.

Arşivden fotoğraflar, alır götürür geçmişe insanı.. ‘Ne yıllardı o yıllar.. Hey gidi heeey’ deriz..
Sosyal medya turunda iken rastladım siyah-beyaz yılara.. Rahmetli büyük usta Kayahan’ ın şarkısı takıldı dilime; “Bizimkisi bir aşk hikayesi. Siyaz-beyaz film gibi..’ ve dahası.
Aşktı o yıllar. Buram buram sadece Çanakkale aşkı mesela.
Şehrine aşıktı insan..Yanında tuzu biberiydi , dostluk ve ölesiye yoldaşlık.
Eskiler söylerdi; “Elimi kaldırdım mı, ardımda bin dostum ile yürürdük” diye.. Pek anlamazdım 90’ larda işittiğim bu sözün ne anlam taşıdığını, neyi anlattığını ne yalan söyleyeyim  pek anlamazdım..
Mesajı içinde gizli sözlerdi o sözler. “Elimi kaldırdım mı, ardımda bin dost..” vurgusuyla gelen..
Benim ki, laf salatası oldu biraz. Malum havalar soğudu, bol zeytinyağlı marul salatası yemeden olur mu hiç..? Hele birde bol limon katkılı..! Fuul ‘C’ vitamini..
Siyaz beyazlı yıllardan bir kare takıldı gözüme. ‘Hürkuş’ lu yıllar..’
Çoğu rahmetlik olan Çanakkaleliler vardı karede. Msal, eski Başbakan yardımcılarından, Çanakkaleli siyasetçi ve hukuk adamı Av. Mustafa Cumhur Ersümer’ in babası merhum Adem Ersümer..
Aynı karede, bir Çanakkale değeri daha vardı. Uzun yıllar Gelibolu yarımadasını, Anzac torunlarına gezdiren, bana göre Alan klavuzluğunu yıllar önce hakkıyla yerine getiren bir isim. Rahmetlik Hüseyin Uluarslan.
Fotoğraf karesinde bulunan ve muhtemeldir ki çoğu rahmete kavuşmuş diğer isimleri,  o kareyi paylaşan sayın Ersümer gibi, ne yazık ki ben de çıkaramadım.
Bugün için, ‘Hürkuş’ lu yılar’ diye bahsettiğim günlerden bahsetmek için çalışma ofisinde klavye başında iken masamda, bir Çanakkaleli geldi yanı başıma.
-“Evlat günaydın..” deyiverdi..
Bilenler bilir, dalmış iken yazacağım konunun içine, dışarıdan bir söz işittiğimde sesim yükselir. Lakin, ses tanıdık. Sustum ve verdim yatımı, “Günaydın ağabey..” diye.
Sonrasında, siyah beyaz fotoğrafı gösterdim. Birlikte baktık o yıllara. ‘Hürküş’  lu günlere..
Cebinden üç adet fotoğraf çıkardı ağabey.. “Evlat bak bakalım, sen tanıyabilecek misin..?” diye de sordu.
‘Şıp..’ diye tanıdım ilk iki fotoğrafta da, iki Çanakkaleliyi.
Bazıları, yaşım gereği tanıyamayacaklarımdı, haliyle tanıyamadım.
 
 
Siyah beyazlı yıllar, kaliteliymiş vesselam. Şöyle ki; gün ışığında parlamıyordu fotoğraf tabının yapıldığı kağıt.. Bir renkli fotoğraf vardı, cep telefonumun kamerası ile kopyalayayım istedim, ışık parlamasını önlemek için, adeta savaş verdim.
Siyah beyazlarda ise, hiç ama hiç zorlanmadım. Tab’ da ki kalite ‘Ben buyum..’ diye bağırıyordu adeta.
Yıllar siyah beyazdı, Çanakkale’nin o yıllarda havayolu bağlantısı dahi vardı. Aklıma düşen, bir de deniz yolu bağı.. Ayvalık’ lı yıllar..
Diyeceğim o ki; “Siyah beyazlı yıllar, hakikaten çok kaliteliymiş be agacım..”
Dönemin ANAP’ lı iktidarlarında, kabinede görev üstlenmiş, şehre doğalgazı taşımış bir ismin paylaştığı fotoğrafta, dönemi ve kişileri anlatır notlar düşülmüş..
Lakin, benim paylaşacağım ve ‘öyle bir geçer zaman ki..’ ifadesini kullandığım fotoğraf altı karelerdekileri, bakalım kimler tanıyacak..!
 Buyurun, şöyle bir geçmişe sürüklenin bu gün.. Adalı’ lı yıllara. Hürkuş’ lu günlere..
Elinde, geçmişe yolculuk ettirecek fotoğraf kareleri olanlardan ricam, arşivde kalmasın o güzel günler. Paylaşın, bizde yayınlayalım.. Şimdilik benden bu kadar. Haydin hoşça kalın..