Günlerdir ‘Ha oldu, ha olacak. Yenisi büyük olacak…!’ endişesi ile yaşanılan coğrafyamıza, güzel haberi Demircan hoca verdi.

Kendisi, Çanakkale’ de Uzay, Göktaşı, Meteor yağmuru, denilince akla gelen ilk isimdi bilindiği üzere. ÇOMÜ’ nün, Ulupınar gözlemevi kurucusu Astrofizik profesörü  Prof. Dr. Osman Demircan….

Sayın hoca, Ayvacık’ı yıkıp geçen, bizleri de diken üzerinde tutan o depremlerle ilgili ‘ağzın bal yesin’ dedirten açıklamayı yaptı.

Özetle;  “DEPREMLER ZAYIFLIYOR…” dedi.

Hadi hayırlısı, Günlerdir uykusuz kalan tanıdıklarıma müjdeler olsun. Öyle ki, eşler nöbetleşe uykuda günler geçiriyor kaç vakittir.

Prof. Dr. Osman Demircan, “Büyük olasılıkla artık o bölgede şiddeti 6 ve yukarısı deprem olmayacak” diyerek, dün sevgililer gününe ayrı bir renk kattı.

Sevenler, sevdiklerinin başına bir hal gelecek diye, günlerdir huzursuzdu Çanakkale’ de. 

Deprem fobisi geliştiren deprem fırtınası için söylenilen her söz, dilden dile dolaşıyor, bazen yanlış anlaşılmalara da yol açıyordu bilindiği üzere.

Yanlış anlaşılmasın diye, yapılan açıklamaların içinde bizim de anlayamadıklarımız olunca, paylaşmayıp bi şekilde sorumluluğumuzu yerine getirsek de,  Demircan hocadan gelen ve oldukça anlaşılır anlatımını aktarmayı gözüm kapalı yapıyorum bu gün.

 Dillendirildiği gibi büyük değil, ama küçük depremlerin bir-iki hafta daha devam edecek gibi görüldüğünü net söyleyen sayın hoca;.

“Kandilli Rasathanesi kayıtları üzerinde bir istatistik çalışma yaptım: Şu ana kadar (1-13 Şubat tarihleri arasında) kaydedilebilen 1375 deprem olmuş.
Bunlardan 160 tanesi 3 şiddetinin üzerinde. Tüm depremlerin zaman dağılımına bakılırsa günlük 7 Şubatta 300'den 6 gün sonra bugün 100'e düşmüş.

3 şiddetinden büyük depremlerin sayısı da benzer şekilde günlük 53'den 20'ye düşmüş” diyerek, fırtınanın dindiği yönünde varsaydığı sonucu gönül rahatlığı ile paylaşıyordu.

Bir çok kez, kamuoyunun meraklandığı uzay ve gök olaylarına ilişkin en net açıklamaları kendisinden aldığım sayın hoca, dün tüm Çanakkale’ nin ve yakın coğrafyanın yüreğine su serpti.

Ağzına sağlık hocam…
 
Veri grafiğine göre, depremlerin yarınlarda daha da düşecek gibi görüldüğüne değinirken Prof. Dr. Demircan,

“Ama galiba, bir iki hafta daha 3 şiddetinden daha büyük 100'den fazla (belki 150 kadar) deprem oluşacak” diye de ekliyordu.
Yani diyecek olursak; “Büyük konuşmayayım ama, verilere göre artık o bölgede şiddeti 6 ve daha büyük deprem olma riski yok gibi” diyordu Demircan hoca.
 4-5 şiddetinde bir iki depremin daha olabileceğini, burada 6 şiddetinde bir depremin 5 şiddetinde bir depremden en az 10 kat daha güçlü olduğunu belirtmek gerektiğini de anlatıp, açıklamasını şöyle sürdürüyordu Prof. Dr. Demlircan;

“Aynı şekilde 5 şiddetinde bir deprem de, 4 şiddetinde bir depremden en az 10 kat daha güçlüdür.

Kandilli Rasathanesi kayıtlarına göre depremler birim zamandaki deprem enerjisi açısından zayıflıyor ama çok hızlı değil; bu gidişle 3 şiddetinden büyük depremler sayıca azalarak, 1-2 hafta daha devam edecek gibi” diye de ekliyordu.

“Bunu şunun için söylüyorum…” derken de;

 “Deprem şiddeti onu oluşturan gücün logaritmasıyla orantılı olduğu için, eğer 6 şiddetinde bir deprem enerjisi birikmiş ve bu enerji küçük depremler halinde oluşuyorsa, istatistik hesaba göre daha bundan sonra 100 den fazla 3 şiddetinden büyük deprem olması gerekiyor” gerçeğini de paylaşıyordu.

Deprem fırtınası diniyor anlamına gelen bu sözler, sanıyorum ki Çanakkale yaşayanlarının özlediği rahat bir uykunun vakti geldiği gerçeği.

GAZETECİLİK SORUMLULUK İSTER…
Deprem bölgesinde, günlerdir mesaide kalan gazeteci kardeşlerimden Murat Yüksel. Seni tebrik etmeden geçemeyeceğim.

Korkuyu yaşayan. O günden bir gün önce, güven içinde Top oynadıkları köy meydanı, koşuşturdukları avlular arasında şu günlerde her an stres yaşayan, evlerinin yıkıldığına tanık olan, bıcır bıcır yavrucaklara gösterdiğin ilgi hakikaten alkışlanmalı.

İş yoğunluğunun arasında, depremzede çocuklara vakit ayırman, onları bir an olsun o atmosferden uzaklaştırman,  gerçekten alkışlanası bir durum.

Yıkıntıları görüntülerken, yaşanılanları aktaran kareler için deklanşöre basarken ‘Gelin birlikte çekelim’ dediğin o minikler, günlerdir gazeteci oldu.

Belki de hayata anlık küsenleri, yeniden hayata kazandırdın. Bununla da kalmadın, geleceğin gazetecilerini şimdiden,  minik neferler olarak aramıza kattın.
Gözleri ışıl ışıl o çocuklarımıza, gazeteciliği sevdiren çaban için de seni kutluyorum vesselam.

Dedim ya gazetecilik sorumluluk ister. Hem işini yap, hem yaşanan dramın kasvetinden en çok etkilenenleri uzaklaştır.

Bu sorumluluklardan sadece birini en iyi şekliyle yapmışsın.

?Yakışır kara Muradıma…