AK Partili vekil Av. Turan, Referandum sürecine ilişkin Tokat’ tan öyle bir ses vermiş ki; dinleyenlerine alkış fırtınası koparan değerlendirmesinde hedefine aldığı siyasi partilere adeta Tokat’ ı da

İki isim arasında, vurgu olsun diye Tokat kavramıyla başladım bu güne. Aksine atılan Tokat falan yok. 

Amaçlananın, Türkiye’ de yeni bir sayfa açmaktan öte bir anlamı bulunmadığını söylemesi bir yana,  “Türkiye istikrar içinde yönetilsin, büyüsün istiyoruz” diyerek referanduma dair Anadolu’ dan mesaj veren AK Parti Grup başkanvekili de olan Milletvekili Av. Turan; “Birilerinin iddia ettiği gibi bir rejim değişikliği söz konusu değil” çıkışı, dinleyenlerinin en çok beğenisini kazanıp, alkış fırtınası kopardığı sözü olmuş Tokat’ da...

CHP ve HDP seçmenleri arasından büyük bir çoğunluğun ‘evet’ oyu vereceğini iddia ettiği açıklamayı, AK Parti Tokat İl Başkanlığı tarafından düzenlenen ve 26 Haziran Atatürk Kültür Sarayı’nda yapılan İl Danışma Meclisi toplantısı’ nda yapan vekil Turan; "Bu bir seçim değil, referandum dur” sözleri ile de oldukça dikkat çekmiş.

Bence de oldukça önemli bir söz etmiş sayın vekil. Çünkü nerede kiminle konuşsam, referandumun bir seçim gibi algılandığına tanık oldum. Bunu bir seçim gibi düşünen o kadar çok tanıdık var ki, bu noktada gel de Nisan sandığına ilişkin bir akıllıca sonuç değerlendirmesi yap. Ne mümkün?

Aklıma, 90’ lı yılların genel seçimleri geldi bir an. 9. Cumhurbaşkanımız, merhum Süleyman Demirel’ in partisine oy verecek seçmenin, ‘Sandıkta oyum Demirel’e demesi gibi bir şey’  bu referandum süreci.

Anayasa değişikliğine olur ya da olmazı değil, savunduğu siyasi görüşün liderine verilecek oy gibi algılanıyor önümüzdeki referandum.

İşte o nedenle sayın vekil önemli bir söz etmiş diye fikir beyanında bulundum.

Özellikle köy seçmeni değil böyle düşünen. Yani, referandumda olur ya da olmazı oylayacak seçmenin, kentlerde yaşayan büyük bölümünün gözünde seçimmiş gibi algılandığına tanık olduğumdan dolayı, sayın vekilin o anlatımına haddinden fazla ilgi duydum.

İktidar vekili sayın Turan, Türkiye’de yeni bir sayfa açılmasını istediklerini ifade ederek, referandum sürecine dair değerlendirmesinde,

“Referandumla birlikte Türkiye’de artık Cumhurbaşkanı-Başbakan kavgaları olmasın istiyoruz” diyerek, yine 90 lar la milenyum arası bir sürece işaret etmiş.

Anayasa kitabının fırlatılması ile fırlayan döviz kurlarını hatırlıyorum da, o yıllarda çalıştığım Doğan  Gurubunun taksitlerle muhabirlerine edindirmeyi düşündüğü ilk dijital fotoğraf makinesine sahip olmamıştım.

Çünkü, makine 10 bin dolar civarındaydı. O fırlatmadan sonra, fiyat ikiye katlanmıştı ve ne yazık ki, o borçlanmaya  hiç bir muhabir arkadaşımın girmeye müsait tarafı yoktu.

Sayın vekilin dile getirdiği, oylamaya karşı cepheye ilişkin anlatımda, ‘Türkiye istikrar içinde yönetilsin, büyüsün istiyoruz’ diyerek referanduma dair konuşmasında ,  CHP’nin “rejim değişiyor, 140 yıllık parlamenter sistem yok ediliyor” eleştirilerine de yanıtı Tokat’ tan geliyordu.

Tokat’ tan, Tokat gibi bir çıkış la ses veren AK Partili Turan, “Birilerinin iddia ettiği gibi bir rejim değişikliği söz konusu değil. Rejimimizin ne olacağına 1923’te karar verdik.

Ortada bir yönetim sistemi problemi var, bunu çözmeye çalışıyoruz” demiş.

