“Hukuk havuzuna bir damla siyaset bulaştırırsanız artık o havuza giremezsiniz” uyarısına TBMM’ de Avukat milletvekili Erkek imza atmış, Doğru, yanlış, tartışılır elbet.

Bu gibi durumda genel olarak, Ne denir?  ‘Ben bilmem, büyüklerim bilir…’
CHP’ li Çanakkale Milletvekili Av. Muharrem Erkek, Hukukçu gözüyle söz alıp, kusuru bakılmasın ama, lafı da gediğine oturtmuş. Mesleği gereği Hukuk üzerine konuşması da, bence gerçek o ki, avantajı olmuş.
Avukat milletvekili Erkek, TBMM'de görüşmeleri süren yüksek yargıda değişiklik öngören yasa tasarısı ile ilgili Genel Kurul'da söz alıp açmış ağzını yummuş gözünü.
Hatırlayacak olursak, daha önce de düzenlemenin yüksek yargıyı sıfırlamak anlamına geldiğini belirtmişti Hukukçu vekil Av. Erkek.
Konuşmasında; "Biz her zaman hukukun üstünlüğünü ve yargının bağımsızlığını savunduk çünkü demokrasinin güvencesi de bağımsız yargıdır.
Hukuk havuzuna bir damla siyaset bulaştırırsanız artık o havuza giremezsiniz. Ama sizin döneminizde maalesef bu siyaset oluk oluk ovamıza akıtıldı ve dikkat edelim, o havuzda boğulmayalım" diyerek, bir anlamda hukukçu gözüyle öngörüsünü dile getirmiş.
TBMM Genel Kurulunda, 400 sıra sayılı Yasa Tasarısı'nın 14'üncü maddesine ilişkin sunulan önerge üzerine söz alıp,  2014 yılında HSYK Kanunu'nda bir değişikliğe giden Hükümete seslenmiş vekil Erkek.
 
Ve,  HSYK'da görev yapan tetkik hâkimlerinin görevlerine yasayla son verildiğini söylemiş.
 
Elbette, sayın vekilin ağzından çıkan sözlere, Meclis tutanaklarından ulaştım.
 
Aynen şöyle diyor Av. Erkek, “Anayasa Mahkemesi, bilgileriniz üzere, iptal etti. Çünkü Anayasa'ya ve hukuka aykırı buldu.
 
Yine, Avrupa'dan bir örnek: Polonya'da Anayasa Mahkemesi üyelerinin yasayla değil, Anayasa değişikliğiyle görevlerine son bulan düzenlemeyi, Venedik Komisyonu hukuka ve anayasaya aykırı buldu.
 
Çünkü hukukun üstünlüğü güçler ayrılığı, kuvvetler ayrılığı, yargıç güvencesi ilkelerine ve yargı bağımsızlığına tamamen aykırı düzenlemelerdi bunlar.
 
Dün Sayın Adalet Bakanını burada dinlerken,  gerçekten bir hukukçu olarak büyük bir üzüntü duydum.
Çünkü hâkimlik teminatı ilkesinin ne anlama geldiğini gerçekten kavramadığını görmek üzüntü verici”
 
Hukukçu gözüyle konuyu değerlendirip, yine hukukçu gözüyle eleştiri yumağını genişletmiş vekil Av. Erkek.
 
Bu arada, vekil derken, Milletvekilliğini kısaltmak için genel de öyle yazılmaya başlandığından böyle bir ifadeyi yazı dilinde kullanıyorum. Yoksa Avukat Erkek,  vekil avukat değil elbet.
 
Konuşmanın devamında, Adalet bakanını hedef alan sözlerinin sonunda,  şöyle seslenmiş Meclis’e  Vekil Av. Erkek;
 
“Bakın, Anayasa'mızın birçok maddesinde örneğin, 76'ncı maddesinde, örneğin 68'inci maddesinde,  hâkimler ve savcılar ve yüksek yargı organları mensupları diye ayrı ayrı vurgu yapılır.
 
Hâkimler ve savcılar ve yüksek yargı mensupları. Anayasa yüksek yargı mensuplarına özel ve farklı bir statü vermiştir. Yine, 154'üncü ve 155'inci maddede, sizlerin de bildiği gibi, Yargıtay ve Danıştay üyeliklerinin seçimleri kanunla düzenlenir ama nasıl düzenlenir?
 
Mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre ve bu maddelerde "hâkim, savcı" demez,
 
 "Yargıtay üyesi ve Danıştay üyesi" der.
 
