Yine susmayı tercih ettim vesselam…


Ekmeğinin yarısını paylaşmak vardır kültürümüzde. Zaman gelir, ayağındaki ayakkabıyı çıkarır verirsin hatta…
Hatta diyorum, ayağındaki bir başka giyecek gerecini de verirsin de, bu yaşanılan durum için söylenmez bu söz.

Ayvacık ilçemize bağlı köylerimizde,  şiddetine dayanamayıp yıkılan, çöken, ağır hasar olan ocakların yaşayanlarına, yani Depremzede köylüye gönlünden kopan kadar yardımcı olmak isteyenlere ne denir?

Yardımlaşmayı şartlar ne olursa olsun yerine getirmeye her daim muktedir millet, yani Türk Milleti denmez mi?

Peki bu milletin, ekmeğini dahi bölüşen asil kan taşıyanlarına, ‘Sıfır ürün getir’ dayatması ile yardım elini kırmaya nasıl kalkışılır?

Hay delirmemek elde değil...

İnsanlarımızın başını sokacak evi yıkılmış. Çadır hayatında devlet mağduriyetin önüne geçme seferberliğinde. Kısacası, Türk Kızılay’ı tüm unsurları ile devrede.

Seyyar mutfaklar aş, hibe sular ile susuzluk giderile dursun, yardımsever millet de elinden geleni yapma telaşına girsin, bir yetkili de çıkıp desin ki;

‘Buraya ikince el giyim kuşak getirmeyin. Sıfır ise tamam’

Hatta, ‘ikinci eli kayıt altına alamıyoruz’ desin…

Almayın kardeşim, köylüye Zimmet leyin  diye gönderilmiyor ki yardımlar. Adı üzerinde yardım. Zor günde köylünün yanında olabilmek için, gönülden atılmış minik bir adım.

 Sıfır ürün ha… Olsa, dükkan senin derdim de… Hadi dememiş olayım. 

Sırtındakinin bir yedeğini, mağduriyet yaşayan bölge insanına vermek mi suç? Yok sa, sıfır ürün alıp göndermemek mi?

Bu iklem arasında kaldım detayları öğrenince. Sorular bu kadarla kalmaz elbet. Yeter ki başlayayım sormaya…

O yetkiliye bir soru  mesela; ‘Sen yardım ederken sıfırını mı tercih edersin genelde?’

Yanıt evet ise, bende diyorum ki; ‘Hayli kazanıyorsun o halde…!’

Askeri ücretli bir vatandaşımın, sırtındakinin yedeğini paylaşmak istemesi kadar, daha ne güzel bir davranış olur ki?

Evinin Mutfağı için yaptığı olası haftalık alış-verişin yarısını, zor durumdaki, evi yıkılmış açıkta kalmış köylüsüne vermek mi yanlış?

Soğuk kış gününde, üzerine giymese bile,gönülden kopmuş gelmiş bir giyeceği, buz gibi çadırın altına serip, çocuğunu ısıtmasına hangi kanun engel ayrıca….

Öyle bir madde mi var da, bizim haberimiz yok.

Ayıptır diyeceğim, bu söz hayli yetersiz kalacak. Söylenecek söz var da, o zaman da al sana yeni bir dava…
Biri hesap sorar mı acaba?

Dün duydum da bir yaşanılanı, hakikaten dengem şaştı yine…

Tıp kı, sallım sallım sallanırken, yapılan deprem tatbikatı gibi, güleceğim,  gülemediğim bir durum du yaşanılan.

Bir Dernek gidiyor afet bölgesine. Depremzedeler için üyelerinden toplanmış, soğk kışg ününde ısıtsın diye bir araya getirilmiş, koli koli giyeceklerle.

Çıkıyor oradaki bir yetkili, diyor ki; ‘Sıfır ürün ise tamam’

Pardon da, bir unutulan yok mu? Hani bunun faturası mesela…

Öyle ya, sıfır ürün için bir de fatura sorulmalıymış. Belki de vergi kaçırıyorumdur. Değil mi?

Depremin yıkıp geçtiği coğrafyadaki insanımızı, soğuktan titremesini sıfır ürünler mi önler sadece?

Sırtımdakinin bir yedeği ürün önlemez mi soğuğu? Ya da, aldığım iki paket makarnanın bir paketini vermişsem yardım diye, küfür mü etmiş olurum?

Uzanan yardım eline, sıfır ısrarı ile dur denilmesine elbet vardır haklı bir neden…

Belki de, ‘koli koli getirenleri , burada kim dağıtacak şimdi?’ durumu bile oluşmuştur kim bilir…?

Dün kaleme alınmış bir haber vardı gazetelerde. Görmüşsünüz dür belki…

‘Başını sokacak evi yok ama, koskocaman vicdanı var’ şekliyle aktarılan bir haber.

