Koronavirüs Pandemisi, bir çok alışkanlıklarımızın değiştirilmesine yol açarken, en çok da beslenmemize dikkat edilmesi gerektiğini hatırlattı. Özellikle hareketsiz kaldığımız bir dönem geçirdiğimiz şu günlerde diyet ve doğru beslenme de bir adım öne çıkmış oldu.  Bir çok alışkanlığın yanı sıra beslenme kültürümüzün de değiştiği bu dönemde dikkat etmemiz gereken besinler ile ilgili Diyetisyen Begüm Kuran önemli açıklamalarda bulundu.   Kuran  “’Kesinlikle un ve şekeri hayatımızdan bu süreç içinde çıkartmamız lazım. Çünkü bu zamana kadar zaten hava kirliliğinden, besin kirliliğinden kaynaklı, stres faktörüyle beraber, bağırsak geçirgenliği ve mide asit sıvısının azalması söz konusu” dedi.
 
Vatandaşların kendi yiyeceklerini kendi hazırladığı dönemlerden örnek vererek geçmişi hatırlatan ve sağlıklı beslenmenin olduğu yılların Pandemi döneminde de yaşandığını özellikle bağışıklık güçlendirici öğünlerin ön safta olmasının sevindirici bir gelişme olduğunu belirten Diyetisyen Begüm Kuran  ‘’Öncelikle ekonomik olarak ete, tavuğa, balığa göre daha uygun bir fiyat olduğu için, karbonhidrat içeriği, şekeri dengeli bir şekilde yükseliyor. Çok fazla meyve kadar hızlı yükseltmiyor. İçerisinde bir takım B vitaminleri var bunlardan faydalanıyoruz. Protein içeriği karbonhidratlar arasında en yüksek olan karbonhidrat türü kuru baklagiller. O nedenle kuru baklagiller daha uzun süre tok tutucu özelliği olduğu için bir tercih edilme durumu söz konusu. Bununla birlikte pilav ve makarnada da aynı durum söz konusu. Bir zamanlar elektriksiz kalmış Çanakkale,  o dönem de insanlar kendi ekmeğini kendi yapmaya çalışmış. Kar yağmış evde kalmışlar. Yine pandemiden dolay aynı şekilde. Yani insanların kendi yiyeceğini kendilerinin yapmasına yönelik bir hareket ve bununla birlikte uygun fiyatlı olması proteinden zengin olması uzun süre tok tutması seçilme nedeni  ‘’ dedi.  

 Yeni Sorun  Geçirgen Bağırsak Sendromu
Diyetisyen Begüm Kuran, Toplumsal sağlık sorunlarından biri olan Geçirgen Bağırsak sendromuna değinerek, tam vitaminlerin alınması için kaliteli ve organik gıdaların tüketilmesi gerektiğini belirterek “Önceden yurtdışında ya da filmlerde görüyorduk. İnsanlar yemek yemeden önce bir takım tabletleri kullanıyorlardı. Yani bir öğün gibi avuç avuç tabletleri kullanıyorlardı. Ondan sonra yemek yemeye başlıyorlardı.  şu anda aynı o pozisyondayız. Bağışıklık kuvvetlendirici vitamin takviyeleri alıyoruz. Bunların hepsini aldıktan sonra yemek yemeye devam ediyoruz. Bence bu çok artı oldu. Bir diyetisyen olarak ben bile aslında besinlerden bunları yeteri kadar aldığımızı düşünüyordum fakat yapılan araştırmalar, Türkiye’deki toplumsal bir sağlık sorununun obeziteden de büyük olduğu bir hastalığı ortaya çıkarmış oldu: Geçirgen bağırsak sendromu. Geçirgen bağırsak sendromu olan bir bireyin zaten yediği içtiği gıdalardaki vitamin ve mineralleri ememediği yeteri kadar iyi tarımla üretilmedikleri için sebzelerin ve meyvelerin eskisi oranında vitamin ve minerallere sahip olmadığı ortaya çıktı. Yani bir portakaldan 75mg c vitamini alıyorken şu anda 15mg C vitamini alıyoruz. İhtiyacımız olan 75mg, o zaman bizim 5 tane portakal yememiz lazım.  Kaldı ki bu da karaciğerde trigliserid yükselmesi, karaciğer yağlanması, karın bölgesi yağlanmasına sebep oluyor. O halde elimizdeki besinlerle alabildiğimiz kadarını almaya çalışarak iyi tarım ürünlerinden seçerek. Üstünü besin takviyeleriyle tamamlamak en doğrusu” dedi.
 İyi Tarım ve Gıdalara Yönelme Artacak
 Pandemi sürecinde insanların toprakla daha meşgul olmaya başlaması ile kendi  ürünlerini kendi yetiştirmeye başladığını bu da sağlıklı bir geleceğe işaret olduğunu belirten Kuran ‘’Sağlıklı beslenme hareketi arttı. Kendi ekip kendi biçme işlemi artacak diye düşünüyorum. Hem bu dönemde yaşadığımız depremler, pandemiye neden olan salgın hastalıkların bitmeyeceğine, devam edeceğine yönelik haberlerden dolayı insanların hep bahçeli evlere taşınması, işe gitmedikçe aktivite olsun diye kendini toprağa vermesi kendi ürünü kendi yetiştirmeye çalışma gibi bir durum ortaya çıkarmaya başladı. Bununla beraber internette çeşitli sitelerden organik unlar, organik bitki unları, bitki sütleri, organik gıdalar alınmaya başlandı.  Doğal gıda ve iyi tarım ürünlerine yönelme artacak’’ diye ekledi.