Siz bir Yargıtay üyesini veya Danıştay üyesini, bir yüksek yargı organı mensubunu görevine son vererek, üstelik bunu yasayla yaparak onu ilk derece mahkemesinde görevlendirirseniz ne yapmış olursunuz biliyor musunuz değerli milletvekilleri?
 
Yüksek yargıyı yasama organının iradesine bağlamış olursunuz, bu çok açık”
 
Kısacası, TBMM’ de, Meclis görüşmelerinde yer alan sayın vekillere sorular yöneltip, yanıtını da, aynı cümle içinde veren CHP’ li vekil Erkek;
 
  
“Peki, hangi gerekçeyle bu yapılıyor?
Hepimizin bildiği gibi yüksek yargıda da bir cemaat yapılanması olduğu gerçeği var, bunu mu yargıdan temizlemek istiyoruz?
Bunu Anayasa'ya ve hukukun temel ilkelerini çiğneyerek değil, başka şekillerde yapabilmenin mümkün olduğunu hepimiz biliyoruz.

Daha çarpıcı bir şey: Evet, cemaati yüksek yargıdan temizlediniz, bu düzenleme yasalaştığı zaman Yargıtay’ da ve Danıştay’ da görev yapan ve cemaate bağlı yargıçlar nerede görev yapacaklar?
 
Kimisi idari görevler üstlenecek, kimisi ilk derece mahkemelerinde adli ve idari yargıda görevler üstlenecekler.
 
Türkiye Cumhuriyeti Millî Güvenlik Kurulu ve Hükümetiniz, Fethullah Gülen cemaatini bir terör örgütü olarak kabul etti.
 
Peki, o zaman bu yargıçlar adli ve idari mahkemelerde nasıl görev yapacaklar,
nasıl adalet dağıtacaklar?
 
 İlk derece mahkemelerinde kürsülerde dağıtılan adaletin sizce bir önemi yok mu? Bu konuda nasıl bir çözüm üretilecek?” demiş.
 
 
Konuşma uzun ve o nedenle de ara verip, kesemiyorum da. Çünkü bütünlük kesilecek.
Farklı fraklı anlamlara sebebiyet vermemek için, konuşmayı bütünüyle görmek gerektiğini düşünüyor ve öylece de aktarıyorum.
 
Meclis Genel kurulunda, Milletvekillerine yönelik konuşan CHP’ li vekil , Avukat Muharrem Erkek,
 
“Bakın, çok açık ve samimi olarak her zaman şunu söylüyoruz: Bizim için ve hukuk için cemaatten talimat alan yargıç ile saraydan talimat alan yargıç arasında hiçbir fark yoktur”
Diyerek, genel kurulda karşılığını da almış hemencecik.
 
 Erzurum Milletvekili AK Partili Orhan Deligöz;
“Ne alakası var?” diyerek sesini yükseltivermiş haliyle.
 

Bu çıkışa karşın CHP’ li vekil Erkek ise, konuşmasını sürdürmüş. Ve de şöyle demiş;
“Gelin, hep birlikte HSYK'nın yapısını yeniden düzenleyelim, Anayasa'da mahkemelerin bağımsızlığını ve yargıç güvencesini evrensel ilkelere göre tesis edelim.


Bakın, şu anda Yargıtay’ da fiilen 476 üye görev yapıyor, Danıştay’ da da 187. Kademeli olarak ve süreç içerisinde 200'e ve 90'a indirmeyi düşünüyorsunuz. Yani Yargıtay’ dan 276, Danıştay’ dan 97 üye, yani yüksek yargı organı mensubunu tasfiye edeceksiniz. Hâkimler ve savcılar azlolunamaz değerli milletvekilleri.
Bir Yargıtay üyesinin, bir Danıştay üyesinin görevine yasayla son vermek, aynı zamanda bir yargıcı, bir yüksek yargı organı mensubunu azletmek anlamına gelmektedir.


Biz her zaman hukukun üstünlüğünü ve yargının bağımsızlığını savunduk çünkü demokrasinin güvencesi de bağımsız yargıdır. Hukuk havuzuna bir damla siyaset bulaştırırsanız artık o havuza giremezsiniz ama sizin döneminizde maalesef bu siyaset oluk oluk ovamıza akıtıldı ve dikkat edelim, o havuzda boğulmayalım”
 
Havuz denmişken, benim  aklıma da tatil geldi.
Gerçi 9 günlük moladan tam olarak yararlanamayacaklardan olduğum için, ‘tatil bizim neyimize’ diyen sınıftan olduğumdan, herkesin şimdiden önce bayramını kutlayayım,sonra da tatile çıkacaklara, iyi tatiller dileklerimi sunayım.