O haberde, çadırda ya da bir başka barınakta durmayıp, geçim kaynağı Sarıkız’ ını yağmur altında bırakmamak adına, geceyi sokak geçirmeye razı köylülerden bahsediliyordu.

Tamam işte. Ürünler sıfır olmayabilir. Siz verin yinede, ulaşsın köylüye. Bakarsınız, Sarıkız’ın, Karagöz kuzusunun üstüne örter. Bırakın yeter ki. Köylü bilir nasıl değerlendireceğini…

Yardım geldi diye, izdiham yaratmaz benim köylüm. Yaratsaydı bir izdiham, Batının Hakkari’ si gibi bir köşede suspus yaşamazdı yüzyıllardır.

Batının en ucunda, Aristo’nun felsefe okulu kurduğu coğrafyada, Anadolu güneşi onun üzerinden devrilirken Batı’ ya, ellerini açıp göğe, Allaha şükretmekte bu kadar da ısrarcı olmazdı benim Asil köylüm.   

‘Yok efendim, bana ikinci el eşya göndermiş Şehirli’ diye de düşünmez biliyor musunuz Asil köylüm…

Her türlü ‘Allah razı olsun’ der ve geçer…

Çok şeyler geliyor aklıma da, kime anlatıyorum ki bunları. Okusa şimdi o yetkili bu dediklerimi, muhtemel ki bir yanıtı olacaktır da, 657’ ye tabiliğinin ardına gizlenip, konuşamayacaktır da üstelik…

Şimdi dünden bir önceki gün yaptığım görüşmenin detayları ile devam edeyim de, nereden bu konuya geldiğimizi iyiden iyiye açayım.

Ben; Türkiye Radyo Amatörleri Cemiyeti yani kısa adı ile TRAC mensubuyum. Aynı zamanda, AFAD’ ın afet haberleşmesinin çözüm ortağı olduğumuzdan, kendi aramızda Çanakkale TRAC rolesi üzerinden de sıkça haberleşiriz.

Depreme ilişkin de, kendi gurubumuzdan yazıştığımızda, bizim guruba bir şekilde ulaşan bu metni  okuduğumda hayli etkilendim.

Buyurun bir de siz okuyun; “Ayvacık Yukarıköy' de meydana gelen deprem felaketi sonrası 57. Alay Derneği olarak topladığımız yardımları köye ulaştırdık, hepinizin selamını onlara ilettik , onlarda size selam söyledi .Allah herkesten Devletimizden razı olsun dediler …

Köyde şuan Bolu'dan gelen konteynırlar kuruluyor. Kızılay ,Afad , Umke burada her ihtiyacları karşılanıyor. Yalnız yardım etmek isteyenler için söylüyorum,  kullanılmış kıyafet ve ayakkabı kabul etmiyor yetkililer.

 Ayrıca süt, mama, çocuk bezi , çocuk ayakkabısı gibi v.b ürünlere ihtiyaç vardır....

ARKADAŞLAR DERNEĞİN YETKİLİSİ İLE GÖRÜŞTÜM BÖLGEDE SOSYAL YARDIMLAŞMA MÜDÜRÜ  İKİNCİ EL ÜRÜNLERİ KAYIT ALTINA ALAMIYORUZ,  BU YÜZDEN TEKRAR GETİRİRSENİZ SIFIR YENİ ÜRÜN OLSUN DİYE BİR BEYANDA BULUNMUŞ.

 AYRICA YARDIM GÖTÜREN KİŞİLERE DAĞITMAK İÇİN İZİN VERİLMİYORMUŞ. NASIL BİR İŞ İSE ARTIK BİZ PLANLADIĞIMIZ ŞEKİLDE HAREKET EDECEĞİZ. MUHTARLARA TESLİM EDECEĞİZ GEREKİRSE KENDİMİZ DAĞITACAĞIZ..”

Cak cuk ile hareket etmemekle birlikte, yaşanılanın üzerine genelde sessiz kalmadığımı da hatırlatayım.

Bunun yanında, birde bizim guruba ulaşan bir diğer aktarım var ki, onun üzerine de elbette sessiz, hareketsiz ve kayıtsız kalamazdık.

O anlatım tam olarak şöyleydi; “AYVACIK TUZLA MUHTARI BİROL BEY İLE İRTİBAT SAĞLANDI.
 YARDIM BEKLENTİLERİ VAR.  BADEMLİ KÖYÜ MUHTARI SAFFET BEYLERİN KÖYÜNDE 35 EV YIKILMIŞ YARDIM BEKLİYORLAR. ÇAM KÖY MUHATRI MUSTAFA BEY İLE GÖRÜŞÜLDÜ. YARDIM BEKLİYORLAR BİLGİNİZE…”

Kısacası, biz mesajı aldık. Okuduk, yardıma varız…!