.

Hakim, Polis ve dahası. Ne sözler, ne ifadeler. İşin ilginci; Maden sahasındaki bu eylemin aslında atarı kime..?
Dans eşliğinde dile gelen ifadeler, daha ne sorular üretiyor işitenin zihninde. Yek’ten hedef alınan tüm kurumlar üzerinden, Devlet’e uzanan ‘o’ dil, pes dedirtiyor ya, neyse..!
Bir güzel baş kaldırı, bir güzel kafa tutma. Bir güzel suçlu ilan edilen Kamu kurumları.. Yer ise, maden sahası..!
Tef elde, gözler kapalı.. Gözleri kapalı  dansçılar, gözü kapalı şekilde okunan yazılı metin ve dahası..
‘YouTube’ da yer bulan bir görüntü.  Konu başlığı ise şöyle; “Kazdağları Direnişi Kadınlarından, Alamos’ un kirazlı atın madeni önünde Las Tesis eylemi..”
Peki ya nedir bu ‘Las Tesis..’
Bir öğrensem, bahsedeceğim de, bende o öğrenme hırsı şimdilerde nere de..?
Konu başlığı aynı meselede, bir çıkış geliyordu Başkent’ten. Hemi de Çanakkale Milletvekili’nden.
AK Parti Kadın Kolları Genel Başkan Yardımcısı ve Çanakkale Milletvekili Jülide İskenderoğlu,  CHP'li kadın milletvekillerinin, kadına şiddete karşı farkındalık yaratmak isterken bir ayıba imza attıklarını belirtiyordu sözlerinde..
Şehrimizin Milletvekili İskenderoğlu’ nun açıklaması AA  yani, Anadolu Ajansı muhabirineydi, ve AA ‘nın abonelerinin servis ettiği haberi de, basında yer bulduğu şekliyle okuyunca biraz bilgilendim başta bahsettiğim konudan bendeniz.
Okuduklarımdan, hatırımda kalanlar diyerek başlayayım söze. AK Partili vekil İskenderoğlu,  CHP'li kadın milletvekillerinin, TBMM Genel Kurulunda, İçişleri Bakanlığının 2020 yılı bütçesi görüşülürken yaptığı "Las Tesis" dans eylemine ilişkin değerlendirmesinde;
"CHP'li milletvekillerinin, kadına yönelik şiddete karşı farkındalık yaratmak isterken bir ayıba imza attığını" önce dile getirmiş..
Ardından da; "Terör, çocuk istismarı kısacası toplumun huzurunu bozan her olay siyaset üstü meseleyse kadına yönelik şiddet de aynıdır.
Keşke devleti, bakanlıklarımızı ve diğer kurumlarımızı 'katil' olarak niteleyen ifadeler yerine hep beraber ortak bir çalışmaya imza atsaydık." İfadesini kullanmış.
Benzeri dans, maden sahasında. Dildeki şarkı sözleri aynı, yani suçlanan da aynı.. Peki ya bu durumda,  Çanakkale..?
Demek istediğim şu, konuya ilişkin ne dendi , ne yapıldı, ya da ne yapılacak, ne denilecek..?
Sayın vekil İskenderoğlu’nun; “Bir şiddeti engellemeye çalışırken diğer taraftan ötekileştirmenin, Gazi Meclisin ruhuna yakışmayan bir dille hareket etmenin kabul edilemeyeceğini söylediğini okuduğum, açıklamasının dile getirildiği, ay pardon kaleme alındığı haberlerde, şu ifadeleri de yer buluyordu:
Sayın vekil şöyle diyordu;  "Bu tarz ifadelerin, eylemlerin hiç kimseye faydası olmadığı kanaatindeyiz.
Kendilerini sağduyulu ve toplumumuzu birleştiren ifadeler kullanmaya davet ediyoruz.
Şiddet, kime ve ne şekilde uygulandığı fark etmeksizin, insanlık adına karşısında durulması gereken bir durumdur. Kol kırılınca yen içinde kalamaz."
Başkent’ten ses veren, Çanakkaleli kadın vekil, AK Parti olarak kadına yönelik şiddetin engellemesine ilişkin çeşitli çalışmalar yaptıklarını da vurgulayıp;
Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan'ın da, her platformda kadına yönelik şiddetin Türkiye'den silinmesi için çalıştıklarının altını çiziyordu.
Şiddetin her türlüsüne karşı olan bendeniz, ne vakit bir şiddet içerikli haber okusam, aynı tepkiyi veriyorum.. Misal, ‘asın gitsin..’ ibret olsun aleme, bakın bir daha yaşanacak mı benzer bir vaka..
Ben gibi, bir çoğumuz böyle diyor, böyle düşünüyoruz da, mevzuu insan haklarına getirilip, o savunanlara ne demeli..?
Dansla, çalgıyla, çengiyle olsa bazı şeyler, Anadolu Ateşi, patlar giderdi..
Geleyim denilen sözlere ve Kadın vekilin sonrası ifadelerine. AK Parti'nin kadın hakları konusunda en hassas parti olduğunun altını çizip; "Kadına verilen önemi ifade etmek adına en çok kadın milletvekiline sahip partiyiz.
Şiddetin her türlüsünün karşısındayız. Hepimizin en büyük vazifesi, medeniyeti geleceğe taşıyacak köprüler kurmaktır. Medeniyet karnesinde en yüksek olması gereken not ise kadın meselesidir.
Kadınların güçlü, eğitimli ve güvende olduğu toplumlar, kendini geleceğe taşıyabilecektir. Kadına şiddet meşrulaştırılamaz." diyorlardı.
Siyasetçi sözler eder, dinleriz. Siyaseten danslar edilir izleriz. Unutmadan bazen de tiyatrolar sergilenir, muhalefet adına, güler geçeriz.
Kimi zaman öfkelenir, sinir içinde, verip, veriştiririz de.. İyi de, minnacık fidanlar üzerinde dans sürer iken, ezilen fidanlara uygulanan da bir tür şiddet değimlidir sizce..?
Böyle düşünüyor, böyle yazıyorum diye, bakalım nasıl bir suç işlemekle suçlanacağım.. Düşünce suçumu, gördüğümü değerlendirme, yorumlama suçu mu..?
Millet ağzına geleni söylüyor, sayıp sayıyor Devlet’e, Savcıya, Hakim’e, Polis’e tık yok..
Biz devlet’e uzanan ‘o’ koparılası dilden, eleştiriyle bahsedince, bilmem neyle suçlanıyoruz.. Tu ka ka ediliyoruz..
Sanırım, benim de bir istenmeyen saha bulup, o- ra-da, yo-rum-la-mam  ge-re- ki-yor ba-zı  şey-l e-ri..
Hadi, conta yaktırmadan kimseye, hoşça kalın diyeyim şimdilik..