Günlük hayatımızın duygusallığı gün geçtikçe artıyor, yaşananların içinde cinayetler, şiddet, kavga, ekonomik sarsıntı, yoklar-varlar, var-yok içinde yoksulluklar, duygusallığımızı ACILARA  gömdü...

Günlük hayatımızın duygusallığı gün geçtikçe artıyor, yaşananların içinde cinayetler, şiddet, kavga, ekonomik sarsıntı, yoklar-varlar, var-yok içinde yoksulluklar, duygusallığımızı ACILARA  gömdü, kendimizi sevmekten, sevgiden, aşktan mahrum bıraktık, şiirin en güzel konusu olan SEVMEK üzerine duygularımızı dile getirmekten kaçtık ve unuttuk…
Şiir yazanlara ŞAİR denildiğini unuttuk, şairin yazdığı ŞİİRİ okumayı kendimize, okutmayı da öğrencilerimize unutturduk, ROBOTLAŞTIK… Tabletlerde, adı sosyal, kendi soy-al olan medyayla YALNIZ bırakıldık ve sınıfta  kaldık.…
Küresel denen yuvarlaklık, herkesi KÜRE haline getirdi, kimse önünü göremedi, eğilmeler başlayınca da tek görünen arkadaki yarı küresel ÇIKINTI oldu, bu sefer de kişisel ve toplumsal sıkıntı başladı, KOYUNA döndük, oyuna geldik…
Halbuki, bu küre hali yeni değil 19.yüzyıldan beri vardı, La Fontaine’nin   KARGA ile TİLKİ’si fablını hatırladık, çünkü küreselleşme TİLKİSELLEŞMENİN ta kendisiydi…
Bu ön açıklamadaki gözlemimiz bize ŞİİRİ, ŞAİRİ unutturdu, elimize kazanılmamış, alınteri dökülmemiş PARALAR tutuşturdu… ŞİİRİN para piyasası olmaz, olsa olsa DUYGU piyasası olur, o da gelir duygusal adamları bulur, duygusallar gönlü zengin, duyguları engin adamlardır, ŞİİRİ okuyacaklar da okumaz-yazmazlar değil, okur-yazar olanlardır.
Eskiden sevgililer,  birbirine iletişimi şiirle yapar, şiirde sevgi yatar, sevgiliden  ölesiye  gönül kapardı ; şimdi sevgili olmayınca, gençler SEVGİLİ yapmak diye deyim yaptılar, “hayatım, canım, şekerimle” para kaptılar,  paralar bitince kaçtılar, keriz sevgililer GALİZ küfürlerle sevgiliye BİTTİN sen dediler, duygusuz-düşüncesiz sevgilileri yere serdiler, sonra duyguları gerdiler… 
Bu söylemlerimizi uzatmadan ve sizleri de sıkmadan ŞİİRLERE BAKALIM.  Günümüzde şairler çoğalıyor da şairi anlayanlar ve  anlayacak olanlar  azalıyor.
şiir
Arapça şi?r
1isim, edebiyat Zengin sembollerle, ritimli sözlerle, seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan, hece ve durak bakımından denk ve kendi başına bir bütün olan edebî anlatım biçimi, manzume, nazım, koşuk. 2isim, mecaz Düş gücüne, hayale, imgeye, gönle seslenen, anı, duygu, coşku uyandıran, etkileyen şey.   https://sozluk.gov.tr/
şair
(şa:ir), Arapça şa?ir
1. isim Şiir söyleyen veya yazan kimse, ozan.  2. sıfat, mecaz Hayal gücü geniş olan, duyarlı, duygulu (kimse) .
Bu yazımızda siz okuyucularımı güncel ve duygu yoğunluğu yüksek, bir şairle ve onun duygularını döktüğü DİZELERLE buluşturacağız.
Bu genç şairimizin gözlemlerine, özlemlerine  bakalım, nasıl DİZE haline gelmiş, sakin bir ortamda önce kendiniz okuyacak, sonra da kendiniz  içinde bulunduğunuz dizelerle buluşacak, yorumlayacak, dostlarınızla paylaşacaksınız…!
Duygusal adamın  nezaketi engin, onu anlayanlar dingin, gönül alanında zengin olur… İşte, bu günkü  konuğumuz, işte örnekler:
NURCAN TOĞANAŞ,
1972 yılında Ankara'da dünyaya geldi. İlk, orta ve lise eğitimini Ankara'da tamamlayan Toğanaş, 1994 yılında Gazi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümünden mezun oldu. 1996-2002 yıllarında Garanti Bankasında çeşitli departmanlarda görev alan Toğanaş, daha sonra  HSBC Bank'ta müdür yardımcısı ve şube müdürü olarak çalıştıktan sonra emekli oldu.
Evli ve bir çocuk annesi Toğanaş, iyi derecede İngilizce biliyor. ŞİİR kitabı yayınlandı, Ankara’da imza gününde sizlerle buluşuyor…
           
