Troya Müzesi açıldığı günden bu yana dünyanın birçok yerinden ziyaretçi ağırlarken hem tasarımı hem de barındırdığı önemli eserler ve konumu itibariyle de dikkat çekiyor. Üç kattan oluşan müzenin her katı ayrı bir hikâyeyi yansıtıyor ve her kata rampalardan çıkılarak ulaşılıyor. 52’si açık, 1712’si de kapalı alanda olmak üzere toplamda 1764 eser sergileniyor. Müze ile ilgili şimdiye kadar kapsamlı bir tanıtımı görmediyseniz ve gitmek üzereyseniz bu haberimizi muhakkak okumalısınız.
 
İşte Troya Müzesi:
 
Troya Müzesinin Katmanları
 
Zemin ve teras katları da dâhil olduğunda beş katlı olan Troya Müzesi binası, her katında ayrı bir konuyu barındırmakta ve ziyaretçiye geniş alanlarda sunmaktadır.
 
Zemin Kat / Troas Kentleri
 
Zemin katta Biga Yarımadası’nı kapsayan Troas bölgesinin eserleri yer alıyor. Bu bölgede sayısı elliye ulaşan antik kentin varlığı biliniyor. Ayrıca 1800’lü yıllarda yurtdışına kaçırılan ve sonrasında Kültür Bakanlığı tarafından iadesi sağlanan Truva Hazinesi bu katın öne çıkan eserlerinden birisi.
 
Birinci Kat / Troya’nın Katmanları
 
Müzenin birinci katına geldiğinizde burada Troya’nın tunç çağı dönemine ait eserleri yer alıyor. Tarihi gelişim sıralamasıyla Troya’nın katmanları ve gelişimini takip edebileceğiniz birinci katta tunç dönemine ait gündelik yaşam, zanaat ve çevre ilişkilerini yansıtan aletleri görebilirsiniz. Bir üst kata bağlanan rampadan çıkarken tunç çağı ve klasik dünya arasındaki geçişi gözlemleyebilirsiniz.
 
İkinci Kat / Antik Dünya
 
Arkaik çağ ve Doğu Roma İmparatorluğu arasındaki tarihi dönemin yansımalarını göreceğiniz bu katta İlyada ve Troya Savaşı Destanı farklı şekillerde sergileniyor. İlyada Destanı’nda sözü geçen Troas kentleri ve onlara ait haritalar, tarihi eserler de yine bu hatta sergilenenler arasında yer alıyor.
 
Üçüncü Kat / Troya Kazı Tarihi
 
Bu katın sergi alanı olarak kullanıldığını söyleyebiliriz. Troya Antik Kenti’nde arkeolojik kazının başladığı tarihten günümüze değin yapılan çalışmalar hakkında bilgiler sergileniyor. Bunlar arasında antik kentte ilk kazı çalışmalarını başlatan Arkeolog Schliemann’ın Truva hazinesini yurtdışına kaçırma hikâyesi oldukça ilgi çeken anılardan birisidir.
 
Teras
Teras kata vardığınızda önünüzde alabildiğine uzanan Troya Antik Kenti Milli Park Alanı’nı izlerken Troya’da yaşanan savaşlar, doğal olaylar, günlük hayat ve yaşama dair tüm detaylar daha çok ilginizi çekecek, merakınızı uyandıracaktır.
 
Troya Müzesi’nde Görülmesi Gereken 7 Eser
 
Bronz Amfora: M.S 4. yüzyıla ait olan eser, 2005 yılında gün yüzüne çıkarılmıştır. Parion Antik Kenti’ne aittir.
Altıkulaç Lahdi: Ne yazık ki define avcıları tarafından zedelenen lahit için kurtarma kazısı yapılmıştır. M.Ö 500 yıllarına ait olduğu belirlenen lahit, Çan ilçesi Altıkulaç Köyü’nde yer alan Tümülüsten çıkarılmıştır.
Polyksena Lahdi: 1994 yılında bulunan eser M.Ö 500 yılına ait. Lahit Truva Kralı Priamos’un kızı Polyksena’nın kurban edilmesini yansıtıyor.
Kentauros Triton Heykeli: Parion Antik Kenti kazıları sırasında 2012 yılında ortaya çıkarılan heykel, 130 cm yüksekliğinde. Heykelin kazı sırasında kolları ve başı kırık bir şekilde bulunsa da sonrasında onarılmıştır.
Knidos’lu Afrodit Heykeli: Dardanos Tümülüsü’nde 1959 yılında bulunan heykel, Knidos’lu Afrodit heykelinin yerel bir kopyası. Aslı ise asla bulunamamış. Yine aslına oldukça benzer bir kopyası da British Museum’da sergileniyor.
Ana Tanrıça Kybele Heykelciği: Troya kazıları sırasında bulunan heykelcik, tahtta oturur bir şekilde sağ elinde Phiale, sol elinde Tympaneum ve kucağında aslan ile betimlenmiş.
Troya Hazineleri: Truva kazılarını başlatan Heinrich Schliemann tarafından yurtdışına kaçırılan bu hazine, 4500 yıllık geçmişe sahip olan 24 parçalık hazine 2012 yılında ülkemize geri getirilmiştir. Günümüzde hazinenin bir kısmı Moskova Puşkin Müzesi’nde sergilenmeye devam ediyor.
 
Haber Merkezi