyor. Bunlar bilmezler ki bu tür aramalarda 1, 2, 3, 4, 5 sondajla petrol çıkar mı çıkmaz mı, önce bunları bir öğrenin. Bir sorun, soruşturun, bu işler nasıl oluyor. Acaba bunların zaman zaman hiç çıkmadığı da oluyor mu, olmuyor mu, bunları bir soruşturun. Bak Karadeniz'de geldiler Exon orada sondaj çalışmaları yaptı, 200 milyon dolar harcadılar ve oradan petrol çıkaramadılar, dönüp gittiler. Bunlar bütün bunlardan bir haber ‘yeter ki lekeleyelim. ’ Ana muhalefetin bu tavrı Yunan medyasına bolca malzeme verdi. Türkiye'de hemen her şeyin yerlisini ve millisini yaptık, sadece ana muhalefet konusunda bunu başaramadık. İnşallah milletimizle birlikte onu da başaracağız” diye de ekliyordu.
Libya için denilen dahası sözleri günlerdir işitiyor kulaklarımız. Kimi öyle, kimi böyle diyor. Bir de bu denilenlere kulak kesildim haliyle. İlgimi çekti, aktarayım istedim. Haydin hoşça kalın..