Ey bu coğrafyayı vatan yapanlar, Ey kahraman Mehmetler’in diyarı, sizlere memleket özlemiyle MERHABA ..,

Ey bu coğrafyayı vatan yapanlar, Ey kahraman Mehmetler’in diyarı, sizlere memleket özlemiyle MERHABA ..,
Ey Anadolu’yu dolu dolu OY deposu sananlar, Ey Anadolu insanına deli-dolu sıfatı vererek, iteatçi-biatçı diye sanıp da SADAKAT kültürünü istismar edenler, gelin bu anlayışınızdan vazgeçin de şu YOLLARA ve bu YOLLAR için kaybedilen YILLARA bakınız…!? 
Bizler, Karahisar’a gidiyoruz…
Şebinkarahisar’a gitmenin heyecanı çok, yolumuz uzak , ama heyecan uzaklık bilmiyor, lâkin  VİRAJLARIMIZ da  bitmiyor !.. Bu da heyecanımızı  öldürüyor,  memleketimize ilk defa gelenleri,   gelişmişlik söylemleri içindeki  OY avcılarına güldürüyor,  LAF ÜRETENLER kendilerini övdürüyor,,,
Şebinkarahisarlı olmak,  yıllar sonra da olsa güncel söylemiyle SILA-İ RAHİM yapmak; (doğduğunuz-büyüdüğünüz yerdeki akrabayı ve o coğrafyayı ziyaret etmek)  ne kadar önemliyse,  Suşehri’den  Karahisar’a  gelmek de o kadar ÖNEMLİ,
Neden böyle  düşünüyorum acaba? Öyle sanıyorum ki bu heyecanı öldürmek için bundan daha bilinçli, bundan daha ciddi, bundan daha akıllı bir çalışma yapılamazdı desem, bu nedir diyeceksiniz ?
Bizlerin, yılların sorunu olarak görerek geldiğimiz, TORUNUMUZUN torunlarının da şahit olduğu, daha da olacağı SUŞEHRİ – ŞEBİNKARAHİSAR kara yolu…!?  40-45 km …!  Kısacası YOL davası ve YOLUNMA  davası…! 
YOLUMUZ olacak diye;  hem yolunduk  hem yoldurulduk …  Yollarda YOLUNU bulanlar,  Karahisar yolunda yoruldular, onlar da kısa mesafeli yolda YOL bulunmaz dediler, bu yolun, YOL ihalesine bile girilmez diye sitem ederek, dört şeritli yollarda YOL bulanlar-yol alanlar,  BÖLÜNMEMİŞ kısa mesafeli yolun YOLUNU beğenmediler …!?
YOL yapmanın YALANI;  memleketimiz  VİLAYET olunca YOL olur-UN, FAKÜLTEMİZ olur-UN yıllarca ne heyecanı BİTTİ ne de hayali GİTTİ, lâkin bu arada EĞRİBEL tünelleri yarım kaldı, karlar eridi- umutlar hâlâ sağlam (!) ?..
Memleket heyecanı bizi sardı, iki, üç, dört şeritli  (duble) yollardan geçtik geçtik; Şebinkarahisar’a çabuk ulaşalım diye TEK şeritli (çizgileri silinmiş),  bol virajlı  KILIÇKAYA barajlı yolu seçtik, rahatladık (!)… Başka seçeneğimiz yoktu,  bu yolun yapım işi inanın 50 yıldan çoktu,  TARİHİ  yol  olduğu  için olsa gerek, kimse  DOKUNAMIYORDU (!)...
Şebinkarahisar’ın yolları için OY-A-LA-N-DI-LAR; OYYYları almak için BOY-A-LA-N-DI-LAR …
Vatandaşımız; yalandan  ÖLEN  olmaz, YATANdan olur,  olsun diyerek; yalandan  gülene MERHABA, yatandan ölene de rahmet dilemek için DUT salladılar, pekmez yaptılar, bulamaç yolladılar…
Bu kadar gözlem yeter, çocukluğumuzdan kalan  anılarla  ay ışığında gece bu yollardan geçtik, Karahisar’a geldik dedik… Arabadan indik Sarraf  Zafer Tekışık’tan hoş geldiniz adına sabah kahvaltısı için fırınkurulu –dut  daveti aldık, memleketimizin cömertliğinin ilkine rastladık. 
Öğretmen nereye gider, ÖĞRETMENEVİNE… Tekışık Öğretmenevi’nde andık eğitimcinin hasını, kokladık Hüseyin Hüsnü Tekışık havasını… Dışarı çıktık, bahçede bizim gibi özlemle gelen dostlarla, bir sohbet bir sohbet başladı, oldu gece yarısı, İzmir derneğimizden  Feruz’un cömertliği de cabası…
Salı sabahına uyanmak, temiz-serin havasında Karahisar’ın… Temiz hava, bol  oksijen içinde hoş geldin-hoşbulduklarımız… Arkadaşlar, dostlar, Yeni Şebinkarahisar gazetesinde köşe okuyucularımızla merhabamızda el teması, söz atışı, gözün bakışı; ne güzel, ne anlamlı şey !..
Özlemişiz, ata toprağını… Özlemişiz kalemizin heybeti, kucaklıyordu sanki Karahisarlı’nın gurbetini… Özlem duya duya çıktık Salı Pazarından eski çarşıya, Türkiye kültür yozlaşmasına girse de bu yozlaşmadan AZ nasiplenerek, özünü bozmayan Şebinkarahisarlı hemşehrilerime MERHABA !...
Karahisar’ın cömertliği kültüründeki asaletinden geliyor… Kafkaslardaki yapısından geliyor, Ahıska Türkleri’nin bakışından Türkçe’yi kullanmadaki söyleminden geliyor…
Şebinkarahisar’ımıza  özlemle geldik, gözlemle ve özlemle ayrıldık. Gözlemimizin en belirgin olanı şehir içi TRAFİĞİNİN salı ve cuma günü keşmekeş olduğunu görmek, bunu buradan vurgulamak, arabaların rastgele parklarının geçişleri engellediğine tanık olmak ve bunu yaşamak, belediyeyi ve trafik görevlilerini de zora soktuğu bir gerçek diyerek gülmek… Memleketimizden ayrılırken, dönüp bir daha bakarak,  özlemeye yol açmak; orada ölenlere dualarımız,  kalanlara selâmlarımız daim olsun dedik, o beğenmediğimiz yola girdik, başka çaremiz yoktu, bizler aynı şeyler düşünenler çoktu…!? ,,
Suşehri’nin Beydeğirmeni’nin (Kirtanos) bostan tarlası, anneannem-dayı tarafım kuzenlerim hepsi ayrı tat, bostan tarlasında kavun-karpuz ararken, şememe (tadı farklı, renkli küçük kavun) bulmak…
Kısa bilgi;  ŞEMEME, Anadolu’da (Susehri-Sivas ağzında) gösterişli-alımlı (seksapel) kadına sıfat olarak verilir …
Karahisar’ın yolları, kim attı bize bu GOLLERİ, bize haksız ve yersiz atarken golleri, tespit edip de susan hakemleri unutmadık, ama Karahisar’ın okumuşları ararken çare, içerde bazı kişiler “mal-mülk” peşinde BÎÇARE ?!...
Yıllar önce yazdığım MISRALARIMI burada sizlerle paylaşırsak;  ülkemizdeki İNSAN tipinin ne olduğu ortaya çıkar;
İnsanlar tanıdım aç, susuz, ÇIPLAK,
   İnsanlar tanıdım, tek dostu var  TOPRAK !..
   İnsanlar tanıdım, her şeyde ŞÜKÜR içinde,
   İnsanlar tanıdım, varlığı bile KÜFÜR içinde !..
   İnsanlar tanıdım, insanlığımdan UTANDIM…!?”
 