İÇİMİZDEKİ GEZGİN
 
Okuyunca sevecek, sevince okuyacak, kendinizi içinde bulacak, NURCAN TOĞANAŞ’LA tanışacaksınız…
                                    
“ GEZGİNİZ BİZ
Dünyanın turistiyiz, dönmeliyiz bir gün geri,
Kimseye verilmemiştir sonsuzluk bileti,
Bazen bir ömür geçer, sadece bir an gibi,
İçimizdeki gezgin durmaz, her an dürter bizi.
 
Gezip görmek isteriz, dünyanın dört köşesini,
Her bir dağda, taşta nice yaşanmışlıklar gizli,
Ararsak geçmişin derin izlerini,
Ataların yolunda buluruz kendimizi.
 
Bir çekim var, tabiatın tüm kokusunda,
Bir zarafet var, rüzgarların dokunuşunda,
Bir amaç var, arının her uçuşunda,
Yaşam daha güzel, olursak hep bir arada.
 
Doğayla bir olmanın zamanı,
Dünya olsun bize eğlence alanı,
Gezegenler olsun bize havalimanı,
Yaşamın değerlidir her bir anı.
 
UZAY
 
Jüpiter dev gövdesiyle kaplar uzayı akıl almaz,
Merkür küçüğüm diye üzülmez, hiç kıskanmaz,
Ay, Dünya’nın etrafında döner durur ayrılmaz,
Satürn’ün belinde halka var, güzelliği inanılmaz.
 
Güneş yerini bir an bile bırakmaz,
Pluton, Güneş’ine uzak kaldığına aldırmaz,
Mars’ın kızıllığına doyum olmaz,
Tüm gezegenler yollarını bilir, şaşırmaz.
 
Derinden bir ney çalar, sema vardır gökkubbede,
Her şey birbirine benzer, küçük atom modelinde,
Vecde gelip dönerler, hoşluk ve zarafet içinde,
Hep hareket vardır, kainatın temelinde.
 
Gökte ne varsa, yerde de o olurmuş,
Gökteki hareketler insanlarla buluşurmuş,
Cümle âlem bizlerle konuşurmuş,
Doğumdan başlar, hayatımıza dokunurmuş.
.
FARKLAR
 
Parmak izlerimiz var, farklı farklı,
Düşüncelerimiz hislerimiz apayrı,
Kimimiz uysal, kimimiz haşarı,
Farklılıklarla bir olmaktır büyük tasarı.
 
Farklı farklı görünsek de tümden,
Yaşamın tadı gelir bu çesitlilikten,
Maskelerimizi bıraksak gerçekten,
Çok da farkımız yok birbirimizden,
 
BEN
 
Bir sürü ben konuşur zihnimde,
Çatışırlar durmadan birbiriyle,
Hiçbiri ben değildim, dinledim sessizce,
Tüm benlerimin gözlemcisiyim sadece.
 
Değiştirdim verdiğim tepkileri,
Kırdım üstüme gelen tüm etkileri,
Duygu, düşüncelerin olmadım esiri,
Seçtim işte yepyeni bir kaderi.
 
Tohumları ek, çiçek olsun kendinde,
Bağlan ait olduğun ilahi bilince,
Kaderini istediğin gibi biçimle !..”
 
Duygusal olmak güzel, bu duygusallığı dizelerde size sunanlar saygın, ama şairin duygusallığını ZAAF görerek, anlamayanlar çirkin olur ki, biz bu çirkinlikle buluşanları dışlar, sizler de bunları taşlarsanız, şaire özgürlük, duygulara sonsuzluk verirsiniz… Arkadaşımızı, ona GÜÇ ve destek verenleri buradan KUTLUYORUZ
27.10.2019  Dr. Hayrettin Parlakyıldız Kıbrıs İLİM Üniversitesi E-posta: hparlakyildiz@mynet.com