Bu Süreçte  Un ve Şekeri Hayatımızdan Çıkarmalıyız
 Pandemi döneminde tüketilmemesi gereken ürünleri de sayan Begüm Kuran  ‘’Kesinlikle un ve şekeri hayatımızdan bu süreç içinde çıkartmamız lazım. Çünkü bu zamana kadar zaten hava kirliliğinden, besin kirliliğinden kaynaklı, stres faktörüyle beraber, bağırsak geçirgenliği ve mide asit sıvısının azalması söz konusu. Yediğimiz içtiğimiz ne varsa vitamin ve mineralleri istediğimiz dozajda alamıyoruz. Bağışıklık sistemimizde toksinler yükselmiş durumda. Bazı gıdaların geometrik yapısı bu toksinlerle çok benzer. Vücut onları aldığımız zaman toksin girdi vücuda diyerek onu atmaya çalışırken kendi organlarına saldırmaya başlıyor. Glüten dediğimiz, un paketli gıda ekmek gibi, lektin dediğimiz kuru baklagiller, ve cevizin suyu, früktoz dediğimiz, meyve şekerleri ve bazı kuru meyveler, kazein dediğimiz, peynir süt grubu, hatta bir süre yoğurt grubu; laktoz’’

 Mide Sağlığı İçin Kuyu Yeşil Yapraklı Sebzeleri Tüketin
Bu dönemde en azından 21 gün hepsinin çıkarılması ve tamamen, avokado, Hindistan cevizi, Hindistan cevizi sütü gibi ürünlerin tüketilmesini öneren Kuran, ‘’Kuru bakliyatın, ekmeğin makarnanın olmadığı daha çok koyu yeşil yapraklı sebzelerin olduğu bir beslenme. Zaten yapılan çalışmalarda hayvansal kaynaklı kalsiyumun kemik bileşimini bozduğu ama bitkisel kaynaklı kalsiyumun kemik bileşimine sağlık kattığı ortaya çıkarılmış. O yüzden kalsiyumu koyu yeşil yapraklı sebzelerden alacağız. Midenin korunması için bol bol pancar tüketmeyi tavsiye ediyorum. Gündüz midenin asidik bir yapıya sahip olması lazım ki yediğimiz içtiğimiz şeyler en küçük yapı taşına kadar parçalansın ve emilim gerçekleşsin. Çünkü eğer mide koruyucu kullanıyorsak midenin asit sıvısını bazik hale getirmiş oluruz. Yani besinler parçalanamaz pozisyona gelir. Mideden çıktıktan sonra sindirim işlemi salgılanmaz emilim işlemi yapılır bağırsakta. Parça büyükse zaten yıllarca yanlış uygulamalar nedeniyle azalmış olan vitamin ve mineraller iyice emilemez duruma gelir. O nedenle önce mide Ph’ımızı yükseltmemiz lazım, gastrit, reflü olsak bile. Gastrit reflüyse bir kişi bu mide asidinin mideye zarar vermemesi için haşlanmış pancar tüketimine ağırlık vermesi gerekir. Çünkü pancarın içerisindeki betain denilen madde mideyi sarar ve korur. Asidin mideye zarar vermesini engeller. Yemekten önce ev yapımı en fazla 3 aylık elma sirkesinin içilmesi yemekten hemen önce ya da yemek arasında su içilmemesi mide asit Ph’ımızı istediğimiz düzeyde tutmak için önemli şeylerdir’’ önerisinde bulundu.

Beslenme Tablosu Nasıl Olması Gerekir?
Bu süreçte beslenme tablosunun nasıl olması gerektiğine değinen Diyetisyen Kuran,   ‘’Sağlıksız bir hayattan Akdeniz tip uygulanabilir bir beslenme diyet listesi alıyorsunuz profesyonel kişiden. Vücuttaki toksinler atılmıyor, bağırsak geçirgenliği tamir edilmiyor ki… Siz bir yanda tamir etmeye çalışırken öteki yanda yediğiniz içtiğiniz gıdalar iç tamir yapılmadığı için emilmiyor. Gaitayla atılmaya devam ediyor. Veya geçirgenlik tamir edilmediği için kana karışmaya devam ediyor. Yani tamamen boş bir çaba. Önce bu un, şeker, kazein, lektin ,laktoz bunların kesildiği foksiyonel bir beslenme programıyla bağırsak geçirgenliği tamir edilmeli. Mide asiditesi istenilen dozaja getirilmeli yani yediğimiz içtiğimiz gıdalar bize sağlık verecek pozisyona gelmeli. Bütün toksinler vücuttan uzaklaştırılmalı. Zaten bu süreçte insanlar normal diyete göre inanılmaz hızlı şekilde kilo veriyorlar. Bütün bedenimizi yediğimiz içtiğimiz her şeyden faydalanabilir pozisyona soktuysak eğer, takviye almamıza gerek yok. Besinlerden sağlayalım deyip bu sefer Akdeniz tip model konvansiyonel diyet tipine geçebiliriz’’ dedi.