Yukarıda verdiğimiz İNSAN tipi ÜLKEMİZ gerçeğidir, Şebinkarahisar da bundan payını almıştır. 
Anadolu’yu iyi bilen Sivas’lı şair, Yavuz Bülent Bakiler’i aşağıdaki mısralarla hem hatırlayıp hem tespitini de sizlerle paylaşalım ki, Anadolu insanını bundan daha  iyi özetleyen yoktur:
 
Ben Anadolu’yum,
  Yıllar yılı susuz kaldım, yıllar yılı aç,
   Şükrettiğim soflarımda,
   Ya soğan ekmek bulunur, ya bulamaç !..
   Ben Anadolu’yum;
   Bende bitmez-tükenmez dert kulaç kulaç !..”
 
Şebinkarahisar halkının TERÖRÜ olmaz, Şebinkarahisar halkının hükümetlere, devletine-milletine ZARARI olmaz, Şebinkarahisar halkı aç kalsa kimseye YALVARMAZ, kendi içinde HIRT-GÜCÜK geçinir gider, biraz yardım eli uzansa memleketine günlerce kahvelerde-evlerde konuşulur, yüzler güler…
Çok sevdiğim bir dostumun Çanakkale’de seçim gezisinde yaptığı konuşmada  çok şeritli (duble) yollar için söylemi önemli: 
“ Çok şeritli-duble yollar; hükümetlerin HALKA duyduğu saygının, yaşama hakkının ve halkın trafik kazalarından duyduğu kaygının eseridir…”
diyen arkadaşımızın bu söylemleri Giresun ve Şebinkarahisarlı SİYASİLERE, duyarlı YÖNETİCİLERE ulaşması dileğiyle, SEVGİLER !...
                                                                                               26.07.2019
                                                                                         Dr. Hayrettin Parlakyıldız
                                                                                         Kıbrıs İLİM Üniversitesi