Bu söz içinde bir bölüme takılmadım değil.  Yanlış mı anladım diye, bir kez daha bakıyorum  dile getirilene. “Ortada bir yönetim sistemi problemi var, bunu çözmeye çalışıyoruz” şeklindeki o söze.

Yok yok, doğru anladım. Aynen söz bu…

Bu noktada, bu anlatıma olası karşı çıkış ve karşı değerlendirme de, oylamanın olumsuz anlamındaki  cephesinden muhtemel gelecektir. Ben fazla yorumlayıp, pek de üzerime vazife edinmiş olmayayım.

 Bir değil iki kez anlamaya çalıştığım o sözün hemen ardından da sayın vekil şöyle devam etmiş;

“Ayrıca Türkiye’de 140 yıllık parlamenter rejimin olduğunu iddia etmek doğru değil. Meclis-i Mebusan açıldıktan birkaç ay sonra kapandı.

1909’da yeniden açıldı ve 1950’ye kadar savaşlarla, tek parti yönetimleriyle devam eden bir dönem oldu.

Ancak Menderes dönemiyle bu sisteme döndük, o da 27 Mayıs’larla, 12 Eylül’lerle, 28 Şubat’larla sürekli olarak kesintiye uğradı” sözleriyle de tarihsel gerçeklerle dolu okkalı bir çıkışta bulunmuş.

Bir çıkışı da, karşı cepheye yönelik dikkat çeken bir iddiasıyla gelmiş sayın Turan’ ın, “CHP ve HDP içinden de birçok kişi evet oyu verecek” sözlerine şöyle bir büyüteç tutalım o halde.

Referandumun bir yerel ya da genel seçim olmadığına dikkat çekmesine çok ilgi duyduğumu belirterek başladım bu günkü yazımıza,  sayın vekilin bu sözü nasıl etmişliğine de ham haliyle birlikte bakalım istedim.

Tokat’ tan, karşı cepheye seslenen sayın vekil;  "Bu bir seçim değil, referandum. Yeni bir yönetim sistemini, kapsamlı reformları oylayacağız.

Başka partiden insanlar da yanımızda olacak” demiş ve sonrasında da o iddiayla gelmiş.

Hatta iddia ya bir yenisini de ekleyerek konuşmuş sayın vekil.

Evet diyeceklerin de baskı altında olduğu söylemiyle.

Yanlış okumadınz. Evet diyeceklere yönelik baskıdan bahsetmiş sayın Turan.

Nasıl mı? Aynen şöyle; “CHP ve HDP ‘hayır’ dese de, onlara oy veren birçok vatandaşımız da inanıyorum ki referandumda ‘evet’ oyu verecekler.

Kendi partileri statükocu davransa da onlar, değişimden yana oy kullanacaklar.

CHP ve HDP’nin Meclis’te ne kadar kötü niyetli hareket ettiklerini, ne kadar sert davrandıklarını gördük.

Kavga ettiler, hakaret ettiler, 339 vekil ‘evet’ deyince bazı vekiller ‘hainler evet dedi’ diye tweetler attılar.

‘Hayır diyenlere baskı var’ diyorlar ama emin olun ‘evet’ oyu vereceklere daha fazla baskı var”

Örneklerle konuşmasında geçenleri desteklemiş sayınv ekil. “Daha geçen hafta ‘evet’ oyu vereceğini söyleyen sanatçılar, sporcular adeta linç edildi. Ama biz diyoruz ki, ‘evet’ diyen de, ‘hayır’ diyen de bu memleketin evladıdır.

‘Evet’ diyen de, ‘hayır’ diyen de bu ülkenin iyiliğini düşünerek hareket ediyor.

Tabii ki, bir grup kötü niyetli insan haricinde! ‘Hayır’ oyunun daha iyi olduğunu düşünenlere bizler ısrarla, ‘evet’in neden daha iyi olduğunu anlatacağız.

‘Evet’in AK Parti’ye değil, istikrara verildiğini bıkmadan, usanmadan herkese anlatmalıyız” anlatımı ile, Yeni Anayasa değişikliğine neden olur verilmesi gerektiğini Tokat’ta dile getirmiş sayın vekil.

Şimdi kendime bir soru ile geliyorum;

“Erdemciğim, Netleşti sanırım, neden olur, neden olmaz demen gerektiği…!”